Aydın, düşünce ve davranışlarında tutarlıdır. Sadece gerçeğe bağlanır, doğru bildiğini cesaretle savunur, bu uğurda gerekirse hayatından vazgeçer. İçinde yaşadığı toplumun her bakımdan yükselmesine çalışır. Aydın olmak, sadece bazı konuları bilmekle olmaz. Hakikati göremeyen ve haklının yanında olamayan kimse, aydın değildir. Bir ideolojinin körü körüne propagandacısı olan kimseler, aydın değildir. Aydın, haksızlığa ve zulme uğrayan herkesin yanındadır. Kendi devleti yanlış yaparsa ona da karşı çıkar. Kendi inancından ve ideolojisinden olanın yanlışına karşı çıkmayan ve eleştirmeyen kimse de aydın olamaz.
Hakiki bir aydın, içinde yaşadığı toplumun aydınlanması ve ilerlemesi için çalışır. Kendisi için değil, insanlara hizmet etmek için yaşar. Yalnız kendini düşünenler, ne kadar büyük olurlarsa olsunlar rağbet görmezler ve sevilmezler. “Hayatını bir davaya adayanlar, o dava batıl bile olsa üstündürler.” Bir Necip Fazıl, bir Nâzım Hikmet, bir Mehmet Âkif unutulmuyor çünkü onlar, toplumun menfaatini kendi menfaatlerine tercih ettiler, kendi küçük ve bencil arzularından vazgeçtiler. “Topluma yararlı bir fikri olan insan, bunun için mücadele etmiyorsa ya bencil ya tembel veya korkaktır.” diyor İshak Alaton.
Ne yazık ki kendini aydın sananların çoğunun ciddi olarak üzerinde düşündükleri, anladıkları ve çilesini çektikleri bir fikirleri yoktur. Aydın denilenler de herkes gibi şabloncu ve taklitçidir. Dışarıdan gelen fikir, düşünce ve ideolojilere, anlamadan kapılmışlardır. Piyasada rağbet gören basmakalıp sözleri, büyük bir hakikatmiş gibi savunur, papağan gibi tekrarlarlar. Hâlbuki Batılı aydınlar, buldukları fikirlerin çilesini çekmiştir. Düşünceleri, yaşadıkları toplumun geçmişi ile derin bağlantılar içindedir. Bizdeki sözde aydınlar ise; toplumun geçmişini ve geleneğini tanımıyor ve halkını horluyorlar. Yaptıkları, yabancı fikirleri nakletmekten ibaret…
Bir toplumun kalitesi, aydınlarının kalitesine bağlıdır. Halkla temas hâlinde olan ve bilimsel gerçekleri halkın anlayacağı seviyede açıklayan kimseler, aydınlardır. Aydınların halkı küçümsemesi ve horlaması doğru değildir. Bir fikri ve düşünceyi halka kabul ettiremiyorsa suçu kendinde aramalı. Bizdeki aydınların gerçek bilgisi ve fikri olmadığı için jakoben, yani tepeden inmecidirler. Yenilikleri halka zorla kabul ettirmeye çalışırlar. Halk, hiçbir gerçek ve yararlı yeniliğe karşı çıkmaz. Halkın sağduyusuna güvenmeli. Aydın, halkın düşünce ve inançlarına saygı göstermeli ve daha güzele ulaştırmak için çalışmalı.
*
Cuma Özusan
Kaynak: Bilgece Yaşamak
www.gencgelisim.com