Üniversite sınavı öncesi AbbasGüçlü Genç Gelişim okurlarına tiyoyu verdi:
Üniversite sınavına yaklaşık iki hafta kala, kazananları bir kenara bırakırsak kaybedenler için rehber niteliğinde sözler okuyacaksınız. Kazanmak isteyenler için bulunmaz ipuçlarıyla birlikte… Eğitim uzmanı Abbas Güçlü, yılların deneyimini iki tarafı da sonunda "kazanan" yapacak şekilde formüle etmeyi becermiş. Sınava hazırlanırken formüllerden sıkılanlar için "en şifalı formüller" bu röportajda!
Sizce Türkiye'de eğitimde fırsat eşitliği ne zaman gerçekleşecek?
Atatürk'ün en büyük isteklerinden biri, eğitimde fırsat eşitliğiydi. Ne yazık ki 85 yıldır eğitimde bu eşitlik sağlanamadı. Hala 7,5 milyon insanın okuma yazma bilmiyor olması bu eşitsizliğin en önemli göstergesi. Bu anlayış devam ettiği sürece de sağlanacağını sanmıyorum.
BAHAR ERKAN
bahar@gencgelisim.com
Üniversite sınavı öncesi AbbasGüçlü Genç Gelişim okurlarına tiyoyu verdi:
Üniversite sınavına yaklaşık iki hafta kala, kazananları bir kenara bırakırsak kaybedenler için rehber niteliğinde sözler okuyacaksınız. Kazanmak isteyenler için bulunmaz ipuçlarıyla birlikte… Eğitim uzmanı Abbas Güçlü, yılların deneyimini iki tarafı da sonunda "kazanan" yapacak şekilde formüle etmeyi becermiş. Sınava hazırlanırken formüllerden sıkılanlar için "en şifalı formüller" bu röportajda!
Sizce Türkiye'de eğitimde fırsat eşitliği ne zaman gerçekleşecek?
Atatürk'ün en büyük isteklerinden biri, eğitimde fırsat eşitliğiydi. Ne yazık ki 85 yıldır eğitimde bu eşitlik sağlanamadı. Hala 7,5 milyon insanın okuma yazma bilmiyor olması bu eşitsizliğin en önemli göstergesi. Bu anlayış devam ettiği sürece de sağlanacağını sanmıyorum.
Anadolu, Meslek ve İmam Hatip Liseleri şeklinde parçalanmış bir eğitimin olumsuz etkileri nelerdir, bu durum nasıl düzeltilebilir?
Dünyanın her yerinde farklı statüde okullar var; ama bu durum Türkiye'de çok daha uçlarda. En garibi de Robert ve Galatasaray gibi liselerden mezun olanlarla Hakkari'nin ilçelerinden mezun olan öğrencilerin üniversiteye girişte aynı sınavda yarıştırılmaları. Bu, bir şekilde kaplumbağa ile tavşanın 100 metre yarışına sokulmasıdır. Anayasa'nın gereği olmasına rağmen devlet hala öğrencilerine temel eğitim veremiyor. Üniversite çağındaki 100 binlerce gence eğitim olanağı sunamıyor.
Üniversite sınavında ailelerin öğrencilerden daha heyecanlı olmasını neye bağlıyorsunuz? Öğrenciler bu baskıdan nasıl etkileniyorlar?
Kolej sınavları, Anadolu Liseleri ya da Üniversite sınavlarında öğrencilerden çok aileler yarışıyor. Anne babalar kendi kaçırdıkları eğitim fırsatlarını çocukları yakalasın istiyorlar. Ama bu durum, çoğu zaman aşırı boyutlara varıyor. Eğer çocuğun okuma aşkı yoksa bu konuda ne aile baskısı, ne okul baskısı, ne de dershane etkili olabilir. Her şey çocukta bitiyor. Onun için onların rahat bırakılmaları gerekli. Baskı ve kıyaslama, öğrencilerin en nefret ettiği durumlar. Bu yüzden onları uzaktan takip etmek en doğru olanı.
Üniversite sınavına bir hafta kala öğrencilere neler öneriyorsunuz?
Artık o güne kadar çalışan çalıştı, öğrenen öğrendi. Şu saatten sonra daha çok çalışarak bir şeyler yapmak olanaksız. Son bir haftayı en iyi şekilde dinlenmek ve geçen yılların ÖSS sorularını bir kez daha gözden geçirmekte yarar var. Bu arada öğrenciler, sınava girecekleri merkezi de mutlaka gidip görsünler.
Sınavda başarılı olmak için dershaneye gitmek şart mı? Eğer değilse, öğrencilere nasıl bir çalışma sistemi öneriyorsunuz?
Dershaneye gidenlerin gitmeyenlere göre ÖSS'de daha başarılı oldukları kesin. Ama bu "Dershaneye gidemeyen üniversiteyi kazanamaz." anlamına gelmemeli. Her yıl 10 binlerce örnek görüyoruz. Kimi öğrenciler var; ne özel ders alıyor, ne de dershaneye gidiyorlar. Ama üniversite sınavında da en iyi yerleri kazanıyorlar. Okul derslerinde başarılı olarak ve gazetelerin verdiği deneme sınavlarını ya da geçen yıllarının ÖSS sorularını bilinçli bir şekilde çözerek de üniversiteyi kazanmak mümkün. ÖSS'de kesinlikle müfredat programı dışında soru sorulmuyor. Çok okuyan, hızlı düşünüp hızlı karar veren öğrenciler, eğer okulda da başarılıysalar, kolaylıkla üniversiteye girebilirler.
Şimdiye kadar üniversite sınavına girip kazanamayanların, bu durum karşısında dünyalarını karartmalarına ne diyeceksiniz?
Sınavı kazanamamak dünyanın sonu değil. Sınava giren her öğrencinin bir B planı mutlaka olmalı. B planı olan öğrenciler sınavda çok daha başarılı oluyor. Her öğrenci, sınavı kazanamadığı anda nasıl bir yol izleyeceğini mutlaka göz önünde bulundurmalı. ÖSS'ye tekrar mı hazırlanacak, Vakıf Üniversitelerine mi gidecek, yoksa tercihini Kıbrıs'tan ya da başka ülkelerden yana mı kullanacak… Sınavı iki kez kazanamayan öğrenciler, ekonomik durumlarına göre şanslarını farklı şekilde değerlendirebilirler. Parası olanlar Vakıf Üniversitelerine ve yurtdışına yönelmeli, olmayanlar ise bir an önce iş hayatına atılmalı.
Türkiye'de yeni nesillerin özgüvenli ve sorgulayıcı yetişmesi için çaba gösteren kurum ve kişiler kimler?
Özgüvenin ve kişiliğin oluşmasını sağlayacak, çocuk ve gençleri hayata hazırlayacak olan yerler okullardır. Ama sınıflar öylesine kalabalık ki, öğretmenler daha öğrencilerin adını öğrenmeden öğrencileri mezun ediyorlar. Aile de bu boşluğu dolduramadığı için çocuklar ortada kalıyor.
Eğitim meselesi siyasette hep araç olarak kullanıldı. Eğitim ne zaman başlı başına amaç olarak ele alınacak?
Milli Eğitim'in de Milli Savunma gibi partiler üstü olması gerekir. Öylesine bir devlet politikası olmalı ki siyasiler bunu fazla etkileyememeli. Ama maalesef kalıcı bir devlet politikamız yok.
Siz bir eğitimci olarak öğretmenlerin sınıfa girip dersi anlatmasını mı, yoksa bilgileri aktarabilmek için farklı yöntemler mi geliştirmelerini önerirsiniz?
Eğitim artık dört duvar arasına ve belli bir yaş grubuna sığmayacak kadar geniş bir anlama sahip. Günümüz dünyasında çocuk ve gençlerin eğitimi kadar yetişkinlerin eğitimi de çok önemli hale geldi. Öne çıkan bir başka anlayış ise genel eğitimden çok bireye yönelik özel eğitim. Yani herkes, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitim görmelidir. Böylece eğitim kalitesi de artmış olur.
