ERTELEMEZ, İNİSİYATİF ALIR, BAŞLANGIÇLARIN VE TEŞVİK ETMELERİN İNSANIDIR

0
911

ERTELEMEZ, İNİSİYATİF ALIR, BAŞLANGIÇLARIN VE TEŞVİK ETMELERİN İNSANIDIR

“Sonuçları değil, başlangıçları değiştirmek gerekir.” Alain

Başarıların zirvelerine çıkmak ve yeni başarılara yol almak, mantıklı planlanan, uygulanan stratejilerle mümkündür. Bunun için ise; inisiyatif almak, erteleme hastalığından kurtulmak, gerektiğinde yeni başlangıçlara hazır olmak, kendimizi ve çevremizi teşvik etmek, cesaret aşılamak gerekir.

Başarılı insan, ertelemelerden kaçınır. Çünkü ertelemek, zihni meşgul eder ve düzensizliğe sebep olur. Ertelemeler, fiziki şartlar üzerinde ve zihnimizde birikmelere yol açar. Bu birikmeler ertelenen şeylere karşı bir isteksizlik doğurur ve bunların tekrar ele alınmaları zoraki gerekliliklerle olur. Ertelemek sadece görmezden gelmek demektir, onların ortadan kalkması değildir. Hz. Muhammed (sav) “İşlerini erteleyenler helak olmuştur” buyurmuştur.

Ertelemeler, tekrar ele alınacakları zamana kadar bir sorun halini alabilirler ya da güncelliklerini, değerlerini ve olumlu etkilerini kaybedebilirler. Bunları görmezlikten gelmek bir süre sonra, ertelenen her ne varsa kişinin altından kalkamayacağı bir çığa dönüşmesine göz yummaktır. Bu çığ, onu harekete geçirecek ilk titreşimle hem erteleyeni hem de o konuyla ilgili ya da ilgisiz etrafında ne varsa içine alacak ve yutacaktır. Ertelemek, deve kuşu misali, kişinin kafasını kuma gömmesine benzer.

Ertelemek, insanın zihnini bulandırmasının yanında gücünü de azaltan bir hastalıktır. Ertelemelerle ilerde kazanacağınız zamandan kaybedersiniz. Ertelemelerle ilgili genel kanı, insanların ilk etapta beceremediği işlerin ertelenmesi üzerinedir. Yani, aslında bir becerisizlik davranışıdır.

Ertelemelerin genel nedenleri:

  • İşin zorluğu ve başlangıç noktasının kestirilememesi.
  • İşe yetkinlik düzeyinin güven vermemesi.
  • İşin önem derecesinin yanlış belirlenmesi.
  • İşten hoşlanmama.
  • Yoğunluk bahanesi.
  • “Şimdi zamanı değil” düşüncesi.

Bu tarz düşünceler, kişiye engel olma ihtimali yüksek olan davranışlar doğururlar.

Başarılı insanlar erteleme alışkanlıklarını terk etmişlerdir. Çünkü tüm insanlığın en az sahip olduğu şeyi iyi kullanması gerektiğini bilir; zamanı.

Kişi, eylem adamı kimliğine uygun şekilde inisiyatif alarak hareket eder. Böylece önemli kararları, planları ertelemek yerine yeni modellere ve stratejilere prim verir. Bu şekilde öncü konumuna gelir.

Satrançta ileri hamleler yapılması, atağa geçilmesi, inisiyatifin ele alınmasını sağlar. İleri hamleleri ve atakları ertelemek ve korkak davranmak ise, inisiyatifin rakibe geçmesine ve yok olmasına sebep olur.

Hayattaki inisiyatif de ancak satrançtaki gibi elde edilebilir. Bu da, başlangıçları, cesareti, teşviki doğurur. Hemen ardından da eylem, hareket gelir.

Kişinin inisiyatifi ele alması, hantal yapıya dinamizm kazandırır. Bu yapının içindeki herkes, bu dinamizmden olumlu şekilde etkilenir. Çünkü bu inisiyatif bir yenilenmenin bir yeniden başlangıcın habercisidir. Elbette bu başlangıçlar körü körüne başlangıçlar değildir. Aksine, bilinçli, ciddi, cesaretli, fedakâr ve teşvikkâr başlangıçlardır. Bu başlangıçlar kişilere motivasyon, çalışma şevki, enerji yükler. Bu yönüyle kişi hem kendini hem çevresindeki insanları teşvik etmiş olur.

Başarılı insanın ilerici bir yaklaşım tarzı vardır. Her kişiye yetenek ve potansiyeli ölçüsünde başarabileceği, üstesinden gelebileceği görevler verir. Başarılan her görev sonrasında da yeni görevlere teşvik eder. Kolaydan zora doğru olan bu görevler, kişileri yeni görevlere, başarılara doğru cesaretlendirir, motive eder. Bu, kişilerin bilgi ve tecrübelerini de artırır.

Başarılı insan bir eylem adamı olarak, teşvik etme ve cesaretlendirmede övgü ve takdiri kullanmayı ihmal etmez. Yeni başlangıçların ve teşvik etmelerin insanı, bir düşünür edasıyla hareketlerini yönlendirir. Bu insanda, kişinin yüklendiği görevi saptaması, planlaması, ekibini oluşturması, bunların motive etmesi, cesaretlendirmesi, değiştirilemeyecek olayları kabullenmesi ve değiştirilebilecekler üzerinde de çalışması gibi bir bilinçlilik söz konusudur. Böyle bir insan, rasyonel ve bütüncüldür.

Cesaret aşılayan, eylem adamı olan kişi; sorumluluktan kaçmaz, sorunları gözden kaçırmaz, kişilerin cesaretlerini kırmaz, inisiyatifi elden bırakmaz, insanları kandırmaz. Buna tenezzül etmeden ilerlemeye devam eder.

Bu özellikleriyle bir lider olan kişi, şu özellikleriyle de teşvik edici ve harekete geçiricidir:

  • Görünümü.
  • Ekip oluşturma ve bir arada tutma yeteneği.
  • Özgüven.
  • Heyecan ve coşku.
  • Cesaret verme.
  • Önemlilik.
  • İnsan ilişkilerindeki etkililiği.
  • Umut vermesi ve buna inanması.
  • Vizyon.
  • Karizma.

Bu özelliklerini diğer insanlara da aşılayarak, onlara model olarak yaşam kalitelerini de destekler.

Teşvik sırasında şunlara dikkat edilmelidir;

Teşvik etmek, kişiyi karamsarlıktan kurtarmalıdır.

Teşvik, kişiyi zora sokup motivasyonunu kırıcı olmamalıdır.

Teşvik kişiyi onur kırıcı durumlara sokamamalıdır.

ENİYİ BUĞDAY YARIŞMASINA senelerdir katılan bir çiftçi, büyük ödülü o yıl da kazanmıştı. Yarışmayı izleyen gazeteciler, çiftçiden bu başarısının sırrını öğrenmek istediler.

Çiftçi, bu sırrın, kendi buğday tohumlarını komşularıyla paylaşmasında yattığını söyledi.

Gazeteciler bu cevaba çok şaşırdılar:

“Onlar sizin rakibiniz olarak yarışmaya katılıyorlar. Buna rağmen, ne diye tohumlarınızı onlarla paylaşıyorsunuz?” diye sordular.

Çiftçi:

“Neden olmasın?” dedi. “Bilmiyor musunuz: Rüzgâr, olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu bakımdan, komşularımın kötü buğday yetiştirmeleri demek, benim ürünümün de iyi olmaması demektir. En iyi buğdayı yetiştirmek için, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.”

Bu hikâyede akıllı bir insanın rakiplerini dahi iyi buğday yetiştirmeye, başarılı olmaya teşvik etmesini görüyoruz.

Akıllı insan teşvik ederken motivasyon çatışmalarına karşı da uyanık olur. Motivasyon çatışması, kişinin karşısına çıkan ve hedeflerine, amaçlarına yönelik iki unsurdan birini seçmesi gerektiği durumlarda ortaya çıkar.

Motivasyon çatışması, pozitif/pozitif, pozitif/negatif, negatif/negatif şeklinde karşımıza çıkar.

Hepsini istemek: Bu, pozitif/pozitif çatışma sürecidir. Kişinin karşısında iki seçenek vardır. Fakat kişi, kendisine faydalı olacağına inandığı her iki şeye de sahip olma arzusuyla hareket eder.

Ya biri ya diğeri: bu durum, kişi için hem faydalı hem de zararlı faktörler bulunduğu zaman söz konusudur. Yani kişiyi motive eden unsurun istenen ve istenmeyen yönleri vardır. Kişi kararsız bir tutum sergiler.

Hiç biri: bu durum da, kişinin karşısında hiç istemediği iki seçenek vardır.

İnsanları teşvik etmek için bu durumları göz önüne alarak motivasyon çatışmalarını bilmelisiniz. Çatışma olmayan yerde kararsızlık, ertelemeler, başlangıçlar olacaktır. Dolayısıyla da teşvikler sonuç verecektir.

 

 

Yazan: Niyazi Fırat Eres

www.gencgelisim.com

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız