İpek Uzpeder
tasipop@googlemail.com
Bundan birkaç ay önce babacığımdan bir e-mail aldım. Mailde aşağıda bahsedeceğim D-K sendromu ile ilgili bir hikaye vardı. Babam bizi yetiştirirken içimize işleyen atasözlerini sıkça kullanırdı: “Söz gümüş ise sükut altındır” veya “Alçak uçan yüce konar, yüce uçan alçak konar.” Ancak e-maildeki araştırmanın arkasında bu atasözlerine karşıt, iş hayatına, dolayısıyla kişinin kariyer hedeflerine ulaşmasına yönelik kilit sonuçlar var. 2000 yılında Nobel ödülüne layık görülen Cornell Üniversitesi’nden David Dunning ve Justin Kruger (D-K) yaptıkları araştırmaların sonuçlarını şu şekilde özetlemişler:
• Niteliksiz kişiler; yeteneklerini abartma eğilimindedirler.
• Niteliksiz kişiler; diğerlerinin sahip olduğu özel yeteneklerin farkına varmaz veya gözden kaçırırlar.
• Niteliksiz kişiler; son derece uç noktadaki eksikliklerinin farkına varmazlar.
• Niteliksiz kişiler; eğitim alıp yetilerini geliştirdikleri takdirde niteliksizliklerinin farkına varıp bu konuda konuşurlar.
D-K sendromu olarak bilinen bu araştırmayı bana sorarsanız zamanında atalarımız “cahil cesareti” terimi ile özetlemişlerdir. Babama yazdığım e-mailde, enternasyonel bir şirkette 5 senelik iş hayatımdan kesitler ile D-K sendromunun doğruluğunu kısmen teyit etmiş bulunuyorum. Bu e-mailden bir kesiti sizlerle paylaşmak isterim:
“Babacığım… Öncelikle oldukça şaşırtıcı bir teori olduğunu söylemem gerek. Bu yazıyı senden ilk alıp okuduğumda oldukça şaşırdım. Zira yazıda geçenler, şimdiye kadar senden öğrendiklerimle çelişkili. Mütevazı (alçak gönüllü) olmanın hayatta erdemli kişilere has olduğunu öğrendim ben. Bunu hayatıma mümkün olduğunca entegre ettim. Şimdiye kadar bana veya çevremdekilere karşı büyük burunluluk yapanların tükürdüklerini yaladıklarını gördüm.
Şirketteki mevcut durumu ele alırsak, D-K sendromunu çeşitli kademelerde tespit etmek mümkün. Hiç aklıma gelmeyecek kişiler şirket içinde çeşitli pozisyonlara getiriliyor. Kişinin, o pozisyonu doldurmadığını görmemek mümkün değil. Ama bilinen veya bilinmeyen sebeplerle kişi o pozisyonda sövülse de kalabiliyor. Bilinen nedenler arasında pozisyona geçecek akıllı ve yetkin başka birinin bulunamaması ya da bulunsa da bu pozisyonu daha ucuz yollu dolduracak kişilerin olmaması ve departman şefinin bütçeyi mümkün olduğu kadar düşük tutarak sene sonunda iyi performansı öne çıkartması yatabilir. Zira bütçeyi aştığı zaman belki kendi provizyonundan kesilecek. Bilinmeyen nedenler arasında D-K sendromunun etkilerini görmek mümkün. Kendini olduğundan daha yetkin gören kişiler genellikle kendini satmayı iyi biliyor ve ağızları laf yapıyor. Hevesli tavırları ile şeflerin dikkatini çeken bu tipler uzun vadede belki o pozisyonu tam dolduramıyor ama artık şef bir kere o elemanı işe aldıktan sonra kendi kararının ötesine geçerek revize edip ‘Ya ben aslında yanlış bir karar verdim’ demiyor. Onun yerine niteliksiz elemanı kurslara gönderiyor. Eleman zannediyor ki, şirket ona yatırım yapıyor. Şirket gerçekten de ona yatırım yapıyor. Mütevazı kişiler ise öyle oldukları yerde olana bitene bakakalıyor. Tabii bu niteliksiz eleman ileride daha yüksek bir pozisyona geçmeye aday oluyor, zira diğer müdürler zannediyorlar ki bu niteliksiz elemanda bir cevher var. Mütevazı insanlar bütün bu olup bitenler arasında mümkün olduğunca gerçekçi yaklaşımlarla kendilerini ve yeteneklerini analiz ediyorlar. ‘Hangi pozisyonda veya nasıl bir şekilde şirket değerlerini artırırım?’ diye kafa yoruyorlar. Şirketin veya departman şefinin kendisini tanıdığını ve kendisinin güçlü olduğu yönlerini bildiğini, doğru zaman ve pozisyon geldiğinde de ona göre hareket edeceğini düşünüyor. Oysa departman müdürünün kendisi ile ilgili başka problemleri var. Altında çalışanları tanımaya, onların artılarını, özellikle de kendilerini geliştirmelerini sağlayacak eksilerini dile getirmeye kerhen vakit ayırıyorlar. Sonuçta nitelikli kişiler o şirketten uzun veya kısa vadede ayrılmayı düşünüyor ya da kendilerini çok aciz hissediyorlarsa oldukları yerde saymaya başlıyorlar.
Bütün bu yazdıklarımın yanı sıra şirket yöneticilerinin niteliksiz elemanları belirli pozisyonlara getirmelerinin arkasında kendi niteliksizliklerinin yattığı kanaatindeyim. Zira çok bilgili ve akıllı kişiler belki benim pozisyonumu elimden alır korkusu birçok vasıfsız yöneticinin baş ağrısı.
…Bana gelince, niteliklerimden bahsetme gereği duymam. Karşı tarafın entelektüel seviyesinin ya da bana olan ilgisinin niteliklerimi algılamaya yardımcı olacağına inanırım. Kendi yaşadıklarıma bakınca, şimdiye kadar kendimce hakli nedenlerde reddettiğim Amerika’daki bir proje nedeniyle şefim tarafından ihtiras eksikliği ile suçlanıyorum. D-K sendromu benim veya şirketin çeşitli kademelerinde kendini gösteriyor. Fikir ve düşüncelerimi yeri geldiğinde, şirket içerisinde dile getirmeye devam edeceğim.”
Sonuç olarak, iş hayatında rol oynayan bu yanılsamaları kendi aleyhinize kullanmanın yollarından biri benim yapmaya çalıştığım gibi zamanı geldiğinde değer yargılarınızı revize etmeniz ile mümkün.
MİNİ KUTU
Kişilerin yanlış kararlar vermeleri, genellikle kendilerini dev aynasında görmelerinden kaynaklanır.