Dikkat dağınıklığı son zamanlarda karşılaştığımız en önemli sorunlardan biridir ve rekabet sebebiyle gelişebilecek bir durumdur.
Aile içinde yeterince kendine yer bulamayan çocuğun kendi kendini manipüle etmesidir. Göç etmek zorunda kalan ailelerin çocuklarında da sıkça rastlanan dikkat dağınıklığı, yenilginin baştan kabul edilişidir aslında.
Ailesiyle göç etmek zorunda kalan çocuk, tıpkı kalabalık ailede doğan ve kardeşlerinin zorbalığına maruz kalan ve haksız rekabet sebebiyle kendini manipüle eden çocuk gibi, diğer insanlar tarafından istenmediğini düşünerek travmatize olur.
Göç, anne rahminden atılmak gibi insana etki eder. Göçe maruz kalan insan dışlandığını, istenmediğini, bu dünyada yeri olmadığını düşünecektir.
O yüzden göç, travmatik bir durumdur ve bize ilk travmamızı, yani doğumu hatırlatır. Çocukken göçe maruz kalan insanların, maruz kalmayanlara oranla terör ve şiddete daha fazla yatkınlığı söz konusudur.
Terör, dıştan gelen tüm baskılara, güce başkaldırıdır. Terörün kabul edilir yanı elbette ki yoktur fakat teröristin aslında, babaya, otoriteye, güce isyan eden, bu isyanını yanlış yollardan yaptığı için başka insanları da travmatize eden bilinçdışındaki dışlanmışlığı ifade eden zavallı çocuklar olduğunu bilmemizde fayda var diye düşünüyorum.
Teröre maruz kalan insanlar bunu onaramadıklarında başka insanların da hayatında travmalara sebep olurlar. “Travma sonrası stres bozukluğu” dediğimiz rahatsızlık tedavi edilmediğinde toplumsal dinamite dönüşebilecek insanlarla yaşıyor oluruz.
Sedat Dörtkardeş