Hemşirelik mesleğinin öncüsü ve hemşire okulunun kurucusu Florance Nightingale, temiz kalpliliğin ve güzel ahlâkın bir insanı ne kadar yüksek başarılara götüreceğinin simgesidir. Âdeta anıtlaşan ismiyle dünyada bir ilke imza atmış olan Nightingale, 12 Mayıs 1820’de Floransa’da doğdu. İngiltere’nin tanınmış ailelerinden birinin kızı olan Nightingale, oldukça iyi bir eğitim aldı. El işleri ve resim dersleri, piyano, balolar, av partileri, İsviçre, İtalya ve Fransa’ya seyahatler ile geçen ilk gençlik yılları onu bir türlü tatmin etmiyordu. Onu huzurlu edecek şey, insanlığa faydalı olmaktı.
Ö. Faruk Reca
bilgi@gencgelisim.com
Hemşirelik mesleğinin öncüsü ve hemşire okulunun kurucusu Florance Nightingale, temiz kalpliliğin ve güzel ahlâkın bir insanı ne kadar yüksek başarılara götüreceğinin simgesidir. Âdeta anıtlaşan ismiyle dünyada bir ilke imza atmış olan Nightingale, 12 Mayıs 1820’de Floransa’da doğdu. İngiltere’nin tanınmış ailelerinden birinin kızı olan Nightingale, oldukça iyi bir eğitim aldı. El işleri ve resim dersleri, piyano, balolar, av partileri, İsviçre, İtalya ve Fransa’ya seyahatler ile geçen ilk gençlik yılları onu bir türlü tatmin etmiyordu. Onu huzurlu edecek şey, insanlığa faydalı olmaktı.
Onda bir genç kadına lazım olacak her şey vardı. Çok iyi bir eğitim görmüştü, birçok kadından daha iyi yetiştirilmişti. Anne ve babası saygın insanlardı. Ama o bir şeye takılıyordu Florence, kendi varlığını lüzumsuzluğuna… Oysa birçok düşmüş, zavallı insanın belki de onun enerjisine, yeteneğine ihtiyacı vardı ve belki de o bunları gerçekleştirdiğinde aradığını bulmuş olacak, mutluluğa erecekti. Çünkü, aslında her insanın özünde, şifresinde yardım etme ihtiyacı vardır, bunu bastıran insan mutsuz olur, hayata anlam verememeye başlar. Hayat ancak ve ancak yardımlaşma ve dayanışmayla güzeldir. Bu gelgitleri özünde bir müddet yaşayan Florance iç derinliğinde şunları mırıldandı: “İnsanlara iyi kâlplilikle faydalı olmak gerekiyor. Allah’a hizmet etmenin en iyi yolu onun da dediği gibi insanlığa faydalı olmaktır.”
Ben Hastabakıcı Olmak İstiyorum
Florence, “Ben hastabakıcı olmak istiyorum, kimsesi olmayan insanların kimsesi olmak istiyorum” dediğinde anne ve babasından olumsuz tepki almıştı tabi ki. Çünkü o zamanlar hastabakıcılığı en düşük işlerden biriydi. Oysa o, bu işe kendisini bütün kalbiyle vermek istiyordu. O zamanki hastanelerin berbat şartları içinde çalışmak akıl kârı değildi. Herkes şaşırıp “Yanlış yapıyorsun!” derken o, kimseyi dinlemeyip inandığı şeyi yapmayı kafasına koydu.
Florans Nightingale hastabakıcılık işine girişmeden önce bu meslekte kendini iyice yetiştirme kararı almıştı. O zamanlar hemşirelik diye bir meslek yoktu, çok küçük çaplarda hastabakıcılık vardı, o da meslek olarak görülmüyordu. Ayrıca, bu iş kilise çatısı altında organize ediliyordu. Roma’ya gittiğinde hastabakıcılığını yakından görme şansı elde etmişti. Roma’daki Katolik hastabakıcıların kilise kanalıyla hizmet verdiğini görmüştü. Oradan Almanya’ya geçmiş, orada da Protestan papazlarının hastabakıcı yetiştirdiğini görmüştü. Almanya’dan memleketi İtalya’ya dönen Nightingale, 1849’da tekrar araştırma yapmak için yurtdışına çıkma kararı aldı. 29 yaşındayken Paris’e giden bu genç bayan, Saint Vincent Paul Cemiyeti’ne de uğramıştı. Cemiyettekiler araştırmalarını Mısır ve İskenderiye’de yapmasını tavsiye ettiler. Hemen Mısır ve İskenderiye’ye gitti. Oradaki hastanelerde gördüğü temizlik, ciddiyet, disiplin ve yaklaşım karşısında çok şaşırdı. Burada bir yıla yakın sıkı bir eğitim gördü.
Ona göre, yapılacak işin ne olduğunu söylemek bir fayda vermezdi ona göre, işin içine girerek harekete geçmek lâzımdı. “İnsan önce itirazlara karşı iradesini güçlendirmelidir. Bu da sizin o işe inancınızı gösterir. Olacağına ne derece inanıyorsanız, çevrenin olumsuz etkileri de o derece olur.” der Florence Nightingale.
Paris ve Londra’da Dirilttiği Merhamet
Yalnızlığın en ızdıraplısı, insanın istemediği kişiler arasında barınmak zorunda kalışıdır. O günkü Avrupa, özellikle Paris ve Londra çok yozlaşmıştı; yardımseverlik unutulmuş, şehvet ve para ön plâna çıkmıştı. Nightingale ile aynı dönemlerde yaşamış olan Charles Dickens’tan o dönemin İngiltere’sini, Balzac’tan ise Paris’ini öğrenebiliriz. Florence Nightingale bu dönemde içinde bulunduğu olumsuz psikolojik durumu şöyle anlatır: “Avrupa’nın, özellikle Paris ve Londra’nın yüksek sosyete kesimi hayatı bomboş ve faydasız yaşıyor, insanlığa faydalı olmak olan Allah’a hizmet düşüncesini de kötü karşılıyorlar.”
Katıldığı bir sağlık eğitim kursunda (Fliender Enstitüsü, Kaiserwerth Sağlık Kursu) kendi kendine değişim kararı almıştı. Sabah erken saatlerde kalkmaya başlamış, verilen bütün derslere katılmıştı. Enstitünün günlük işlerine de koşturuyordu. Uyku süresini günde 6 saate indirmişti. Kitaplardan araştırma yapmış, gün içinde çeşitli hastanelerde de ücretsiz çalışmıştı. Tüm bunlar ona pek kolay gelmemişti, çünkü o, ailesinin varlıklı olmasından dolayı rahat yaşamaya alışmıştı. Ama ömrünü adayacağı bu kutsal iş için gerekli donanımın ve gücün ancak bu yolla kazanılacağına inanıyordu.
İngiltere’deki ve Paris’teki çeşitli hastanelerde çalışarak iyice deneyim kazanmıştı. Yaklaşık 10 yılını hastabakıcılık mesleğinin inceliklerini öğrenmeye adayan Florence, 1953 yılında Londra’daki Hastabakıcılık Enstitüsü’nün başına geçme teklifi aldığında dünyalar onun olmuştu. Bunu gerçekten hak etmişti. Çünkü çalıştığı tüm hastanelerde, hastalar tarafından güleryüzü, şefkati, içtenliği ve merhameti sayesinde taktir topluyordu. Koca Paris ve Londra’da, unutulmaya yüz tutmuş insanlık merhametini sanki tekrar diriltmişti. Hastalar bu insancıllığa alışkın olmadıkları için çok şaşırmışlar, onu bağırlarına basmışlar ve gittikleri her yerde adını anmışlardı.
Üsküdar’daki İyilik Bülbülü ve Lambalı Lady
2 yıl idarecilik yaptıktan sonra 21 Ekim 1854’te kendisine, Kırım Savaşı’ndan dolayı İstanbul’da hastabakıcı organizatörlüğünü yapıp yapamayacağı sorulduğunda o, teklifi hemen kabul etmiş ve 38 kişilik bir kadroyla aynı gün yola çıkmıştı. Üsküdar Selimiye Kışlası’na geldiğinde işe temizlikten başladı. Üsküdar’da bir ev tutarak, burasını çamaşırhane haline getirdi. İngiltere’den istettiği 27 bin gömlek geldiğinde resmi yazışmaları dikkate almadan hepsini açtırtmıştı. Bazen çamaşırları ekibiyle birlikte kendi de yıkıyordu. Geceli gündüzlü çırpınıyor, gelen yüzlerce yaralının tüm hizmetine koşuyordu. Ölüm oranı % 40’lardan % 5’lere düşmüştü.
Resmi kurumlardan kendisine yardım gelmediği zamanlar hiç uyumuyor, işlere daha çok sarılıyordu. Hastaların arasında dolaşıp çoğu geceler onların hâlini hatırını sormuştur. Yaptığı fedakârlıklardan dolayı halkın kendisi için topladığı 50 bin İngiliz lirasıyla
Nightingale Hemşirelik Okulu’nu kurdu.
Hastalar onu o kadar çok sevmişti ki, iyiliksever konuşmalarından ve samimiyetinden dolayı iyilik bülbülü (Nightingale, İngilizce’de bülbül anlamına gelmektedir); geceleri kalkıp kontroller yapıp teselli vermesinden dolayı da Lambalı Lady adını takmışlardı ona.
Yaşamının son yıllarında, Florence Nightingale, (90 yaşına gelmiştir) kör oldu. Ölümünden üç yıl önce 1907’de İngiliz kralından Britanya İmparatorluğu ve İnsanlık Yüksek Hizmet madalyası alan ilk kadın olan Nightingale 1910 yılında öldüğünde yalnız Amerika’da binin üzerinde Nightingale Okulu vardır. 1961 yılında Türkiye’de açılan ilk yüksek hemşirelik yüksek hemşirelik okuluna onun adı verildi.
İstatistik Raporları Hazırlıyor, Diyagramlar Kullanıyordu
Florence Nightingale küçük yaşlardan başlamak üzere babasından matematik dersleri almıştı ve bu alanda özel bir yeteneğe sahipti. İstatistiğe ise ayrı bir merakı vardı. Hemşirelik hizmeti döneminde tıbbi bakım ve halk sağlığı konusundaki bilgilerin derlenmesi, analiz edilmesi ve rapor edilmesinde sık sık istatiksel analiz yöntemini kullandı. Nightingale, aynı zamanda bilginin görsel sunumu konusunda öncülük yapmıştı. 1801’de William Playfair’in geliştirdiği dairesel şemayı, derlediği istatiksel bilgileri aktarmak için kullandı. Kırım Savaşı’ndan sonra ise çalıştığı hastanedeki ölümlerde mevsimsel sebeplerin etkisini göstermek üzere kutupsal alan şemasını kullandı. Bu şekilsel diyagramlar, tıbbi bakım koşullarını gösteren geleneksel istatiksel raporları değerlendirmekte güçlük çeken devlet memurlarının işini çok kolaylaştırıyordu. Daha sonra, Hindistan’ın kırsal kesimindeki sağlık örgütlerinin durumlarını göstermek üzere kapsamlı bir istatiksel çalışma hazırladı. 1858’de Kraliyet İstatistik Cemiyeti’nin ilk kadın üyesi seçildi. Ardından, Amerikan İstatistik Derneği’nin onursal üyeri oldu.
www.gencgelisim.com