Çocuklara Tasarruf Alışkanlığı Kazandırmak…
Çocukların tasarrufa, yani ekonomiye alıştırılması her dönemde aslında önemli olması gereken bir konudur. Günümüzün koşulları artık bunu zorunluluk haline getirmiştir. Her konuda tüketim boyutlarının zirveye ulaştığı günümüzde acaba çocuğumuz bunu devam ettirebilecek mi?
Çocuğumuzun yarınlarının güven altında olduğunu hiçbirimiz söyleyemeyiz. Ayrıca, bencilce sadece çocuğumuz mu tüketmeli? Dünyamızda aç, susuz hayat yaşayanlar varken…
Ekonomistler, dünyada tüketime dayalı bir düzen tercih ettiler. Belki, deneyerek görmek gerekiyordu. Belki de bu kadar değildi ve bizler işin ucunu kaçırdık. Tüketildikçe, üretim ivme kazanıyordu. Ancak, gelecek nesillere nasıl bir dünya bırakacağız, ya da umutlar gittikçe tükeniyor mu?
Dünyadaki doğal kaynaklar yok ediliyor, sular, topraklar, yiyecekler, ormanlar…Çocuklarımıza bazı değerleri öğretmek ve günlük yaşantımızın içine güzelce yerleştirmek gerekiyor. Okulda, erken çocukluk eğitim kurumlarında eğitim, ders olarak veriliyor. Belki uygulamalar da yaptırılıyor, ancak evde devamını yetişkinler getirmeli. Eğitim, evde de pekiştirilmezse bir yanı eksik kalır ve verim elde edilemez.
Burada yetişkinlerin model olması önem kazanmakta. Özellikle anaokulu çağlarında çocuklar, anne-babalarını dikkatle izlerler. Onları taklit ederek büyürler.
Evde, kullanılmadığı sürece muslukların kapatılması, bu süre kısa bile olsa önem verilmesi gerekmektedir. Banyo, mutfakta damlayan, ancak önemsenmeyen su giderlerinin en kısa zamanda tamir edilmesi gerekmekte ve çocuğa bu arada fırsat eğitimi verilmelidir. Çocuk, tamirci ile diyalog içinde bile olabilir.
Bunun dışında, kağıt tüketimi fazla olmakta, çeyrek karton, üç-beş satır yazılmış kağıtlar, biraz küçülmüş kurşun kalemler çöpe atılmakta… Hep bu tarz tüketmelerde ormanlara dikkat çekilmeli, kendi olumlu davranışlarımızı söyleyerek çocuğumuza kavratmalıyız.
Ekmek, gerektiği kadar alınmalı, fazla kaldıysa değerlendirilmesini çocuğumuzla birlikte yapmalıyız, yumurtalı ekmek, köfte için hazırlama, tatlı yapma gibi… Küflenmiş ekmek, diğer canlılar için de sağlıklı olmadığı için küflendirmeden değerlendirilmelidir. Islatılarak, kuşlara verilebilir, yine hem hayvan sevgisi hem de değerlendirme açısından düşünülebilir.
Okunmuş kitapların, ihtiyacı olanlara verilmesi, az kullanılmış giysilerin gereken yerlerde ihtiyaç sahiplerine verilmesi gibi konularda çocuğumuzla bir bütün olarak çalışırsak, sosyal sorumluluğa da destek vermiş oluruz. Kendimizde, çocuğumuzda manevi olarak doyum sağlamış olur.
Okula giderken çocuğumuza verdiğimiz harçlığı düzenli ve dengeli; uygun yerlere harcama alışkanlığı kazandırabilmekte, ekonomik harcamaya yönelik eylemdir. Çocuğa ne yeterinden çok fazla bir harçlık verilmeli, ne de yetmeyecek kadar olmamalıdır. Verilen harçlığın bir kısmı biriktirilebilir olmalıdır ki tasarruf kavramı yerleşebilsin. Tabii ki burada anne-babanın takibi önem kazanmakta. Çocuk bir takım ihtiyaçlarını kendi biriktirdiği kazanımlarından karşılayabilmeli, çok istediği bir şeyi parasını biriktirerek alıp, sahip olabilmelidir.
Enerji sarfiyatı ile ilgili “nasıl olsa ödemesini yapabiliyorum” şeklinde düşünmemek ve çocuklarımıza enerjinin olmadığında yaşamımıza etkilerini kavratmak gibi bir misyonumuzun da olduğunu unutmamak gerekir. Üretilen enerji bir takım kayıpları da beraberinde getirmekte… Dünya kaynaklarının tükenmesinden, can kayıplarına kadar uzanan bir süreç izlenmekte olup, küçümsenmeyecek boyutlara ulaşmaktadır.
Küçük yaşlarda öğrenilenlerin kalıcı olduğu ve alışkanlık olarak yerleştiği düşünülürse; tasarrufa gereken önem verilmeli, çocuklarımıza iyi bir model yetişkin olmalıyız.
ÖZNUR SİMAV