Şükretmek ve verilen nimetin kıymetini bilmek, onun artmasına sebep olur. Hayatın en büyük sevinçlerinden biri Yaradan’a karşı duyulan şükran duygusudur. Bundan yoksun olanın hayatı sevinç ve neşeden yoksundur. Verilen şeylere teşekkür etmeli. İnsana bir çay ikram edene bile teşekkür gerekirken, insanı yaratana nasıl teşekkür edilmez? Bize bir iyilik yapana teşekkür etmek, insan olmanın ve ahlakın en temel kuralıdır. Her hâlükârda seni yaratan ve sana sonsuz nimetler veren Rabb’ini an. Onu, nefes aldığından daha fazla düşün, minnettar ol, şükret. Ne yazık ki insanlar, sahip olduklarının kıymetini bilmiyorlar.
Minnettarlığın dindeki adı şükürdür. Allah’ın insana verdiği sayısız nimetlere karşı teşekkür etmek, insan olmanın gereğidir. Bu, insanı ruhen ve ahlaken yükseltir, huzurlu ve mutlu kılar. Şükretmesini bilmeyenler, çok büyük bir şeyden yoksundurlar. Dindarlığın hakiki temeli şükre dayanır, dinsizliğin temeli de şükürsüzlüğe yani nankörlüğe dayanır. Allah, “Eğer bana şükrederseniz, size olan nimetimi artırırım.” diyor. Şükretmek için, bize yeni bir şeyin verilmesi gerekmez. Sahip olduğumuz görmek, işitmek, okumak, yürümek, çalışmak, uyumak, çocuk sahibi olmak, yorulmak ve dinlenmek nimetleri için şükretmeliyiz.
Yaşadıkça Allah’a daha çok şükrediyorum. Verdiklerinin farkına varıyorum. Tanrı’dan hiçbir dileğim yok, bana verdikleri yeter. Yürüyorum, görüyorum, konuşuyorum; yaşamak için çalışmak mecburiyetinde değilim. Sessizlik içinde güzel bir kitap okuduğumda, kendimi sanki cennette sanıyorum. Bundan daha büyük nimet olur mu? Bunlara sahip olamayan pek çok insan var. Bütün bunlardan dolayı Allah’a şükrediyorum. Ne güzel demiş şair: “Vücudumun bütün kılları gelse de dile/şükredemez nimetinin binde birine”. Ey insan, nankör olma, elindekilerin kıymetini bil, Rabb’ineşükret! Şükret ki hayatın tadına varasın!
*
Cuma Özusan
Kaynak: Bilgece Yaşamak
www.gencgelisim.com