Bir okul müdürü, yeni başlayan bir eğitim-öğretim yılının ilk kurul toplantısında öğretmenlerine şöyle seslenir:
“Arkadaşlar bu yıl son sınıflarda çok özel bir sınıf oluşturdum. Not ortalamaları yüksek, zeki öğrencileri 8-A sınıfına topladım. O sınıfta dersi olan arkadaşlar bu konuya dikkat etsinler.”
Ders yılı biter sene sonu öğretmenler kurulunda sınıfların başarı durumları değerlendirilirken, 8-A sınıfı öğrencilerinin başarılı
yüksek not aldıkları görülür. Müdür, öğretmenlere bu başarının sebebini sorar. Öğretmenlerden biri, okul müdürüne sene
başındaki sözlerini hatırlatır ve sınıfın zeki öğrencilerden oluştuğunu söyler. Müdür gülümser ve herkesi şaşırtan şu cümleyi söyler:
“8-A sınıfını kura ile oluşturdum. Sanıldığı gibi notu yüksek ve zeki öğrencilerden meydana getirilmedi.”
Bu defa öğretmenler, o sınıfa dersi olan öğretmenlere bakar.
Öğretmenlerden biri:
“O sınıfa branşında daha başarılı olan öğretmenler gönderildi.”
“Hayır” der müdür.
“O sınıfa derse giden öğretmenleri de kura ile belirledim.”
Herkes şaşırır. Bu durum karşısında öğretmenlerden biri, okul müdürüne, bu başarıyı kendisinin neye bağladığını sorar. Okul müdürünün cevabı şaşırtıcıdır:
“İyimserlik ve olumlu düşünme.
Siz 8-A’ daki öğrencileri çalışkan ve zeki kabul ettiniz. Öyle davrandınız. Dersleri daha özenli anlattınız. Not verirken iyimser
oldunuz ve başarı ortaya çıktı.”
*
Beyin Gücü Dergisi