Aşırıya Kaçmayın, Yaşamınızın Tadı Kaçmasın

0
963

Ahmet Karayün

www.ahmetkarayun.com

 

İnsanoğlunun doymak bilmez nefsi, tatmin olmayan egosu belki de birçok şeyde sonunu hazırlıyor. Sınırsız istekler silsilesine sahibiz her birimiz. Kafamızı sokacak bir ev isteriz. Buna sahip olunca bir de ayağımızı yerden kesecek araba… Hepsi tamam olunca arabanın modelini yükseltmek, bir daire alıp kiraya vermek geçer aklımızdan. Bunlarda tamam olunca, evi villa yapmak, arabayı jeep’e çevirmek düşer hayalimize.

 

İnsan neyle yetinir? Ne kadarıyla mutlu olur? İsteklerin bir sınırı var mıdır? İyi olan her şeyden dilediğimiz kadar isteyip, elde edip, kullanabilir miyiz? Örneğin, vücudumuzun vitamine ihtiyacı olduğunu düşünün. Her gün bir tablet alıyorsun ve üç ay sonra eksiğin tamamlanıyor. Ama sen, nasılsa vitamin faydalı bir şey deyip, kullanmaya devam ediyorsun. İşte böylelikle vücudunda meydana gelecek başka bir hastalığa davetiye çıkarmış oluyorsun. Çünkü vücuttaki vitamin fazlalıkları da hastalığa neden olur.

 

Yararlı olan birçok şeyin fazlası, aşırısı zararlıdır. Güneş cildimizi besler, birçok vitamini güneşten alırız. Ama fazla kaldığımız zaman bu yarardan zarar doğup, tenimizi yakmaya başlar. Sadece bronzlaşmakla kalmayız, vücudumuz ciddi ciddi yanar.

 

Vücudun tuza, suya, tatlıya ihtiyacı vardır. Ama midemizi bu yiyeceklerle fütursuzca doldurursak, bir müddet sonra huzursuzlaşmaya başlarız. Tüm organlarımızı zorlarız. Sonra bu aşırı yüklemelerden vücudumuzda kolesterol, tansiyon ve şeker çıkar.

 

Tarifi Tutturmak İçin Ölçüyü Kaçırmayacaksın

 

Başarmak konusunda da bu aşırılık kuralı geçerlidir. Başarmak için tabi ki çabalamalı, çalışmalıyız. Ama bunu çığırından çıkarıp, egomuzun kurbanı da olabiliriz. Sadece başarmayı düşünüp, başarmak uğruna her şeyi göze alırsak, tüm ahlaki ve toplumsal değerlerimizi bir bir yere sermiş oluruz. Başarmak için her şey mubah değildir. Başarıya giden yolda da adalet, güven, sevgi, saygı gibi birçok kavram unutulmamalıdır.

 

Sadece “ben” derseniz, sizi büyük tehlikelerin beklediğine emin olun. Dünya kocaman bir paylaşım alanıdır. Güzellikleri paylaşırsak bir anlamı olur. “Tüm başarılar, güzellikler, mutluluklar benim olacak” diyen zihniyetin hayattan elde edeceği şey kocaman bir sıfırdan ibarettir.

 

Elinde bir sepet dolusu meyve varsa, bunun hepsini kendin tüketmek istememelisin. Paylaşmalısın… Uzun zaman kalırsa çürüyecektir, gereğinden fazla yersen vücuduna zarar verecektir. Ama paylaşırsan hem sen yeterince yiyip lezzet ve sağlık alacaksın, hem de karşındaki insana vereceksin. Bir de paylaşmanın dayanılmaz hafifliğini, mutluluğunu yaşayacaksın.

 

Aşırı uyuma, aşırı koşma, aşırı sevme, aşırı yeme, aşırı gülme, aşırı ağlama… Her şeyi kararında yapmaya bak. Neden mi? Çünkü tarifi tutturmanın püf noktası, ölçüleri iyi ayarlamaktır. Aynı malzemeler ve imkânlarla börek ya da pasta yapan iki kişiyi düşün. Birisininki çok lezzetli iken diğeri lezzetsizdir. Sence bunun nedeni ne? Biri ölçüyü tutturmuş, hangi malzemeden az, hangisinden çok koyması, ne kadar ısıda, ne kadar süre pişirmesi gerektiğini iyi ayarlamıştır.

 

Ya diğeri… “Nasılsa malzemem bol. Şekerini çok katayım tatlı olsun. Kıymam da var, bol kıymalı olsun. Yağ aşırı lezzet verir” gibi birçok düşünceye kapılıp ölçüde aşırıya kaçmıştır. Kaş yaparken göz çıkarmıştır.

 

Aşırıya kaçmayan bir hayat dileğiyle…

 

 

 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız