Psikoloji uzmanlarına göre, esas sorun stresten değil, stres anında verilen tepkilerden, yani yanlış stres yönetiminden kaynaklanıyor.
Doğru yönetildiğinde stres, yaşam kalitesini olumlu etkileyen bir unsur olabiliyor.
İnsan, sürekli veya yineleyen stres kaynakları ile mücadele ederken, etkili olmayan hatta bazen kendisine zarar verebilen davranışlar geliştirebiliyor. Esas sorunu da stres anında verilen bu yanlış tepkiler oluşturuyor. Herkesin karakteri, algısı ve stresle başa çıkma yöntemleri farklı oluyor. Sürekli değişen yaşam koşullarına uyum sağlamaya çalışan her canlının stres yaşadığını söyleyen Psikiyatri Uzmanı Bora Telaferli, strese birtakım iç ve dış nedenlerin yol açtığını belirtiyor:
“Kaza geçirmek, işe geç kalmak, evlenmek, boşanmak, çocuk sahibi olmak, sevdiği kişileri kaybetmek gibi olumlu/olumsuz dışsal değişkenlerin yanı sıra hastalık, sıvı kaybı, fiziksel güçsüzlük gibi etkenler stres kaynağı olabiliyor. Bir dizi iç ve dış stres kaynaklarına belli bir süre boyunca sürekli maruz kalındığında, bu durum kişiyi ruhsal, fiziksel ve duygusal açıdan olumsuz etkiliyor. İnsanlar sıklıkla bu sürekli veya yineleyen stres kaynakları ile baş etmek için etkili olmayan ve genellikle de kendine zarar verici davranışlar geliştirebilir. Esas sorunu yaratan da stres değil, stresle baş etmek için kullanılan bu sağlıksız davranışlar oluyor. Çözüme götürmeyen bu mekanizmalara örnek olarak; aşırı yemek yeme, fazla alkol tüketme, sigara içme, aşırı ilaç kullanma, madde kullanma, içe kapanma, fiziksel şiddet dahil tepkisel davranışlarda bulunma, işi/ilişkileri terk etme, erteleme, aşırı kaygı, sorunları inkâr etme gibi davranışlar sayılabilir. Bunların stres faktörünü ortadan kaldırmadığı gibi sorunların halı altına süpürülerek daha da büyümesine, hatta sonuçlarının tüm yaşamı etkilemesine neden olacağı aşikârdır.”
STRATEJİ GELİŞTİREREK STRESLE BAŞ EDEBİLİRSİNİZ
Stres faktörleri ile baş edebilmek için etkili yöntemler geliştirmek gerekiyor. İlk yapılması gereken ve belki de en önemlisi yaşamın üzerinde kimin söz sahibi olduğunu kendi benliğinizde netleştirmek. Kontrol sahibi olan siz misiniz yoksa dışınızdaki unsurlar mı? Öğretmen/hakem/patron/ebeveyn/eş gibi dış koşullar mı son söz hakkına sahip, siz mi? Yaşamınızda sizi ilgilendiren olayların seyrini ve sonuçlarını değiştirebilecek güce sahip misiniz? Telaferli, stresle etkili baş etme stratejilerini dayanıklılık, dış görünüm-tavır, bedenine kulak verme, mümkünse stresi azaltma, yükü hafifletme ve problem çözme şeklinde sıralıyor.
Telaferli, bu stratejik adımları oluşturmak için neler yapılabileceğinin ipuçlarını veriyor: “Dayanıklılık; fiziksel, ruhsal ve duygusal olarak daha güçlü olmayı gerektirir ki, bir stres faktörü ile karşılaşıldığında bununla baş edebilecek “zindelikte” olunabilinsin. Bunun için yapılacaklar arasında daha fazla fizik egzersizi, gevşeme egzersizleri, iyi uyku ve beslenme alışkanlıkları geliştirme, alkol/nikotin/kafein tüketimini azaltma, keyif veren meşguliyetler bulma ve kişinin kendine bir sosyal destek sistemi oluşturması bulunuyor.
VÜCUDUNUZUN SESİNE KULAK VERİN
Dışarıya karşı sergilenen görünüm ve tavır, diğer kişiler tarafından nasıl algılanıldığı noktasında belirleyici oluyor. Sürekli en kötü beklentisi içinde olan, dış unsurların kontrolü altında olduğuna kanaat getirmiş bir kişinin yaşamın sürekli güçlükleri karşısında önemli ölçüde stres yaşaması doğaldır. Bunu değiştirebilmek için kişinin kendi ve sorunları ile ilgili bir mizah duygusu geliştirmesi, ders aldığı sürece yanlış veya hata yapmanın sorun olmayacağını öğrenmesi, duygularının sorumluluğunu üstlenmesi ve her şeyin kontrol edilemeyeceğini kabul etmesi gerekiyor. Vücuda kulak vermek, stresle karşı karşıya kalındığında sorunun kaynağını daha çabuk bulmayı sağlıyor ve stresle baş edilmesine yardımcı oluyor. Bu ilk akut belirtilerin farkında olunması, sorunun hızla çözümlenerek strese bağlı kronik rahatsızlıkların önlenmesinde önemli bir adımı oluşturuyor.
“HAYIR” DEMEYİ BİLİN
Yaşamdaki stres düzeyini azaltmak, bazı eylemlerle gerçekleştirilebiliyor. Bunların en başında ‘hayır’ demesini öğrenmek geliyor. Gerektiği halde hayır denilemeyen her seferde kişi kendini ek bir taahhüt altına sokuyor ve maruz kaldığı stresi arttırıyor. Bir diğer önemli beceri iş-okul ile özel, gündelik yaşamı ayırabilmek, birinin diğeri pahasına sorun yaratmasına fırsat vermemektir. Dağları devirmeye kalkmadan, bir defada üstesinden gelebilecek kadar değişikliğe gitmek, kişinin kolayca sonuca varmasını sağlıyor.
ÇÖZÜMLER İÇİN NET HEDEFLER BELİRLEYİN
Yükü hafifletmek; olumsuz düşünceleri kontrol altına almak, kişinin kendi ve koşulları için gerçekçi çıkarımlarda bulunmak, kaygı ile geçirilen süreyi azaltmak, gerçekçi beklentiler ve hedefler koymak, erteleme ve vazgeçme huyundan vazgeçmek kişinin rahatlamasına yardımcı oluyor.
Problemleri çözmek için net hedefler belirlemek, eylem planlarını belirlemek için gerekli bilgilere ulaşmak, görevleri parçalara bölerek tamamlanma sürelerini gerçekçi olarak belirlemek, elde edilen başarıları takdir etmek ve yeri geldiğinde stratejinin etkililiğini gözden geçirerek gerekli düzeltmeleri yapmak şeklindeki problem çözme teknikleri ile yukarıdaki maddeler birleştirildiğinde stres kişi için artık yalnızca yapıcı bir faktör oluyor.
”
Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com
*
Bu yazılarımızı da okumak isteyebilirsiniz: