Öyle muhteşem bir donanımla yaratılmışsın ki halen “Ya kazanamasam ne yaparım!” diyorsun. Einstein, Edison, Mimar Sinan, Atatürk, Da Vinci gibi dehaların beyinleri senin beyninden kütle olarak farklı mıydı? Elbette hayır! Ancak onlar, o beyni etkin ve bilinçli kullandıkları için farklıydılar. Eğer sen de beyin denilen sırlarla dolu hazineni doğru kullanmayı öğrenirsen bir Edison ve Da Vinci olabilirsin. “Bunu biliyorum!” diye büyüklük taslama. Büyük olsan bildiğin şeyi şimdi yapıyor olurdun. Önyargılarına, engellerine ve korkularına teslim olmazdın. Her şeye rağmen yapardın inandığını, yüreğinde büyüttüğün o hayallerini… Şimdi geç bir boy aynasının karşısına ve seyret kendini. Bak dikkatlice. Kime benziyorsun? Elbette kendine. Sen gibi başka biri var mı bu dünyada? Yaratılmış mı senin gibi düşünen, düşleyen ve gülen bir insan? RNA ve DNA’sıyla benzersiz ve tek! Yaratıcı seni özenle yaratmış ve kalıbını kırmış bir kopyan olmasın diye. Sana öyle bir değer vermiş ki bunu fark et diye yüzleri, sesleri ve şekilleri ile birbirine benzeyen milyarlarca varlık yaratmış. (Hayvanlar âlemine bakman yeterli kanımca) Gör, izle, düşün, anla ve bir neticeye var diye. Körlükten ve sağırlıktan kurtulmak için bugün, evet bugün harekete geç. Durma, koş, terle, çabala.
Frene Basılmış Hayatlar
Üç adam ormanda yürürken karşılarına büyük ve vahşi bir nehir çıktı. Ama nehrin karşı kıyısına geçmeleri gerekiyordu. Birinci adam, dizlerinin üstüne çöktü ve dua etti: “Allahım, lütfen nehrin karşı kıyısına geçebilmem için bana güç ver!” Allah ona uzun kollar ve güçlü bacaklar verdi. Böylece nehrin karşı kıyısına geçebildi. Ancak bunun için 2 saat boyunca dalgalarla boğuştu ve neredeyse 3-4 kez boğulma tehlikesi geçirdi. Bunu gören ikinci adam da dua etti: “Allahım, lütfen nehrin karşı kıyısına geçebilmem için bana güç ve gerekli aracı ver!” Allah ona bir tekne verdi ve o da nehrin karşı kıyısına geçmeyi başardı, ancak tekne birkaç kez alabora olma tehlikesiyle karşılaştı. Tüm bu olan bitenleri izleyen üçüncü adam, dizlerinin üstüne çöktü ve Allah’a yalvardı: “Allahım, lütfen nehrin karşı kıyısına geçebilmem için bana güç, araç ve zekâyı ver!” Allah adamı bir bilgeye dönüştürdü. Bilge haritaya baktı. Nehrin az yukarısına doğru yürüdü ve köprüden karşıya geçti.
Her birimize bir yaşam armağan edildi. Amacımız bu yaşamı başarı, huzur ve mutluluğa dönüştürmektir. Aynı zamanda potansiyelimizi anlamak… Siz potansiyelinizin ne olduğunu biliyor musunuz? Potansiyelinizi nasıl açığa çıkaracağınızın farkında mısınız? Bu sorular sizi başka sorulara götürür ve ördüğünüz duvarların yaşamınızı başarıya dönüştürmenize engel olduğunu fark etmenizi sağlar. Hayat bisikletini sürerken daima frene basmak sizi kaç metre ileri götürebilir ki? Çoğunlukla frene basılı bir hayat yaşanmamış bir hayattır. Eksik, yorucu, sıkıcı ve tekdüze bir hayat… Gerçek potansiyelinizi ortaya koymadığınız bir hayat… Dünya sahnesinde boy göstermiş yüz milyardan fazla insanın el izi, kulak izi, ayak parmağı izi, hatta dudak izinin farklı olduğunu biliyor muydunuz? Yüce Yaratıcı her birimizi en iyi ve farklı formatta yaratarak bizlere ne kadar inanılmaz bir değer verdiğini göstermiş olmuyor mu? Akıl, zekâ ve muhakeme yeteneğinin varlığı bizi diğer varlıklardan ayırmıyor mu? Bizi özel, biricik yapmıyor mu? Biz bu özel armağanları, yetenekleri, nimetleri ne kadar ve nasıl kullanıyoruz acaba? İster bir öğrenci olun, isterseniz bir yetişkin fark etmez; potansiyelinizi bilmek, onu kullanarak geliştirmek birinci önceliğiniz olmalıdır.
İçindeki Hazineyi Keşfet
Goethe: “Her insanın içinde uyuyan bir dev vardır. O dev uyanınca mucizeler başlar. Hayatın ne kadar tatlı olabileceğini fark etmeye başlarsın…”
Mevlana: “Dünya altın peşinde koşuyor, sen kendin altın madenisin ama kendinden haberin yok.”
Swett Marden: “İnsanoğlunun içinde uyuyan güçler vardır. Bunları bilse kendi bile şaşırır. Çünkü bu güçlere sahip olduğu aklından bile geçmez. Bu güçleri uyandırıp eyleme geçebilirse, o kişinin hayatında büyük bir devrim olur.
Süper Beyin Dergisi
www.gencgelisim.com