Katıldığım sohbet toplantılarında günlük yaşantımızdan örnekler eşliğinde satışın her yerde ve her zaman gerçekleştiğinden bahsederek “Satış eşittir hayattır.” derim ve işi satış olmayanlardan tepkiler alırım. Hatta bazıları “Ne alakamız var bizim satışla?”demeye bile getiriyorlar işi.
Ne alakamız mı var?
Düşünün bir kere, sabah evden çıkıyoruz, tanıdık bir iki karşılaşıyor ve selam veriyoruz onlara. Birbirimize gülümsüyor, yolumuza devam ediyoruz ardından. İşte size pozitif elektrik alışverişi.
İşin içinde bir kazanç var mı? Elbette var.
Düşünsenize tanıdığınız biri sizin yanınızdan hiç tanımıyormuş gibi geçiyor. Güne nasıl başlardınız? Ne kadar önemsemez görünseniz de gün geliyor bu durum kafanıza fena halde takılıyor, öyle değil mi?
Evlisiniz. Eşinizle uyuyorsunuz. Yorganı sürekli eşinizin üzerinden alıp onun üşütmesine neden oluyorsunuz. Bu durum, sürekli …
ÖZLEM SELLER
ozlem@alitopusat.com
Katıldığım sohbet toplantılarında günlük yaşantımızdan örnekler eşliğinde satışın her yerde ve her zaman gerçekleştiğinden bahsederek “Satış eşittir hayattır.” derim ve işi satış olmayanlardan tepkiler alırım. Hatta bazıları “Ne alakamız var bizim satışla?”demeye bile getiriyorlar işi.
Ne alakamız mı var?
Düşünün bir kere, sabah evden çıkıyoruz, tanıdık bir iki karşılaşıyor ve selam veriyoruz onlara. Birbirimize gülümsüyor, yolumuza devam ediyoruz ardından. İşte size pozitif elektrik alışverişi.
İşin içinde bir kazanç var mı? Elbette var.
Düşünsenize tanıdığınız biri sizin yanınızdan hiç tanımıyormuş gibi geçiyor. Güne nasıl başlardınız? Ne kadar önemsemez görünseniz de gün geliyor bu durum kafanıza fena halde takılıyor, öyle değil mi?
Evlisiniz. Eşinizle uyuyorsunuz. Yorganı sürekli eşinizin üzerinden alıp onun üşütmesine neden oluyorsunuz. Bu durum, sürekli kendinizi düşünmüş olduğunuz için ilişkide paylaşım problemi yaratabilir. Onu düşündüğünüzü kendisine göstermelisiniz. Yani burada da bir alışveriş söz konusu.
Çalışıyorsunuz. Bazı kişilerle aynı, bazı kişilerle ayrı bölümlerde görevlisiniz ve iş gereği uyumlu olmanız şart. İşleri zamanında yaparak birbirinize destek olmak zorundasınız. Çünkü onlarla takım olarak çalışmak ve işleri gerektiği ölçülerde, istenen zamanda gerekli yerlere paslamanız gerekiyor. Yoksa işler yetişmez ve bu işlerin müşterisi (diğer bölüm) ile sorunlar yaşayabilirsiniz. Kabul etseniz de, etmeseniz de iç müşteri kavramını ben uydurmadım. Burada da bir alış veriş söz konusu. Hatta bu alışverişin memnuniyetsizlik boyutu, sizi işinizden edecek boyuta bile varabilir.
Sosyal bir canlıyız. Kendinizi arkadaş olunabilecek bir kişi olarak gösteremeseydiniz hiç arkadaşınız olur muydu?
Beğendiğiniz bir şeyi kendine de alsın diye eşinizi, dostunuzu satıcıdan daha iyi ikna etmiyor musunuz? Şirket size bunun için bir baskı mı yapıyor?
Bu birkaç örnekten birini, iyi kötü her gün yaşayan biri, “Bizim satışla ne alakamız var?” diyebilir mi?
“Fark yok!” diyenlere değil sözüm; ama “Fark var.” diyenler, satışı biraz olsun küçümsemiyor muyuz?
Peki soruyorum:
Şirketiniz satmasa, maaşlarınızı nasıl öderdi?
Satış olmasaydı, devlet vergi verecek mükellefi nereden bulurdu?
Zengin olma hayaliniz olabilir miydi?
Satış olmasaydı, bugün dünya ticareti diye bir şey olur muydu?
Satış olmasa hala elimizdeki buğday ve bir iki koyunla yaşamımızı sürdürür ve bugün elimizde olanlardan hiçbirine sahip olamazdık.
Siz ne için çalışıyorsunuz? Satın alma gücü elde etmek için değil mi?
İşte almak için vermek, verebilmek için de satmak gerek.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin, satışla hiç alakanız yok mu?
Satış bir alış veriştir ve her alışverişin karşılığındaki efektif para, nakit değildir. Kanunun da kabul ettiği gibi gayri nakdi şeyler de vardır.
Bu bir gülümsemedir. Bu bir teşekkürdür. Bu, günü kötü geçen birine güneşin hala içimizi ısıtmaya devam ettiğini ve umut etmeyi sürdürmesi fikrini satarak onu hayatın içine katmaktır. Ve sizden hiçbir şey alıp götürmez.
İyiyi satmanız ve iyiyi almanız dileğiyle.
