O GÖNÜLLERİN VALİSİYDİ..
Türk bürokrasisinden Recep Yazıcıoğlu isimli bir Vali geçti..
Milletimiz Recep Beyi kendinden bir parça olarak gördü ve onu çok sevdi..
Yazıcıoğlu, 2 Eylül 2003’de Eskişehir-Ankara yolu üzerinde müessif bir trafik kazası geçirdi.. Kazadan iki gün sonra bitkisel hayata girdi ve 8 Eylül 2003’de vefat etti..
Kalbi memleket sevgisiyle dolu bu kıymetli insanın birkaç gün önce ölümünün 11. yılı geride kaldı..
Vali Recep Yazıcıoğlu’nun vefatına en çok üzülenlerden biriyim.. Çünkü merhum Recep Yazıcıoğlu’yla epey hatıralarımız var..
Rahmetli Vali Bey sıra dışı bir bürokrattı..
Valiliği sırasında Tokat’ta, Aydın’da, Erzincan’da önemli hizmetlere imza atmıştı.. Değişik bir insandı.. Enteresan bir stili vardı..
Vali miydi?. Sade bir vatandaş mıydı?. Ya da bürosunda işiyle meşgul olan normal bir memur muydu, inanın tanıştığımdan beri çözemedim!..
Fakat bildiğim tek şey, kalbinde memleket sevgisini her an duyan, “halka hizmetin Hakka hizmet” olduğunu iyi kavramış bir vatan evladıydı..
Halkla iç içe yaşamaya özen gösterirdi.. Milletin dertleriyle dertlenen bir tabiata sahipti.. Sözünü sakınmazdı.. Kim alınırsa alınsın, umurunda değildi.. 0nun için memleketin selameti ve milletin mutluluğu önemliydi..
Özellikle Merkez Valisiyken kitap fuarlarında çok sohbetimiz olmuştu.. Öyle samimi muhabbetler yapardık ki, gören sanki 40 yıllık ahbap sanırdı.. O da halk gibi yaşamasından kaynaklanıyordu.. Karşı karşıya oturuyorsunuz, ne de olsa karşınızdaki devletin bir bürokratı.. Koskoca bir Vali.. İster istemez kendinize çekidüzen vermelisiniz.. Ama Recep Bey meseleyi öyle bir noktaya getirirdi ki, sohbet sıcaklaşırdı, hava da ister istemez bir ev samimiyetine dönüşürdü..
Mesela aklıma gelenlerden biri..
Belki 15 yıl önceydi..
CNR de kitap fuarındayım.. Standları geziyorum.. Baktım kendi kitaplarının da tanıtıldığı yayınevinin standında öylece tek başına oturuyor.. Çıkartmış ceketini sandalyeye asmış, kravatını da gevşetmiş, gencin birine bir şeyler anlatıyor.. Neyse, takıldık Recep beyin yanına, “iyi ki geldin geç otur” dedi ve muhabbet üstüne muhabbet!.. Neler neler.. Ayrılabilirsen ayrıl..
AK Partinin 2002’de iktidara gelmesiyle Yazıcıoğlu Denizli’ye tayin edildi..
2003’ün Mayıs’ın da Denizli Valisiyken 30 dakikalık bir radyo muhabbetimiz olmuştu.. Programın sonunda selâm-kelâm faslından sonra kendisine bir şarkıyla veda etmek istedim.. Ve öyle de yaptım!.. Yaptım ama bakın ne oldu?.
Programımda çalınan eserleri bizzat kendim seçerdim.. Ancak o gün ne hikmetse unuttum.. Programın sonunda farkında olmadan; “sayın Valim, size bir eserle veda ediyorum” deyince, tonmayster canlı yayını devre dışı bırakarak; “Sami abi, şarkıyı tespit etmediniz ki” demez mi!..
Camın arkasındaki tonmaystere “yapacak bir şey yok, kafana göre seç bir tane” dedim.. Tonmayster de Türk Sanat Müziği’nden bir eser bularak zevahiri kurtardı..
O programdan birkaç ay sonra Recep Yazıcıoğlu trafik kazasında vefat etti.. Ben de oldukça etkilendim ve aklıma Vali beyle yaptığımız o son program geldi.. Programı onun hatırasına istinaden bir daha dinledim.. Ve sıra tonmaysterin alelacele seçtiği şarkıya geldiğinde inanın şaşırdım kaldım..
Bakın nasıl bir eser hediye etmişiz rahmetliye..
“Ömrün şu biten neşvesi tâm olsun erenler” diye başlayan o duygu dolu “uşşak” eser!..
Beste: Süleyman Erguner..
Güfte: Yahya Kemal Beyatlı..
Şarkının sonu ise hayli enteresan..
“Tekrar mülâkî oluruz bezm-i ezelde..
Evvel giden ahbâba selâm olsun erenler!.”
Evet değerli dostlarım.. Rahmetliyle meğer son sohbetimizi bir ayrılık şarkısıyla noktalamışız.. Ve son sözü biz değil, şarkının güftesi söylemiş..
TEKRAR MÜLÂKİ OLURUZ BEZM-İ EZELDE..
Oluruz inşallah!.
Kişi sevdiğiyle beraber değil midir?..
Öyledir elbette..
Recep Yazıcıoğlu Valimizi bir kere daha rahmetle anıyorum..
Mekânı cennet olsun..
*
SAMİ ÖZEY