Bütün kötülüklerin kaynağı, insanın bir şeye olan aşırı bağımlılığıdır. Her türlü erdemin kaynağı ise, bağımlılıktan kurtulmaktır. Özgür insan, arzularının ve hırslarının köleliğinden kurtulmuştur. Esir olduğu bağları ve zincirleri kırmadıkça insan, bilgeliğe kavuşamaz. Kendini ne kadar az şeye bağlı ve bağımlı hissedersen o kadar özgür olursun. Yeme içme bağımlılığının temeli de ruhsal doyumsuzluk ve bozukluklardır.
İnsan hiçbir şeye körü körüne bağlı ve bağımlı olmamalıdır. Çünkü her bağlantı, özgürlüğümüzü ortadan kaldırır, hakikati görmemize engel olur. Peşin yargılardan, şartlanmalardan arınmış olarak olaylara bakmalı, doğru sandığımız şeyleri bile sorgulamalıyız. Bir şeye bağlılığımız, özgür irademizin sonucu olmalı. Sevdiğimiz ve bağlandığımız şeyleri, istediğimiz zaman terk edebilmeliyiz. Eşyalar kırılabilir, insanlar ölebilir. Arkadaşlar bizden ayrılabilir ve bize karşı çıkabilir.
Bağımlılıkla alışkanlık arasında bir bağ vardır. Diyebiliriz ki bağımlılık, alışkanlığın çok ileri bir şeklidir. Alışkanlıklar hayatımızı kolaylaştırır ama bağımlılık, bizi iradesiz bir hâle getirir. Biz okuma yazma, bir müzik aleti çalma, bir aracı kullanma gibi becerileri, alışkanlık sayesinde ediniriz. Oturup kalkmada, insanlarla ilişkilerde de iyi alışkanlıklar lazımdır. Bir karı koca da birbirine alışır, insan giysilerine de alışır, mahallesine de alışır. Bunlar zamanla bir bağımlılığa dönüşebilirler.
*
Cuma Özusan
Kaynak: Bilgece Yaşamak
www.gencgelisim.com