Gazze’de yaşayan bir Müslüman çocuk olmak…

0
864

 

Bu yazıya nereden nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Hayatı çözdüğümü iddia edecek kadar delirmedim ama mutluluğun kıyısında nasıl oturulur bilenlerdenim… Sevgi ile her şey mutluluğa çevrilirken, vicdanlar da bu duyguyla yumuşar. Bunu biliyorum!

Kendimi iyi hissettiren insanlarla görüşüyorum, beni güldüren ortamlarda bulunmaya dikkat ediyorum, “nerede hareket orada bereket” diyerek koşturuyorum. Hayatı sevdiğimi son günlerde daha da iyi anladım ama çevresi perdeyle kaplı bir fanusta da yaşamıyorum.

Perdelerle yaşamak da istemem zaten! Gazze’nin semalarına yükselen dumanları, yıkılan evlerin altından çıkarılan paramparça bedenleri, masum çocukların alınlarına konulan öpücükleri, yürek parçalayan çığlıkları, enkazları ve ölüleri gösterip “Biz yalancı mıyız? Dünya görsün bu durumu!” diye ağlayan koskoca adamları gördükçe insanlığımı sorguluyorum.

Her sabah, “Keşke bugün çocukların öldürülmediği barış dolu bir sabaha ‘günaydın’ diyebilseydik” diyerek uyanıyorum.

Bir insanı dini ve inancı farklı diye katletmek, günahların bile bu durumdan utanarak Tanrı – Allah katında sunması anlamına gelmez mi? Günahlar, günahlıklarından utanmaz mı?

Hiçbir özür, vücudu morarmış ölü çocuğun görüntüsünü örtemez. Hele ki çocuk doğunca daha dünyayı tanımadan, otomatik olarak ailesinin dininden olduğu için öldürüldüyse, bunun hiçbir özrü yoktur.

İsrail’in, Müslümanların nefislerini sınadıkları kutsal ayları olan Ramazan’da Gazze’yi bombalaması ve yüzlerce masum sivilin hayatını kaybetmesiyle içimden bir parça koptu. Çünkü ben yağmurdan sonra yola çıkan salyangozu görmeyip üstüne bastığımda çıkan “çıtırt” sesiyle vicdanı sızlayan bir insanım!

İnsanlığı sorgularken, dinden, inançtan, ırktan, cinsiyetten soyutlayıp evrensel düşünmeye çalıştım. “İsrail, Gazze’yi bombaladı, hadi şu malları boykot edelim” diyerek vicdanımı rahatlatıp hiçbir işe yaramayan protestoları bir kenara bıraktım. “Kahrolsun Yahudiler, hep bunlar yapıyor bu işleri” diyen zihniyetten de uzak durdum. Çünkü bu zihniyet, en az Gazze’deki masum insanları bombalayan zihniyet kadar tehlikeliydi!

Ben Hollanda’nın Nazi işgali sırasında çatı katında ailesiyle birlikte saklanan Yahudi kızı “Anne Frank’ın Hatıra Defteri”ni okurken de ağladım. Çünkü hiçbir insan inancı dolayısıyla bu acıları çekmemeliydi. Bir gece rüyamda Anne Frank ben olmuştum.

O rüyamı hiç unutamam. Tam da Frank’ın günlüğünde tarif ettiği çatı katında minik pencereli odadaydım. Karşımda bir ayna görüyordum. Aynaya baktığımda yansıyan suretin kendi yüzüm olduğunu görüyordum. Birden insanlar telaşla evde koştururken kapı yumruklarla vuruluyordu. Aynanın yanındaki komodinin üzerindeki günlüğümü saklamayı düşünürken kapı kırılıyordu. Kendimi can havliyle bir yatağın altına atıp saklanırken kalbim güm güm atıp çaresizlikle korkunun karışımı bir duygu hissediyordum. Nazi askerlerinin postallarını saklandığım yerden görürken, yatağa her yaklaştıklarında kalbimin sesini duyacaklar diye korkuyordum… İşte orada uyandım ve bu rüyayı hiç unutamadım.

Şimdi ise Gazze’de yaşayan bir Müslüman çocukla özdeşleştirdim kendimi. Gözlerimi kapattım ve bedenim ufaldı, ufaldı… Sahile gittim. Arkadaşlarımla top oynamaya başladım. Gol atmam gerekiyordu. Denizin dalgaları kıyıya vururken köpüklerini de kumlara hediye ediyordu. Güneş tam tepemizdeydi. Aslında susamıştım ve eve gitmek istiyordum ama oyun da çok zevkliydi. Birden bir patlama sesi duydum. O sesle birlikte her yer karardı. Önce vücudumda bir sıcaklık sonra yanma ve sonra da beynimde keskin bir acı duydum… Sonra hiçbir şey duymadığım bir boşluk anı geldi. Kendimi vücudumun dışından görüyordum. Paramparça olmuş bedenime doğru koşan tanıdık yüzler… Ben topa vururken ne olmuştu? İsrail’in Gazze’yi bombalamaktan anladığı, top oynayan çocukları vurması mıydı?

 

Biz insan mıydık? Bilemiyorum… Bu satırları yazarken yüreğim parmaklarımdan akıyor. Ben… Bu yazıda fotoğraf kullanmak istemiyorum. Fotoğraflar hiç güzel değil… Hiç insani değil.

*

Seren Muyan

serenuyan@gmail.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız