ÇOCUKLARDA YARATICILIK

0
761

Katıldığım hemen bütün seminerlerde anlattığım ve çok sevdiğim bir öyküyü sizinle paylaşmak istiyorum:
Amerika’lı ve buluşlarıyla ünlü bir profesöre ‘Başarınızın sırrı nedir’ diye sorduklarında çocukluğuyla ilgili bir öykü anlatmış:
Başarımın sırrı annemin bana karşı takındığı tavırdır. Küçükken buzdolabından süt alırken şişeyi kırdım. Annem sesi duyup mutfağa geldi. Beni ne dövdü, ne de kızdı. ‘Bu yaşta başardıkların bu kadar büyükse bakalım büyüdüğünde neler başaracaksın. Sütten bir göl oluşturmuşsun, biraz bu gölde oynamak ister misin?’dedi. Bir süre benimle birlikte kağıttan kayık yüzdürdü. Sonra ‘ Herkes kendi pisliğini temizlemelidir.’ Deyip sütü elimden geldiğince temizlememi bekledi. Sonra oynamak üzere bahçeye çıkmama izin verdi.İşte bu tip olaylar benim diğer insanlardan farklı olmamı sağladı.
Kaç tane böyle anne baba tanıyorsunuz? Genelde tanıdıklarınız çocuğa bir şaplak indirirdi değil mi? Ya da en iyi ihtimalle çocuğu bir güzel azarlar, ondan sonra da kalkar sütü kendi temizlerdi. Bu durumda çocuğun ne düşünebileceğini tahmin edebiliyor musunuz? : ‘Ben çok sakarım. Anneme sormadan hiçbir şey yapmamalıyım.’ Peki deminki profesör nasıl düşündü sizce?: ‘ Hata yapsam bile bir şeyi kendi başıma yapmaya çalışmak doğru bir davranıştır.’ Peki bu düşüncelere sahip çocuklardan hangisi kendisine güvenip, yaratıcı işler yapmaya cesaret edebilirki?: Tabiî ki ikincisi.
Yaratıcılık; öğrenilmiş olanı, yeni bir şey yapmayı sağlamak üzere aşmayı sağlayan zihinsel yetenek olarak tanımlanır ve buluş ve yenilik şeklinde ikiye ayrılır. Buluş birbirinden ayrı duran ögeler arasında somut bir bağ kurmaktır. Elektriği bulmak, televizyonu bulmak gibi. Yenilik ise girişimciliğe bağlıdır ve buluşu kullanarak yeni alanlar yaratır. Elektrikle çalışan araçlar yapmak gibi. Aslında bütün insanlar yaratıcı yeteneklerle doğar. Her insanda az veya çok bulunur. Duruma bağlı olarak az çok ortaya çıkabilir ya da gizli kalır. Zorlu koşullarda yaşamak ya da hata yapmanın ve denemenin cesaretlendirildiği ortamlarda yaşamak yaratıcılığın ortaya çıkma olasılığını arttırır. Zenginlerle ilgili çok bilinen bir gerçek de bunu doğrular: 1. kuşak zorunluluktan yaratıcı yeteneklerini tam olarak kullanarak yeni iş alanları yaratırken 2. kuşak zorlanmadığı için yaratıcılığa ihtiyaç duymaz ve parayı harcamaya yönelir. 3. kuşaksa maddi olarak çok rahatladığı için sanatsal yaratıcılığa zaman ayırabilir. Bethoven gibi pek çok besteci, kralların ya da aristokratların maddi koruması altında yaratıcılıklarını ortaya çıkarabilmiştir.
Zeka ve yaratıcılık çocuğun doğuştan getirdiği özelliklerdir. Ama, ancak uygun çevre koşullarında gelişir. Zeka ve yaratıcılık arasında birebir ilişki olmadığı gösterilmiştir. Zeka düzeyi yüksek ancak kısıtlayıcı ebeveynler tarafından büyütülmüş çocuklar zekalarına rağmen yeterince yaratıcı olamayabilirler.
Yaratıcılığı arttıran öğretmen ve ebeveyn tutumları şunlardır:
Çocukları bir birey olarak kabul etme ve öyle davranma. Bizden farklı özellikleri olduğunu kabul etme.
Çocukları özgür olmaya özendirme.( Biz tersinin daha yararlı olduğuna inanıyoruz galiba! ‘Çünkü kızını dövmeyen dizini döver’diye inanıyoruz değil mi?)
Heyecanımızla çocuklara iyi model olabilme
Çocuklara eşit davranma, onları ödüllendirme,ilgi gösterme
Sürekli okuyan, araştıran yetişkinler olarak onlara model olma

Yaratıcılığı engelleyen tutumlar ise şunlardır:
Çocuğun cesaretini kırma ,güvensizlik, eleştiri. ( ‘Sen pasta yapamazsın her yeri kirletiyorsun. Çekil oradan ben yaparım.’ Bu cümle size de tanıdık geldi mi? Sakın siz de kızınıza böyle söylüyor olmayasınız.)
Davranışları bir cesaretlendirici bir eleştirel olan ebeveyn davranışı.
Sorgulamayı engelleyen ana-baba tutumu. ( Böyle ana-babalara soru bile sorulmaz. Soru sorarsanız azarlanma olasılığınız çok yüksektir.)
Çocuklarla hiç ilgilenmeyen sürekli televizyon başında , kahvede zaman geçiren anne-babalar. Böyle anne –babaların ilgi alanları da çok dardır ve çocuklarının ilgi alanlarını daraltırlar.( ‘Ne demek resim yapmak, sen önce SBS sınavına hazırlan’diyen bir baba çocuğunun ilgi alanını daraltıyor demektir.)
Ne dersiniz siz hangi gruba giriyorsunuz? Peki sizin anne-babanız hangi gruba girerdi? Destekleyen mi köstekleyen mi? Onlar gibi olmak istiyor musunuz?

yazan: Psk.Dnş.Özden ŞENKOYUNCU

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız