Siz İsteyin Evren Versin!

0
976

Bir şey istediğimizde -imkansızmış gibi görünse dahi- bütün evren bunun gerçekleşmesi için bizimle hareket eder…

 

Rus Çariçesi Katerina kışın ortasında dalından yeni toplanmış taptaze portakalların olduğu kutular aldı. Kutuların beraberinde gelen bir not meyvelerin imparatorluğun sınırları içindeki uzak bir limandan geldiğini söylüyor ve ekliyordu: ”Neler yapabileceğimizi görüyorsunuz ama daha da gelişmek için sizin yardımınıza ihtiyacımız var.” Bu durumdan çok etkilenen Rus İmparatoriçesi bu limanın daha da gelişip daha çok ürün alabilmesi için çok büyük miktarda para gönderdi.

 

Aslında portakallar Karadeniz”in öte yanındaki bir başka ülkeden getirilmişti. Ve İmparatoriçe”ye gönderilen not, içinde yalan olmasa da bütün gerçeği söylemiyordu. Belli bir istikamet takip etmeksizin gerçekleştirmeyi planladığım 90 günlük hac yolculuğum sırasında bu şehre ayak bastığımda hikayede geçen yerin neresi olduğunu hemen anladım; bu şehirde en çok duyduğunuz kelime şuydu çünkü: ”Burası Odessa!”

 

SÜRPRİZ BULUŞMA

 

Bu yolculuğu yapmaya karar verdiğimde, kendime her hafta için en az bir tane resmi ziyaret sebebi bulmam gerektiğini biliyordum. Çünkü böyle bir sorumluluk yolculuğumu tam ortasında yarım bırakıp Brezilya”ya zamanından önce dönmemi engelleyecekti. Bu ziyaretimde de Ukrayna hükümetinin Çernobil nükleer felaketinin 20. yıldönümü sebebiyle düzenlediği foruma katılacaktım. Etkinlik sadece bir öğleden sonrayı kapsıyordu, bu yüzden hazır rüzgar beni Ukrayna”ya sürüklemişken bir hafta daha bu ülkede kalmaya karar verdim. Ne yapmak istediğimi sorduklarında, normalde üç – dört gün önceden duyurmama rağmen bu kez okuyucularımla sürpriz bir buluşma düzenleyeceğimi söyledim. Peki nerede olacaktı?

 

”Odessa,” diye cevapladım.

 

Herkes çok şaşırmıştı. Neden Odessa? Onlara, benim de Yönetim Kurulu Üyesi olduğum Schwab Foundation tarafından projesi seçilen Sergey Kostin”le görüşeceğimi söyledim. Davos”taki toplantılarda (Schwab Foundation Dünya Ekonomik Forumu”na bağlı bir kuruluştur) tek bir kelime İngilizce konuşmadan projesini bize sunan ve oradaki zirveye sık sık katılan işadamlarını duyarlı hale getirmeyi başaran bu Ukraynalı”dan çok etkilenmiştim. Sergey kendisini yaşadığı şehirde ziyaret etmem konusunda ısrar etmişti; kendimi içgüdülerim ve çeşitli işaretler doğrultusunda yönlendirdiğim bu yolculukta yolum buraya düşünce bunu yapmanın zamanının geldiğini hissetmiştim. Puente la Reina”da başlayan geleneğe uyarak yerel bir kitabevinden çekilişle belirlenecek 50 okuyucumla buluşacağım bir imza günü düzenlemesini rica ettim.

 

Bir dostum bana uçağını ödünç verdi. İndiğimizde Rusya”daki temsilcim imza günü için nasıl bir hazırlık yapıldığını görmek istediğini söyledi, çünkü her şeyin yolunda gittiğinden emin olmak istiyordu. Ama davetiyelere göz attığında gözlerindeki endişeyi fark ettim.

 

ENDİŞELİ BEKLEYİŞ

 

Temsilcim ”İyi ama burda ne tarih, ne yer, ne zaman belli!” dedi.

 

”Burası Odessa” diye cevap verdi kitabevi sorumlusu, ”Davetiyeleri alanlar gerekli bilgileri almak için etkinlikten üç saat önce telefon edecek. Eğer bilgilere daha erken ulaşırlarsa ortaya bir sürü sahte davetiye de çıkar.”

 

İmza gününe kimsenin gelmeyeceğini düşünmeye başlamıştık ama temsilcim Natasha”ya endişe etmemesini, herhangi bir beklenti içinde olmadığımı ve tüm bunların maceranın bir parçası olduğunu söyledim. Bu arada da Eisenstein”ın filmi ”Potemkin Zırhlısı”nın en güçlü sahnelerinin çekildiği merdivenleri görmeye gittim. Sonuçta her şeye rağmen imza partisi çok başarılıydı, ne de olsa ”burası Odessa”ydı ve beklenenden çok daha fazla kişi partiye gelmişti. Kitabevi sorumlusu beni, heykelimi yapmak isteyen devasa bir adamla tanıştırdı.

 

Daha önce de bu tür teklifler almıştım. Hiçbirini de kabul etmedim çünkü bunun günler boyu poz vermek anlamına geldiğini biliyorum, oysa ben ertesi gün Kiev”de olmayı planlıyordum. Ama kitabevi sorumlusu ısrar etti:

 

”Sadece 1 saat. Burası Odessa!”

 

O gün Ortodokslar”ın Paskalya yortusuydu, Hıristiyanlık için önemli bir gündü. Sırf adamı böyle bir günde mutlu etmek için teklifini kabul etmem gerektiğini hissettim -ancak gerçekten bir saatten daha fazla kalamazdım, Kiev”e geri dönmek zorundaydık.

 

BİR SAATTE HEYKEL

 

Birkaç arkadaşla birlikte adamın stüdyosuna gittik. Adı Alexander Petrovich Tokarev olan heykeltıraş bütün geceyi kilisede dua ederek geçirdiğini söyledi (bu bir Ortodoks geleneğidir). Gece hiç uyumamış olmasına rağmen kolları sıvayıp heykeli yontmaya girişti. Biraz gergindim, çünkü bu kadar kısa sürede hiçbir şey yapamayacağını düşünüyordum. Adam su gibi terliyordu, elleri bir an bile durmuyordu, buna rağmen hareketleri netti, bir tür ruhani bale yapıyor gibiydi. Stüdyosunun dört bir yanına yayılmış diğer çalışmaları, dehasını ve yeteneğini gösteriyordu. İmkansızmış gibi görünen işleri gerçekleştirme konusundaki tutkusunu ve kapasitesini anladım. O anda şunu bir kez daha hatırladım: Bir şeyi istediğimizde bütün evren de bunun gerçekleşmesi için bizimle birlikte hareket eder.

 

Bir saatin sonunda heykel hazırdı. Ama neden bu kadar şaşırmıştım ki? Burası Odessa”ydı!

*

Yazar: Paulo Coelho

www.aksam.com.tr

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız