İş Yaşamında Başarı İçin Akıl ve Ruh Birliği

0
711

Biliyorsunuz, istemek başarmanın yarısıdır. Siz de bir şeyler elde etmek istiyorsanız durup beklemeyeceksiniz; önce isteyeceksiniz, sonra o istedikleriniz için mücadelenizi vereceksiniz.
Öyle kolay değil hemencecik başarmak. Yaralanacaksınız, bereleneceksiniz, üzüleceksiniz, çok şey feda edeceksiniz. Ama kişiliğinizden ödün vermeyeceksiniz. Tabi ki tepkilerinizi bir müddet kendinize saklamayı da bileceksiniz. Ama karşınızdaki insanlar tarafından sürekli denileni kabullenen bir kişi konumuna da düşmeyeceksiniz. Ayarı çok iyi bilmeniz lazım. Yoksa kim olursa olsun, gerek patronunuz, gerek müdürünüz, hatta aileniz bile sizi şamar oğlanına çevirir. İşte bu yüzden hem gayret edeceğiz hem de aklımızı kullanacağız.

 

Sevda Türküsev
sevda_turkusev@yahoo.com

 

Biliyorsunuz, istemek başarmanın yarısıdır. Siz de bir şeyler elde etmek istiyorsanız durup beklemeyeceksiniz; önce isteyeceksiniz, sonra o istedikleriniz için mücadelenizi vereceksiniz.
Öyle kolay değil hemencecik başarmak. Yaralanacaksınız, bereleneceksiniz, üzüleceksiniz, çok şey feda edeceksiniz. Ama kişiliğinizden ödün vermeyeceksiniz. Tabi ki tepkilerinizi bir müddet kendinize saklamayı da bileceksiniz. Ama karşınızdaki insanlar tarafından sürekli denileni kabullenen bir kişi konumuna da düşmeyeceksiniz. Ayarı çok iyi bilmeniz lazım. Yoksa kim olursa olsun, gerek patronunuz, gerek müdürünüz, hatta aileniz bile sizi şamar oğlanına çevirir. İşte bu yüzden hem gayret edeceğiz hem de aklımızı kullanacağız.
Başarmanın en güzel tarafı, kendinize duyduğunuz güven ile etrafınızdaki insanların size duyduğu güven ve saygıdır.
Bakın ben üç yıldır Özbekistan'da, daha açık söyleyeyim gurbette çalışıyorum. Yalnız başınayım, yanımda hiç ama hiç kimse yok. Evladımdan, ailemden, çevremden, dost ve arkadaşlarımdan uzaktayım. Buraya gelirkenki amacım, yurt dışında iş tecrübesi edinmek ve kendimi yurt dışında da kanıtlamaktı. Ama inanın bana, burada tek başına yaşamak çok zor, üzerimdeki yük çok ağır ve sorumluluk yüklü. Bir de yurt dışı olsa da yine aynı çekişmeler, birbirini çekememezlikler, ayağını kaydırmak istemeler…
Ne kadar üzüldüm, ne kadar ağladım anlatamam size… Ama kırk yaşına yaklaşan bir kadın olarak hayatımı en azından biraz da olsa garantiye almak için bu sıkıntıyı çekmek zorunda olduğumu da biliyordum. Hayatta her şeyin bir bedeli var, yatırımcılar bu bedelleri paraları ile öder, bizler gibi yöneticiler de manevi olarak…
Bugün geriye dönüp baktığımda, bu kadar sıkıntı ve stresin yanında elimdekileri ve yanıma kalanları görünce memnunum. Üç yılda ne yapmışım? Borçlarımı ödemişim, kimseye muhtaç olmayacak kadar birikim yapmışım. Ve her şeyden önemlisi, bulunduğum ülke şartlarında yabancı bir yönetim olmasına rağmen saygınlık kazanmışım. Burada hemen ekliyorum, bu saygınlığı kazanmamın ve Taşkent'te bir kişilik olmamın önemli sebeplerinden biri de çalıştığım firmanın güvenilirliği.
İşte burada aklını kullanmak işin içine giriyor. Firmayı doğru seçmişim, ben de gayret etmişim, ikisini birleştirince güzel bir sonuç aldım. Kaldığım süre içinde bana başka firmalardan çok daha yüksek ücretlerle teklifler geldi ama ben her zaman şunu söyledim: Hayır, on misli fazla da verseler çalıştığım firmadan ayrılamam. Şayet ayrılsaydım daha çok param olabilirdi, fakat kendimi ifade etme fırsatım olamazdı. Siz ne kadar iyi çalışırsanız çalışın veya ne kadar becerikli olursanız olun, çalıştığınız firmanın imajı ve tarzı iyi değilse hiçbir işe yaramaz.
Her başarının bir formülü olduğunu unutmayın.

Bir tutam sizden,
Bir tutam çalıştığınız firmadan,
Bir tutam dost ve arkadaşlarınızdan,
Alabildiği kadar gayret ve çaba,

Ve insaniyetinize uygun ortamlarda piştiniz mi size hiçbir şey olmayacaktır. Bana güvenin!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız