Rüyalar genellikle en saçma göründüklerinde en derindedir.
Sigmund Freud
Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz.
Anksiyete: kendinize kötü bir şey olacağını ve tehlikede olduğunuzu söylersiniz.
Panik: Kendinize ölmek, boğulmak, kalp krizi geçirmek, beyin kanaması geçirmek, çıldırmak üzere olduğunuzu söylersiniz.
Yalnızlık: Kendinize ne kadar sevilmez birisi olduğunuzu ve ölene kadar yalnız kalacağınızı söylersiniz.
Öfke: Kendinize diğer insanların size adaletsiz davrandıklarını düşünürsünüz.
Değersizlik: Kendinize doğuştan bozuk ya da kusurlu olduğunuzu söylersiniz.
Depresyon: Özgüveninizin eksik olduğunu düşünürsünüz.
Umutsuzluk: Sorunlarınızın asla çözülmeyeceğini ve hep acı çekeceğinizi düşünürsünüz.
Suçluluk: Kendinize kötü biri olduğunuzu ve değerlerinizi çiğnediğinizi söylersiniz.
Hayal kırıklığı: Kendinize dünyanın sizin olmasını beklediğiniz gibi olması gerektiğini söylersiniz.
Kapana kısılmış ve hayır diyemeyen: Herkesin taleplerini yerine getirmeye çalışmak zorundayım diye yok olursunuz.
Anksiyete yaşamımızda erteleme de dâhil olmak üzere çok fazla soruna sebep olur. Örneğin; makale yazmak, ders çalışmak, belge düzenlemek vb… Kendinizi şaşkın, anlaşılmaz hissedersiniz.
Kendinizi kaygılı hissettiğinizde, hayata dair enerjiniz olmaz. Sürekli “şuan uygun bir zaman değil” diye düşünürsünüz. Kaldı ki uygun zaman hiç gelmeyebilir. Sürekli ertelemek ise suçluluk duygusuna neden olur ve içinden çıkılamaz hale gelir.
Birkaç örnekle yaşadığımız durumu belirgin hale getirebiliriz. Böylece çözüme daha çok yaklaşmış oluruz.
Mesela kronik endişe: İş, aile, okul hep endişelenirsiniz.
Kronik atak: Aniden bayılma korkusu, ölecek, çıldıracak olma korkusu.
Kronik fobi: Örümcek, kan, yükseklik, hayvanlar, yüksek ses korkusu.
Mesane sendromu: Sürekli tuvalete gitme isteği veya başka yerde gidememek.
Dış görünüş: Sürekli anormal olduğunuzu düşünmek.
En zoru: Travma sondası stres bozukluğu “cinsel istismar, ölüm, şiddet, üzüntü” verici anılar.
Bizler danışanlarımıza Anksiyete veya kaygı bozukluğunuz var dediğimizde, kendilerini kusurlu hissedebiliyorlar ve utanabiliyorlar. Aslına bakarsanız endişeleri kontrol altına almakta zorlanmak diyebiliriz buna. Aynı zamanda bu durum kas gerginliği, ağrı atakları, kilo kaybı ya da kilo alma, birbirine bağlı birçok semptomla bize kendini anlatır.
Uzaktan bakınca aslında tüm bu yazdıklarımızı çoğumuz yaşıyoruz. Önemli olan sürekli değişen duyguları “FARKEDEBİLMEK”.
-Neredeyim?
-Kimlerleyim?
-Ne yapıyorum?
Eğer gergin, sinirli, kararsız ve endişeliyseniz, bunun nedeni zihninizle işbirliği yapamıyor olmanızdır. İradeniz zihninizi kontrol edebilir. Bu yalnızca sizin elinizdedir. Yeterince konsantre olursanız üstesinden gelebilirsiniz.
“Bırakın başka her şey beni başarısızlığa sürüklesin.”
“İçimdeki farkındalık tek ihtiyacım olan şey.”
“Doğru olanı bilip izlemek için gerekli şeylere sahibim.”
“Bilgelik benim özümdedir, artık ona yakınım.”
Herkesin sahip olduklarını görmesi gerekir. Örneğin: Bir tarafımız gelişmemizi söyler ve amaçlarken üzerine konsantre olursak kendimiz için o yolda ilerleriz. İrade yolu daima bulur!
-Yaşam bize kendimizi geliştirmemiz için fırsatlar sunar. Bunu gerçek ya da hayal de bırakmak bizim elimizdedir.
Cesaretimizi kaybettiğimizde, her şeyin bittiğini düşündüğümüzde, yeniden başlamak sadece kendi irademizle mümkündür. Yeniden başlayınca hep yalnız hissederiz. Eğer fırsat kendinize verirseniz, iradeniz sizi tekrar yukarıya taşıyacaktır.
“Kendinize nefes almak için şans verin”
“İrade, insan başarıları ele alındığında en büyük güçtür ve kimse iradenin sınırlarını belirleyemez.”
HER ŞEY MÜMKÜN
En kötü olan “karar vermedeki yavaşlıktır.” Bu iradenin zayıf olması, kaygıların, korkuların önde olmasıdır. Yapmamak, yapmaktan daha kolay gelir. Asla ne kendini nede başkalarını erteleme. Olman gereken kişi ol, olmaya çalışma, ol.
Sevgimle.
Dr. Fatoş Baran Solmaz..
Psikolojik sorgu teknikleri uzmn,
Travma uzmanı( Emdr)