Önemli Olan Bugün Ne Olduğumuz Değil, Yarın Neye Başlayacağımızdır

0
723

Og Mandigo çocukluğun rüyasını gerçeğe dönüştürdü ve tüm dünyada en çok okunan yazarlardan biri oldu. Başarı öyküsünü okuduğunuzda şansının yaver gittiğini, talihin herkese böylesine gülemeyeceğini düşünebilirsiniz. Hayatın sonsuz uçurumuna bir adım kala geri dönüp direnmeyi, savaşmayı tercih etmek, ümit etmeyi öğrenmek sadece talihin tatlı bir oyunu mudur sizce? Böylesi bir kararlılığı şansa atfetmek haksızlık olur doğrusu. Kim bilir, aramasını bilenlere, düşlerine sahip çıkanlara hayat güzel sürprizler yapmayı ihmal etmiyorduk belki de…
Aşağıda Og Mandingo’nun kendi dilinden ibret dolu azmine, yaşama dört elle sarılışına, ısrarlı mücadelesine şahit olacaksınız. Gözlerinizi geleceğe çeviren bu yaşam öyküsü yolunuzu aydınlatsın…
Anneler Güzel Düşler Görür

 

CEMAL KONDU
bilgi@gencgelisim.com

 

Og Mandigo çocukluğun rüyasını gerçeğe dönüştürdü ve tüm dünyada en çok okunan yazarlardan biri oldu. Başarı öyküsünü okuduğunuzda şansının yaver gittiğini, talihin herkese böylesine gülemeyeceğini düşünebilirsiniz. Hayatın sonsuz uçurumuna bir adım kala geri dönüp direnmeyi, savaşmayı tercih etmek, ümit etmeyi öğrenmek sadece talihin tatlı bir oyunu mudur sizce? Böylesi bir kararlılığı şansa atfetmek haksızlık olur doğrusu. Kim bilir, aramasını bilenlere, düşlerine sahip çıkanlara hayat güzel sürprizler yapmayı ihmal etmiyorduk belki de…

Aşağıda Og Mandingo’nun kendi dilinden ibret dolu azmine, yaşama dört elle sarılışına, ısrarlı mücadelesine şahit olacaksınız. Gözlerinizi geleceğe çeviren bu yaşam öyküsü yolunuzu aydınlatsın…

Anneler Güzel Düşler Görür

“Bugün çok gerilerde kalmış olan çocukluğumun kimi anları, özellikle de sevgili annemle, o kızıl saçlı İrlandalı özel kadınla ilgili olanlar hala çok canlı. Onun oğluyla ilgili özel bir düşü vardı.  ‘Bir gün’ derdi sürekli, ‘Bir gün bir yazar olacaksın… Ama sıradan değil, büyük bir yazar…”

Evet, onun bu düşünü benimsemiştim. Çok  çocuk  anne-babasının kendi geleceğini planlamasına içten içe kızar; ama ben bu fikri sevmiştim. ‘Ünlü bir yazar.’

Annem daha ben ilkokula gitmeden önce kütüphaneden aldığı kitapları bana okur, ben de sürekli onun beğeneceği kısa öyküler yazardım. Lise son sınıftayken okul gazetesinin yayın yönetmeniydim. Planlarımıza göre, sonbaharda Missouri Üniversitesi’ne gidecektim. Burasının ülkedeki en iyi gazetecilik okulu olduğuna inanıyorduk.

Bombardıman Subayı Bir Yazar Adayı

Liseyi bitirdikten altı hafta  sonra, annem bana öğle yemeği hazırlarken mutfakta düşüp öldü.

Onun ölümüne alışabilmek çok zor oldu. 1940 yılı sonbaharında üniversiteye gideceğim yerde bir kağıt fabrikasında çalışmaya başladım ve 1942’de Hava Kuvvetlerine katıldım. 1943’de bombardıman subayı olarak gümüş apoletlerimi taktım. Oy kullanma hakkımı kazanmamdan iki hafta önce ‘subay ve centilmen’ olmuştum. Bir B-24 kurtarıcısı içinde Almanya üzerinde 30 uçuş yaptım.
Fark ettim ki, sadece lise mezunu bombardımancılar için piyasada fazla iş yoktu. Aylarca süren işsizlik yoklamalarından ve sancılı iş aramalarından sonra nihayet hayat sigortası satıcılığı işine girdim ve çok geçmeden sevdiğim kızla evlendim. Sonraki on yıl hem benim, hem karım, hem de kızım için tam bir cehennemdi. Sigorta satmak için gece gündüz kaç saat çalışırsam çalışayım, gittikçe borca batıyorduk ve ben düş kırıklığına uğramış birçok kişinin yaptığı gibi, sorunlarımdan saklanıyordum.

Satmak için kapı kapı dolaşıp çene yorduğum uzun bir günün sonunda içki içmek üzere bir bara girdim. O günden sonra barın kapısını sık sık çalar oldum. Zehirli bir alışkanlığa kaptırmıştım kendimi. Sonunda eşim ve kızım bu alışkanlığıma dayanamayarak beni terk ettiler.

Sonraki iki yılı hayal meyal hatırlıyorum. Eski Ford’uma atlayıp ülkeyi dolaşıyor, bir şişe ucuz şarap parası kazanacak işlerde çalışıyordum. Sarhoş olup sayısız gece sokaklarda sabahladım. Cehennemde yaşayan zavallı bir sefildim.

Yolunuz Silah Satıcısından Kitap Satıcısına Düşerse…

Cleveland’dayken hayatıma son vermeyi kafama koyduğum soğuk bir kış sabahını hiçbir zaman unutmayacağım. Soluk renkli bir rehineci dükkanının önünden geçerken vitrindeki raflardan birinde küçük bir tabanca görüp durdum. Namlusuna iliştirilmiş sarı etikette 29 dolar yazıyordu. Elimi cebime atıp üç tane on dolarlık çıkardım. Sahip olduğum her şeydi bu. Ve düşündüm ki “Bütün sorunlarım böylece sona erecek. Tabancayı satın alacağım, birkaç kurşun edinip kaldığım pis odaya döneceğim. Kurşunları doldurduktan sonra tabancayı kafamya dayayacağım. Tetiği çekeceğim ve tüm sefaletim, ezikliğim sona erecek.”

Sonra ne olduğunu anımsamıyorum. Şimdi bu olayla alay ediyor ve o günlere bakarak bir zamanlar hayatla yüzleşmeye cesaret edemeyen yüreksiz biri olduğumu düşünüyorum. Her neyse, o tabancayı satın almadım. Kar yağıyordu, rehineci dükkanın vitrinine sırtımı dönüp kendimi bir halk kütüphanesinde buluncaya kadar yürüdüm. Kasım ayının ayazında içerisi sımsıcaktı.

Kişisel gelişim  konusundaki rafların önüne gelinceye kadar binlerce kitabın arasında yürüdüm. Birkaçını ellime aldım ve en yakın masaya oturup bazı cevaplar arayarak okumaya başladım. Nerede yanlış yapmıştım? Yalnızca lise tahsili ile bir şeyler yapabilir miydim? Benim için umut var mıydı? Alkol problemim ne olacaktı? Artık çok mu geçti? Bundan böyle düş kırıklığı, başarısızlık ve göz yaşı ile dolu bir yaşama mı mahkum olacaktım?

Kendimi aramak üzere ülkeyi dolaşırken ziyaret ettiğim sayısız kütüphanelerden ilkiydi bu. Başarı üzerine yüzlerce kitap okudum, giderek içkiden uzaklaştım ve hayatımın seyri değişti.

Okuduğum kitaplarda değerli bir hedefe ulaşabilmek için mutlaka bir bedel ödemek gerektiğini öğrenmiştim. Okuduklarım bana güç vermişti ve böylece satış elemanı görevine talip oldum. Hemen hemen aynı günlerde bana benden daha fazla inanan bir kadınla tanıştım. Sigorta şirketi bu 32 yaşındaki yitik kişiyi işe aldığında o kadınla evlendim ve o tatlı bayanla 40 yıldan beri beraberiz.

Soğuk ve açıklık bir bölge olan Kuzey Maine bölgesinin satış müdürlüğüne getirildim. Birkaç patates üreticisini işe aldım, onlara okuduğum kitaplardan öğrendiğim felsefeyi uygulayarak satıcılığı öğrettim. Kısa süre sonra firma rekorları kırmaya başladık.

Daktilo Deyip Geçmeyin!

Bir gün bir daktilo makinesi kiraladım. Yazma rüyası beni terk etmemişti. ‘Kırsal alanda sigorta satma’ üzerine el kitabı yazdım ve şirketin merkez ofisine gönderdim. Kuzey Maine’e gömdükleri bu büyük yeteneği keşfetmeleri için dua ediyordum. Derken kendimi eşim ve oğlumla pılımızı pırtımızı arabamın tepesine yükleyip Chicago yolunda buldum. Satış geliştirme merkezinde firma bültenleri yazmakla görevlendirilmiştim. Sonunda yazacaktım.

Satıcılar ve hisse sahipleri için ‘Sınırsız Başarı’ adlı bir dergi çıkartılıyordu. Derginin yayın yönetmeni emekliye ayrıldığındaysa, ben aylardır merkez ofiste çalışıyordum ve patronumla iki sıkı dost olmuştuk. Dergi yayıncılığı hakkında hiçbir şey bilmememe rağmen, büyük bir cesaretle yayın yönetmenliğine talip olmuştum. O ise bana sadece bu görevi vermekle kalmadı, aynı zamanda bana bir misyon yükledi. Görevim, bu iç bülteni ulusal bir dergiye dönüştürmekti. Hedefimize ulaşmak için gerekli bütün adımları atmak için bana açık bir çek vermişti. Bunu izleyen on yıl içinde dergi kadromuz ikiden altmış ikiye, tirajımız ise 250 bine çıktı.

Derginin yönetmeni olduktan birkaç ay sonra, yeni çıkacak sayıyı tamamlamak üzere bir makaleye daha gereksinim olduğunu saptadım. Dosyalarda buna uygun bir şey yoktu. Ben golfe çok düşkünümdür. O gün sabaha kadar oturup otomobil kazası geçiren ve kendisine bir daha yürüyemeyeceğini söyleyen Ben Hogan ile ilgili bir yazı yazdım. Bu büyük adam yalnızca  yürümekle kalmamış aynı zamanda ulusal kupayı da tekrar kazanmıştı. Makaleyi ‘Sınırsız Başarı’da yayınladım ve talihim döndü.

New York’lu bir yayıncıdan, bütün yazarların düşledikleri türden bir yazı geldi. Hogan’la ilgili makalemi çok beğenmişti ve benim daha fazla yeteneğe sahip olduğuma inanıyordu. Eğer bir kitap yazarsam, firmasının bunu yayınlamayı düşünebileceğini bildiriyordu.

On sekiz ay sonra bir kitapçık yayınladık: ‘Dünyadaki En Büyük Satıcı’ (The Greatest Salesman in the World) Tanınmamaktan dolayı ilk baskı 5 bin adet oldu. İlerleyen zamanlarda giderek arttı ve şu anda ilk baskı üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen her yıl 100 bin baskı yapılıyor. Ve bana gelen on binlerce  teşekkür mektubu da cabası…

Sevgili annem öleli  yarım yüzyıldan fazla oluyor. Eğer  bir cennet varsa, inanıyorum ki oradan bakıyor ve oğlu arzu ettiği hedefe ulaştığı için büyük bir gurur duyuyordur.

 

Og Mandigo Kimdir?

Og Mandigo, 22 dile çevrilen ve 36 milyondan fazla satan 18 kitabın yazarı. Dünyanın en çok okunan kişisel gelişim kitapları yazarlarından olan Mandigo, aynı zamanda İngilizce sunumlar yapıyor ve en sevilen konuşmacılardan biri. Kitapları: Başarı ve Mutluluğun Sırları, Büyücünün Hediyesi, Dünyadaki En Büyük Satıcı, Dünyanın En Büyük Mucizesi, Dünyanın En Büyük Sırrı, İyi Yaşamanın Kuralları, On İkinci Melek, Yaşamanın Daha İyi Bir Yolu…

Og Mandigo’dan İyi Yaşamanın Kuralları 

< Işığı severim; çünkü o yolumu aydınlatır. Ancak karanlıktan vazgeçemem; çünkü o bana yıldızları gösterir.
< Hangi işi yaparsanız yapın, her zaman sizden beklenenin üstünde bir hizmet sunmaya çalışın.
< Her zorluk ve talihsizlikte zaferin tohumlarını bulup ekmeye çalışın.
< Başarmaya değer bir işi yapmak için asla soğuğu ve tehlikeyi düşünerek ve titreyerek geri dönmem. Hevesle ileri atılır ve elimden geldiği kadar direnir, didinirim.
< Başarıya inancınız yeterince güçlüyse, başarısızlık sizi asla yıldıramaz.
< Bir işi herkesten iyi yapmayı başaran biri, bu iş mercimek yetiştirmenin incelikleri bile olsa hak ettiği ödül ve değeri elde eder. Eğer bu işe tüm enerjisini kanalize ederse o kişi insanlığın velinimeti olur.
< Güne başladığınızda karşılaştığınız her kişiye gece yarısında ölecekmiş gibi davranın. Onlara olabildiğince anlayış, nezaket ve hoşgörü göstermeye gayret edin ve bunu bir ödül beklentisi içinde olmadan yapın. 
< Ben bir amaç için buradayım ve bu amaç bir dağ gibi yükselmek, bir kum tanesi gibi ufalmak değil. Bu nedenle olabileceğim en yüksek dağa erişene dek tüm gayreti sarf edeceğim.
< Elde ettiğiniz aşka her şeyden fazla değer verin. Gün gelip sağlığınızı ya da hayatınızı yitirdiğiniz zaman o yaşıyor olacak.
< Hangi olayların sizi evinize ulaştıracağını asla kestiremezsiniz. Bu nedenle karşılaştığınız her olayı iyi analiz etmeyi bilmelisiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız