Önemli olan çocuk gelişip büyüdükçe saldırganlığı oluşturan fiziksel gücü, topluma ve çocuğa faydalı işlere yönlendirmek ve çocuğun toplumla uyumlu davranışlara sahip olmasını sağlamaktır. Örneğin çocuğu spora teşvik etmek, saldırganlık dürtülerinin deşarj olmasını sağlayacaktır.
Saldırganlık gösteren çocuklara her şeyden önce hoşgörüyle yaklaşmalı, anne ve babanın çocuğa karşı tutumu olumlu olmalı, çocuk spor ve müzik gibi alanlara yönlendirilmeli ve saldırganlığının yararlı bir hale dönüşmesi sağlanmalıdır. Örneğin çocuğa bir enstrüman çaldırmak veya bir futbol takımında oynamasını sağlamak vb.
Çocuk, davranışlarında anne ve babasını örnek alacağı için evde anne ve baba, davranış ve tutumlarıyla çocuğa örnek olmalıdırlar. Çocuğa sürekli ceza ve baskı uygulanmamalı, çocuğun özgürlüğü kısıtlanmamalı, ilgi ve sevgiden yoksun bırakılmamalıdır. Ancak çocuğun aşırı saldırgan davranışlarına da tolerans gösterilmemelidir. Çocuk, saldırgan davranarak isteklerini ailesine yaptırmaya alıştıysa aile çocuğun bu isteklerini yerine getirmemelidir. Çocuğun saldırgan davranışları ödüllendirilmemeli ve anında çocuğun bu davranışının istenmeyen bir davranış olduğu gösterilmelidir.
Çocuğun saldırgan davranışları asla dayakla cezalandırılmamalıdır. Dayak, o anda sorunu çözüyormuş gibi görünse de çocukta düşmanca duygular ortaya çıkmasına neden olur. Anne ve babanın ilgisi, sevgisi azaldığında ve çocuk uzun süre fiziksel olarak cezalandırıldığında saldırganlığı artar, çocuk asi ve sorumsuz bir birey olur.
Çocuk saldırgan davranışlar sergilediğinde, yetişkinler sakin olmalı, sert ve ani tepkiler vermek yerine ben dilini kullanarak çocuğa rahatsızlıklarını ifade etmelidirler. Örneğin, “Sen böyle kavga ettiğin zaman üzülüyorum” gibi. Anne ve baba çocuğun bu davranışları karşısında duygu ve düşüncelerini anında dile getirmelidir. Çocuk sinirli ve gerginken onunla tartışmaktan kaçınmalı ve sakinleşmesini beklemeli, çocuk sakinleştikten sonra davranışı hakkında konuşulmalıdır. Çocuğun bu davranışının sönmesi için çocuğa sosyal sorumluluklar verilmeli, başarabileceği işler verilip bu işleri bitirmesi sağlanmalı, çocuk başarma duygusu yaşamalıdır.
Çocuğa mutlaka saldırgan davranışlarının zararları gösterilmelidir. Çocuk, saldırgan davranarak isteklerini elde edemeyeceğini, hatta istediklerini de kaybettiğini görüp yaşamalıdır.
Olumlu davranışı pekiştirme: Çocuk olumlu bir davranışta bulunduğunda, saldırganlık göstermediğinde, anne ve babası ve çevresindeki yetişkinler onu ödüllendirmeli, olumsuz davranışlarda bulunduğunda ise görmezden gelmelidirler. Çocuğa dışarıda oynaması için izin verilmeli, böylece enerjisini oyunla atması, gerilimini azaltması sağlanmalıdır. Çocuğun saldırgan davranışları, kardeşleri ya da diğer çocukların güvenliğini tehdit etmediği müddetçe bu davranışların üstünde durmamak gerekir.
Kendi kendine konuşma: Çocuk saldırgan davranışlarında dürtüsel davranıyorsa ve bunu kontrol etmekte zorluk yaşıyorsa; çocuğa o anda kendi kendine söyleyeceği, engelleyeceği cümleler öğretilebilir. Örneğin, “başkasına vuracağın anda dur ve 1’den 10’a kadar say” gibi.
Çocuğun saldırganlık içeren programlar ve yayınlar izlemesi engellenmelidir. Eğer engel olunamıyorsa, program çocukla birlikte izlenmeli ve şiddetin sonuçları çocukla tartışılmalıdır. Aynı zamanda programdaki şiddet olaylarının kurmaca olduğunun, gerçek olmadığının altı çizilmelidir.
Çocuğun saldırganlık dürtüsünü başka bir alana yöneltmek için çeşitli alternatifler bulunabilir. Yumruklanabilen kil, çivi çakmak, resim yapmak, boyamak gibi faaliyetler çocuğun öfke duygularını kontrol altına alabilir. Futbol, basketbol gibi sporlar da, çocuğa bu konuda destek olacaktır. Bunlara ek olarak, çocuğun temel ihtiyaçları da zamanında karşılanmalı, çocuğun özellikle babası ile sık vakit geçirmesi sağlanmalıdır.
Sedat Dörtkardeş