Bembeyaz bir kağıt vardı karşısında. Saflığın ve temizliğin simgesiydi bu beyazlık. Kağıdın beyazlığı o kadar hoşuna gitmişti ki onu çerçeveleterek duvara astı. İşte demişti, şimdi bu beyazlığın kirlenmesi daha zor olacak.
Duvara astığı beyaz kağıda bakakalmıştı. "Keşke…" dedi kendi kendine, cümlenin gerisini getiremedi. Kendini biraz zorladıktan sonra cümlenin devamı gelmişti: "Keşke kalbim de şu çerçeveli beyaz kağıt gibi olsa, üstüne yazılanlar silindikten sonra iz bırakmasa." Buna imkan var mıydı? İnsanoğlunun yaşadığı duygu kaosunun içinde yaşanılanların iz bırakmadan geçip gitmesi mümkün değildi. Hatıraların kimisi mutluluk, kimisi hüzünle anılıyordu. Karşılaştığın her insana karşı aynı duyguyu besleyemiyordun. Bu düşünceler eşliğinde çerçevenin içindeki bembeyaz dünyaya dalıp gitmişti.
Hakan BİROL
hakanb2004@yahoo.com
Bembeyaz bir kağıt vardı karşısında. Saflığın ve temizliğin simgesiydi bu beyazlık. Kağıdın beyazlığı o kadar hoşuna gitmişti ki onu çerçeveleterek duvara astı. İşte demişti, şimdi bu beyazlığın kirlenmesi daha zor olacak.
Duvara astığı beyaz kağıda bakakalmıştı. "Keşke…" dedi kendi kendine, cümlenin gerisini getiremedi. Kendini biraz zorladıktan sonra cümlenin devamı gelmişti: "Keşke kalbim de şu çerçeveli beyaz kağıt gibi olsa, üstüne yazılanlar silindikten sonra iz bırakmasa." Buna imkan var mıydı? İnsanoğlunun yaşadığı duygu kaosunun içinde yaşanılanların iz bırakmadan geçip gitmesi mümkün değildi. Hatıraların kimisi mutluluk, kimisi hüzünle anılıyordu. Karşılaştığın her insana karşı aynı duyguyu besleyemiyordun. Bu düşünceler eşliğinde çerçevenin içindeki bembeyaz dünyaya dalıp gitmişti.
Çerçevenin İçindeki Dünya
Aniden bir boşlukta buldu kendini. Her taraf bembeyazdı. Etrafında hiç kimse yoktu. Tanıdıktan ziyade, bir insan görmek istiyordu. Canlı bir varlık olmadığı gibi cansız nesneler dahi yoktu. Neredeyim ve ne yapacağım telaşı bütün benliğini kaplamıştı. Telaşını biraz yatıştırdıktan sonra bembeyaz zemin üstünde yürümeye başladı.
Çekingen adımlarla yavaş yavaş ilerliyordu. Yolun sonu gözükmüyordu. O, mutlaka bu yolun da varacağı bir yer vardır diyerek adımlarını hızlandırmıştı.
Saatlerce hızlı adımlarla yürümesine rağmen bir sonuca ulaşmamıştı. Karamsarlığa ve umutsuzluğa düştüğünü hissetmeye başladığı an yürüdüğü yol hariç, etrafın gri tonlara boyandığını gördü. Bu gri renk daha da koyulaşmaya devam ediyordu. Ama yürüyeceği yol hala bembeyazdı. Etrafın neden bir anda kararmaya başladığını anlamamıştı. Umutsuzca yoluna devam ederken etraf tamamen kararmıştı.
Karmakarışık duygular içinde yolda yürümeye devam etti. Olanlara bir anlam vermeye çalışıyordu ama bir türlü düşüncelerini toparlayamıyordu. Sakin kafayla düşünmeye başladı. Kendisi ile bir iç konuşma yapıyordu: "Bembeyaz olan bu alana ilk geldiğimde heyecanlanmıştım. Yürüyeceğim yol dışında hiçbir şey belirgin değildi. Kendimi toparlayıp yol almaya başladım. Saatlerce yürüdükten sonra başladığım yer ile vardığım yer arasında fark görememem beni iyice yıldırmış ve karamsarlığa sürüklemişti. Bu karamsarlık etrafın havasını değiştirdi. Başlangıçta insanın içine ferahlık veren bembeyaz çevre, daha sonra kararmaya başladı. Bu kararış benim içine düştüğüm karamsarlıkla başladığına göre bunu değiştirmek de benim elimde olsa gerek."
Kendisiyle yaptığı iç konuşmadan sonra biraz toparlanmıştı. Beyin denilen düşünce okyanusundaki duygu gemilerini karanlıktan kurtarmalıydı. Bunun için yolda yürürken geçmişte yaşadığı bütün güzel anılarını gözlerinin önünden geçirmeye başladı. Geçmişte kendisini mutlu etmiş ne kadar olay varsa hepsini tekrar yaşıyormuş gibi düşünmeye çalıştı.
Hayat Kitabının Beyaz Sayfaları
Güzel anılarını tekrar canlandırdığında etrafın havası da değişmeye başlamıştı. Simsiyah olan çevre gittikçe açılıyordu. Son olarak yine bembeyaz halini almıştı. Daha sonra yürüdüğü yolun kenarlarından duvarlar yükselmeye başladı. Yükselen duvarların rengi de beyazdı. İlerledikçe yollar ikiye, üçe, dörde ayrılıyordu. Yolların ayrılma noktalarına geldiğinde, her defasında aklına mutlu bir anını getirerek herhangi bir yola giriyordu. Bu şekilde girmiş olduğu hiçbir yolda problemle karşılaşmamıştı. Umutsuzluğa düştüğü anda çevrenin bir anda kararması onu iyice korkutmuştu. Oradan aldığı dersle bir daha hiç umudunu kesmeden yola devam etti.
Koridor halini almış olan bu yolda ilerlerken duvarlarda asılı olan çerçevelere gözü takıldı. Çerçevelerin her biri küçük birer filmdi. Çerçevelere bakmaya başladığında geçmişte yaşadığı bütün olayların bu duvarlarda asılı olduğunu fark etti. Her olayın başlangıcı bir fotoğraf halinde çerçevelenmişti. Fotoğrafa bakmaya devam edildiğinde olay baştan sona izlenebiliyordu.
Şaşkınlık ve heyecan içinde çerçevelere bakmaya devam etti. En son yaşadığı olayın ne olduğunu çok merak ettiğinden koridorun sonuna doğru hızla ilerledi. Nihayet son çerçevenin yanına gelmişti. Fakat çok garipti. Çerçevenin içinde bembeyaz bir kâğıt vardı. Bir şeyler görme umuduyla biraz daha dikkatlice baktı. Beyazlığın içine öylesine dalmıştı ki, kendinden geçti. Daha sonra büyük bir cam kırılma gürültüsüyle yerinden sıçradığında kendisini, koltukta odasında otururken buldu. Biraz önce astığı çerçeve duvarda değildi. Çiviyi sağlam çakmadığından dolayı çerçeve aşağı düşüp kırılmıştı.
Çerçevenin içindeki beyaz kağıt kırılan cam parçalarının hemen yanına düşmüştü. Bu beyazlık korumasız kalmıştı artık. Kağıdı düştüğü yerden aldı ve şunları söyledi: "Hiç olmazsa hayat kitabımdaki bir sayfanın böyle bembeyaz olması dileğiyle…"