Girişimcilik Denizine Haritasız Açılmayın

0
870

Bir Lokma , Bir Hırka ‘Gerçek girişimci, ölçülüdür.’
Derviş, öz benliğini, yani nefsini terbiye edebilen kişidir. Gerçek girişimci de derviş gibidir. Nefsini büyük ölçüde frenlemiş, kendini işine adamış biridir. Onun işi, her şeyin üstündedir. Özellikle ilk dönemlerde, bütün ilkeleri sabır ve özveri üzerinedir. Kendine ve ailesine ait her konudaki güzellikleri erteleyen kişidir o. Bilmektedir ki, kendi lüksü için harcayacağı her değer, işinin gelişmesini engelleyecek bir düşmandır.
Girişimci Asker Gibidir ‘Girişimcinin kışlası, işyeridir.’
Askerliğimiz sırasında, sıkça duyduğumuz bir benzetme yapılırdı: “Asker uyumaz, asker üşümez, asker yorulmaz, asker acıkmaz, asker susamaz, asker ağlamaz, askerin evde anası ağlar.” “Asker” yerine “girişimci” sözcüğünü koysanız, aynı sözler daha bir anlam kazanacaktır. Girişimcinin yarına değil, bir saat sonrasına bile güvencesi yoktur. Yaptığı iş, her türlü aksaklığa açıktır. Üretim yapıyorsa hata olabilir, hizmet yapıyorsa …

 

GAZANFER SANLITOP
bilgi@gencgelisim.com

 

Bir Lokma , Bir Hırka ‘Gerçek girişimci, ölçülüdür.’
Derviş, öz benliğini, yani nefsini terbiye edebilen kişidir. Gerçek girişimci de derviş gibidir. Nefsini büyük ölçüde frenlemiş, kendini işine adamış biridir. Onun işi, her şeyin üstündedir. Özellikle ilk dönemlerde, bütün ilkeleri sabır ve özveri üzerinedir. Kendine ve ailesine ait her konudaki güzellikleri erteleyen kişidir o. Bilmektedir ki, kendi lüksü için harcayacağı her değer, işinin gelişmesini engelleyecek bir düşmandır.
Girişimci Asker Gibidir ‘Girişimcinin kışlası, işyeridir.’
Askerliğimiz sırasında, sıkça duyduğumuz bir benzetme yapılırdı: “Asker uyumaz, asker üşümez, asker yorulmaz, asker acıkmaz, asker susamaz, asker ağlamaz, askerin evde anası ağlar.” “Asker” yerine “girişimci” sözcüğünü koysanız, aynı sözler daha bir anlam kazanacaktır. Girişimcinin yarına değil, bir saat sonrasına bile güvencesi yoktur. Yaptığı iş, her türlü aksaklığa açıktır. Üretim yapıyorsa hata olabilir, hizmet yapıyorsa kaza olabilir. Beklediği para gelmeyebilir. Rekabet olabilir, fiyatlar düşebilir. Kriz çıkabilir, satışlar durabilir. Girişimci eşiyle yatar, işiyle uyanır. Normal çalışma saatleri, ona buna dert anlatmakla geçer. O, herkesin dinlendiği saatlerde de çalışmak zorundadır. Kısacası; her sabah işe en erken gelip, her akşam en son çıkan odur. Eve aş yanında iş de götürür.
Girişimci Akıllıdır
İşletmeler, enine boyuna düşünmeden alınacak, sadece pratiğe dönük kararlarla yönetilemez. Gerçek girişimci, yeterince düşünüp enini boyunu ölçmeden, değerleri tartmadan hiçbir konuda karar vermez. Heinrich Heine’nin bu konuda söylenmiş, çok beğendiğim bir sözü var: “Işık gök gürültüsünden, düşünce de eylemden önce gelir.”
Girişimci Kararlı ve İstikrarlıdır
Girişimci kesinlikle maymun iştahlı değildir. Hatalardan dönme konusunda çok seri hareket eder; ama doğru bildiği yolda ilerlerken, bir takım engellere takılıp hedefinden sapmaz. O, planını, programını önceden yapar. Bir anlamda, “ince eleyip sık dokur”; ama sonrasında yola çıkınca da, var gücüyle hedefe ulaşmaya çalışır. Çünkü o, çok iyi bilir ki her yere gitmeye çalışan hiçbir yere gidemez.
Girişimcinin Aşkı Kendi İşidir  “Girişimcilik bir karasevdadır, büyüttükçe büyüyen.”
Girişimcilik de bir sevdadır ama her gördüğüne kapılmak değildir. Uzun vadeli bir düşünce ve planlama, bir anlamda; “sabırla koruktan helva yapma” sanatıdır.
Önce İş “İşi olmayanın aşı da olmaz.”
İşyeri girişimcinin çocuğu gibidir. “Çocuğun var, derdin var” misali, işiniz büyüdükçe daha fazla ilgi ister sizden. Madem o yolu seçtiniz, her türlü zorluğa katlanacaksınız. Yarı yoldan dönmek olmaz. Adanmış bir ömür sizinki.
Zam Ayı, Gam Ayı
Çalışanlar, her türlü başarılarının paraya dönüşmesi konusunda oldukça sabırsız davranırlar. Oysa o başarılar devamlı olmayabilir. İşveren olarak verdiğinizle kalırsınız. Üstelik, dengeleri de bozmuş olursunuz. Ayrıca, bilinmelidir ki her verilen değer, çalışanın gözünde kalıcı bir hak olarak algılanır. Hatta vaatler bile aynı mantığa tabidir. Kısacası; zam dönemleri, her zaman bazı zorlukları da beraberinde getirir.
Ah Şu Vergiler
“Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır.” sözü elbette doğru; ama bir kelimesi eksik. Bize göre “Adaletle vergilendirilmiş kazanç kutsaldır.” Adil olmayan vergiler, insanların haksızlık duygusuna kapılmalarına neden oluyor. Bunun sonucu olarak, denetimin giremediği veya sektörün uygun olduğu durumlarda insanlar vicdanlarıyla baş başa kalıyorlar. Her vicdanın mazeret senaryoları farklı olduğu için de kutsal kazançlar törpüleniyor. Sonunda bu kutsal görev, dürüstlere ve mecbur kalanlara düşüyor.
Girişimci Açıkgöz müdür? “Aç gözünü, açarlar gözünü.”
Girişimci, emeğini satar. O emekte, yılların birikimi ve maliyeti çok yüksek olan deneyimleri vardır. Maddî ve manevî yatırımları vardır. Göle çaldığı umut mayalarının tutanları, tutmayanları vardır. Nedense herkes görüneni değerlendirir. Ama hiç kimse; o tutmayan mayaların bedelini ödemediği gibi, sormak dahi istemez. Oysa esas maliyet, tutmayan o mayalardan ve önceden verilen emeklerden dolayı oluşmuştur. Girişimci; akıllı, dürüst, çalışkan ve angaryayı bile sevebilecek kadar özverilidir.
Köşe mi Satar, Köse mi? “Sokak içi, sokak başına mahkûm. Dağ başı arkadaş ister.” Çağımız iletişim çağı. Artık her şey gibi, ticaretin kuralları da değişti. Tüketiciye ulaşmak daha değişik yöntemleri gerektiriyor. Tabiri caizse; her türlü atış serbest. İnsanoğlu öyle yöntemler geliştiriyor ki şaşırıp kalıyorsunuz. Yani, kösenin rolünü inkâr etmek mümkün değil. Köşenin hükmü de hâlâ geçmiş değil. Öyle olsaydı eğer, bazı mevki yerler için akıl almaz paralar gözden çıkarılır mıydı? Bize kalırsa; köse ve köşe sorusu iki bilinmeyenli denklem olarak asırlar boyu sürecek gibi görünüyor.
Pazarlığın da Usulü Var “Alan satandan umar.”
Pazarlıkta esas olan, alıcı ile satıcının içlerinden geçen rakamlarda uzlaşma sağlanmasıdır. O limitin yakalanmasıdır. Herhangi bir zaafından yararlanıp, karşı tarafı ezerek pazarlık yapılmaz. “Önemli olan, kazanırken kazandırmaktır.” İki tarafın kazançlı çıkmadığı bir alışveriş, ne kadar iyi niyetle başlamış olursa olsun, uzun süre devam edemez.
İş Hayatı Ciddiyet İster “Girişimci kozuna, pozuna, dozuna dikkat etmelidir.”
İş hayatında, espriler ve çeşitli hoşluklar elbette olacak. Yoksa çalışmak monotonlaşır, keyifsiz hâle gelir. Ama dozunu kaçırmadan. Cıvıklık yapmadan. Çünkü iş hayatında şakalar bile ciddi olmak zorunda. Yoksa çok kaybedersiniz.
Finansman Konusu Önemlidir
Finansman konusu çok önemlidir. Öz kaynakların az olduğu yerde, tek çare dış kaynaklardan yararlanmaktır. Bunun yolu da kredi almaktan geçer. O zaman da finansman konusu ön plana çıkar. Çünkü, bu nedenle ortaya çıkacak ek maliyetleri uygun şekilde fiyatlarına yansıtmayı beceremeyen veya finans sorununu verimli bir şekilde çözemeyen kuruluşlar küçülmeye, hatta batmaya mahkûmdur.
Öfke ve Hırs Girişimcinin Düşmanıdır “Kızgınlık ateşi önce sahibini yakar.”
Girişimci geniş görüşlü bir insandır. Onun öfkeyle, hırsla pek işi yoktur. Hırsını yenemeyenin, gün gelip hırsına yenileceğini çok iyi bilir. Adımlarını ölçülü atar. Karar vermeden önce çok düşünür. O kararı uygulamaya koyduğu anda ise olabildiğince sakindir. Çünkü o; daha önceden, kendi içinde yapması gereken savaşı yapmıştır. Onun için artık, kesin bir kararlılık vardır. Uğruna savaş verilen bir dava vardır.
Girişimcinin şımarmaya hakkı yoktur “Ne oldum deme, ne olacağım de.”
Girişimci, her türlü olasılığı düşünmek zorundadır. Onun sorumlulukları, “büyük başın büyük derdi olur” anlamında; işinin büyüklüğü oranında artar. Onun yaşantısında, “har vurup harman savurmak” yoktur. Çünkü o, akan suların bir gün âniden durabileceğini bilir.
Başarı Ekip İşidir
İş hayatında, her başarının ardında bilgili, deneyimli, uyumlu ve özverili bir ekip olduğu hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir. Her ne kadar temsili olarak ön plana çıkanlar olsa da, gerçek başarı arka plandaki isimsiz kahramanlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Eskiler, “alet işler el övünür” derlerdi. Bugün ise, “ekip çalışır, lider övülür” desek daha doğru olacak.
Girişimci Zamanı da Yönetir “Sanayicilik bisiklete binmeye benzer; durursanız düşersiniz.”
Zaman ve sözler dikkatli kullanılmalıdır. Çünkü ikisi de geri alınamaz. İş vaktin, idare nakdin güzel kullanılması demekmiş. İşini bilene bir gün, üç gün yerine geçermiş. Harcını bilene ise, tasarrufun gelir yerine geçtiği söyleniyor. Artık bütün işletmelerde zaman etütleri yapılıyor. Maliyetleri düşürebilmenin yolu, zamanı kısaltmaktan geçiyor. Bu amaca dönük olarak otomasyona gidiliyor. Ama daha önemlisi var: gecikmemek.
Arz Talep Kanunu Önemlidir
“Arz ve talep” iktisat ilminin altın kuralıdır. O öyle bir kuraldır ki ne ülke, ne sınır ne de zaman tanır. O her devirde hüküm süren bir olgu, ilgili-ilgisiz herkesin bilmesi gereken bir ekonomi yasasıdır. Ama üzülerek belirtmeliyim ki ekonomi eğitimi görmüş birçok insanımız bile, o altın kurala yeterince inanmıyor.
Fiyat Belirlemek Zor İştir “Bir malı beğenen, etiketini kabullenmek zorundadır.”
Fiyatlar düşük olursa, zarar kaçınılmaz olabileceği gibi, çok yüksek belirlenmiş fiyatların satışlara ters etki ederek aynı şekilde zarara yol açabileceği de unutulmamalıdır. Önemli olan piyasa şartlarına göre hareket etmektir. Maliyet artı kâr mantığı önemini kaybetmiş olsa da, zararına mal satmamak açısından maliyet hesapları yapmak kaçınılmazdır. “Fiyatlarla ülkelerin istikrarı bire bir ilişkilidir.”
Marka Olmak Kolay Değil
Aslında, marka olmak sanıldığı kadar kolay değil. Ben dünya markasıyım demekle marka olunmuyor. Bu sözün arkasında durabilmeniz için kaba tabiriyle, bir fırın ekmek yemeniz gerekiyor. Her şeyden önce zaman önemli. İddialı olduğunuz ürününüz her ne olursa olsun, hiçbir şey şıp diye rayına oturmuyor. Önce ortaya çıkmanız, sonra reklam yapmanız, ardından piyasaya yayılmanız ve en önemlisi zaman konusunda da sabırlı olmanız gerekiyor.
Müşteri Kuşkuludur
Bir ürün satılırken, özellikle son kullanıcıya ulaşma aşamasında eğitime verilecek emek, kaba bir söyleyişle, ürünün ve üreticinin namusunu kurtarmak kadar değerlidir. Bu konuda, sadece yazılı belgelerle yetinmeyip uygulamalı olarak eğitim vermek, işin olmazsa olmazıdır. Çünkü bizim insanımız biraz okuma özürlüdür. Bir aleti satın aldığı zaman kullanım talimatını okumak yerine deneme yanılma yolunu seçer. Sonra da sonu üzüntüye varan birtakım hatalar ortaya çıkar.
Ürün Pazarlamak Bir Sanattır “Ölmek var, baygınlık göstermek yok.”
Pazarlama, firmanızın büyüklüğü yanında güvenirliğiniz oranında başarıya ulaşır. Sadece fiyatınızın ucuz olması çok önemli değildir. Ürününüzün kalitesi yanında, devamlılığına da müşterilerinizi inandırmalısınız. Hatta ürününüzün ismi bile, tüketicide kullanım amacına uygun, tatlı bir çağrışım uyandırmalıdır. Ergonomi, ekonomi, kolay ulaşabilme, sorunsuz kullanım ve daha pek çok özellik, pazarlamanın cephanesi yerine geçer. Yoksa, yaptığınız pazarlama gayretleri “kuru sıkı”dan öte gitmez.
Önce Düşünün “En ucuz maliyet kâğıt üzerindedir.”
Bir işe başlamadan önce mutlaka düşünmek, enine boyuna tartıp bir plan ve program yapmak ve o düşünceleri kâğıda döküp irdelemek işin olmazsa olmazı şeklinde çıkıyor karşımıza. Ülkemizin kısıtlı kaynaklarını har vurup harman savururcasına heba etmeye hakkımız yok çünkü.
Kendinizi Geliştirin
“Modern dünyada, kralların kudreti bilgidir” deniliyor. Artık bir kenara çekilmek erlik olmaktan çıktı. Her konuda bir şeyler bilmek ve katılımcı olmak zorundayız. Sivil toplum örgütleri gün geçtikçe güçlenerek, seslerini dört bir yana duyurmaya başladılar. Vakit geçirmeden o örgütlerdeki yerimizi almalıyız. Özellikle girişimcilerin, dışarıda kalmak gibi bir lüksleri, asla olamaz.
Her Şeyi Kayda Geçirin “Herkesin sustuğu yerde belgeler konuşur.” “Alim unutur, kalem unutmaz.”
Özellikle iş hayatında, olan biten her şeyin kayda geçirilmesi gerekiyor. Aksi hâlde hiç de hak etmediğiniz kötü sonuçlardan kurtulamazsınız. Eskiler “hafıza-i beşer nisyan ile malüldür” derken, insanların unutma özürlü olduklarını ne güzel ifade etmişler. Bazıları bu yazma olayını kendilerine ya da karşıdakine saygısızlık gibi görüp çekingen davranıyorlar. Aslında onun da kolayı var: Eğer karşı tarafa çok güveniyor ve kırmaktan çekiniyorsanız; düz bir kâğıda, el yazısıyla bir şeyler karalar, altına isimlerinizi yazarsınız. Altına imza atmamakla da karşılıklı güven gösterisi yapmış olursunuz. Ama yine de esas olan her şeyi usulüne göre yapmaktır. Mesnevi’de gözüme ilişen, bu konuda söylenmiş bir sözü hatırlıyorum: Kalem rüzgârdan, kâğıt sudan olursa, yapacağın her şey yok olmaya mahkûmdur.
Tüketiciyi Kandırmayın
“Adam adamı bir kere aldatır.”
İş hayatında aldanmalar ve aldatmalar her zaman olabiliyor. Hukuk açısından bakıldığında; aldatma iki esnaf arasında olursa başka, halktan biri ile esnaf arasında olursa başka değerlendiriliyor. Bazı aldatmalar ise, hiç uğraş vermeden zaman içinde kendiliğinden ortaya çıkabiliyor. Böyle durumlarda halk arasında, “foyası meydana çıktı” denilir. Parıltısını artırmak için elmas taşların altlarına “foya” denilen ışık yansıtıcı madenî ince yapraklar konur. Taşın bir şekilde düşmesi durumunda foya meydana çıktığı için, halkımız bu benzetmeyi yapmıştır.
Girişimcilik, keşkelerin bittiği yerde başlar. “Bugün; dün için geç, yarın için erkendir.”
Başarıya ulaşanların geçmişleri biraz araştırıldığında; onların her şeyden önce kendilerine güvenerek yola çıktıkları görülür. İnsanların kendi başlarına elde ettikleri her şey daha değerli ve daha anlamlıdır. Çünkü onların arkasında, alın teri ve emek vardır. Daha ötesinde, kararlı birer duruş vardır. “Tedbirde kusur etme, takdire karışma” sözüne inanıyorsak eğer, elimizden gelen her şeyi yaptığımız hâlde başarısız oluyorsak üzülmemeliyiz. Bizim kusurunuz olmayan konularda ‘keşke’lerin yeri yoktur. Aksi hâlde ‘keşke’lerin kapısı açılmış demektir ki o kapıdan geçenleri durdurmak ve o kapıları kapatmak artık imkânsız gibidir.
Hakkınızı Arayın “Hakkını aramayanın, yakınmaya hakkı yoktur.”
Bize göre, hakkını aramak başlı başına bir sanattır. Kızmadan, kızdırmadan, hatta onurlandırarak hakkınızı aradığınız zaman, istediğinizi elde etmeniz çok daha kolaylaşır. Haksızlığa uğradığınız her konuda, çok eski bir televizyon dizisinde, Merhum Sadri Alışık’ın sıkça tekrarladığı “usuletle ve suhuletle” mantığı uyarınca hareket etmek, bize göre işin en akılcı yoludur. Ama bazen, dilinizle kuş tutsanız bile, olumlu sonuca ulaşamadığınız durumlar elbette olacaktır. O zaman da ya adalete başvurursunuz ya da bir bardak soğuk su içip rahatlarsınız.
Ürünlerinizi En İyi Şekilde Tanıtın
Eskiden, “İyi mal reklam istemez” denilirdi. Bazıları da o sözleri kullanarak, dolaylı yoldan reklamlarını yapardı. Bugün, modern bir yöneticinin göz ardı edemeyeceği tek konu reklam olsa gerek. Çünkü bütün kuruluşlar reklam olayıyla öylesine bütünleştiler ki, kurunun yanında yaşın da yanması kaçınılmaz hâle geldi. Aslında hep düşünmüşümdür; “Tavuklar yumurtlamadan çok önce, o bildiğimiz sesleri çıkarırlarken acıdan mı öyle yaparlar, yoksa reklam da var mı işin ucunda” diye.
Girişimci Araştırmacı Olmalıdır “Keşifler ve icatlar, var olanın fark edilmesidir.”
Aramadan, araştırmadan başarıya ulaşılamaz. Herhangi bir konuda çalışırken çok yönlü düşünmek gerekiyor. Kuşku ve hayallerden yoksun olarak, bir anlamda “at gözlüğü takarak” beklenilen sonuçlara ulaşılamaz. Belirli bir modeli kopya ederken bile araştırıcı olmak gerekiyor. Karşınıza çıkabilecek en küçük detayı değerlendirmek ve nedenini anlamak zorundasınız. Aksi hâlde, bütün emekleriniz boşa gidebilir.
Girişimci, Politikadan Uzak Durmalıdır “Girişimcinin Partisi olmaz.”
Girişimcinin politika ile iç içe olması, sahip olduğu işin büyüklüğü oranında riskler taşır. En basit yönüyle, iktidarlar birkaç yılda bir değişebildiği hâlde iş hayatı devamlıdır. Dolayısıyla, inancı ve sempatisi ne olursa olsun, akıllı bir girişimci yönünü belli etmemelidir. Bugün fayda gördüğü iktidar, yarın muhalefet olduğunda öyle olumsuz durumlar ortaya çıkabilir ki hiçbir pişmanlık fayda etmez. Ülkemizin iş dünyası, bu konudaki talihsiz örneklerle doludur.
Girişimci, Dilini İyi Bilmelidir
Başarılı bir girişimcinin özelliklerini incelemeye kalkışırsanız, onun her şeyden önce dilini iyi bildiğini fark edersiniz. Çünkü ne yapmak istediğinizi karşı tarafa anlatmanın en kestirme yolu, meramınızı en güzel şekilde ifade edebilmekten geçer. Bu ise dilinizi iyi bilmenizle mümkün olur. Üstelik sadece sizin bilmeniz de yeterli değildir. Elemanlarınızın da hatasız bir iletişim kurabilecek seviyede sözcüklere, sözlere hakim olmaları gerekir. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız