Bizler sadece büyük laflar edip büyüükçe iddialarda bulunurken onlar, bir şeyler yapıp üretiyorlardı, üretiyorlar ve bize satıyorlardı.
Bizler tarihin konusu olan meselelerden kavga üretip çatışırken ve birbirimizi tekfirle meşgulken
onlar, bir araya geliyorlar ekonomik birlikler kuruyorlar ve daha iyisini nasıl yaparız üzerinde çalışıyorlardı.
Bizler, Allaha kulluğu devlet üzerinden olmazsa olmaz sayarak her gün rejim tartışmaları yaparken
Onlar, Devlet-millet kaynaşması içerisinde müreffeh bir toplumun, özgür bir toplumun barışını yaşıyorlardı.
Bizler, öbek öbek cemaatler olup hemen her parçanın kendisini hakikatte diğerini uçurumda görme rüyasında iken
Onlar, devlet-millet kaynaşması içerisinde nasıl özgür ve daha nasıl müreffeh bir dünya kurarızın rüyasında idiler.
Bizler, Devleti kutsayıp hayatın her alanına sokmak ve bunu dini değerler üzerinden inşa etmenin itikadını oluşturuken,
Onlar, Ferdin özgürlüklerinin kutsallığından bahsederek devletin sosyal alandan çekilmesinin özgürlükler açısından sonuçlarını konuşuyorlardı.
Bizler, İdeolojik sebeplerle eğitimi ele alıp insanı ideolojilerin bir nesnesi haline sokarken
Onlar, Hayatın hemen her alanında kalitenin ancak eğitimle yakalanacağı, her bir şeyin insan için olduğu, özne insan modelleri üzerinde kafa yoruyorlardı.
Bizler, Hemen her bir yanımız yangın yeri olmuş suya koşmamız gerekirken bir meşalede biz alıp küfürle itham ettiğimiz secde ehlinin hanesini tutuştururken
Onlar, Şehirleri daha yaşanabilir, ülkeleri barış içerisinde kavga etmeden, adaletle paylaşmayı nasıl başarabilirizi istişare ediyorlar
Bizler, Başörtülü meclise girilebilir miyi hem chp kafasıyla hemde dini içerikle tartışırken hemde bu tartışmalar marmaray projesini bile gölgede bırakabiliyorken
Onlar, Kainatı anlama çabası içerisinde Tanrı parçacığını arıyor, mars’a insan göndermeyi mümkün kılacak adımlar peşinde koşuyorlar
Bizler, Eğitimli gençlerimizi şii, sünni çatışmalarına kurban vererek cihat çağrıları yaparken
Onlar, Eğitimi ve öğretimi elektronik ortamdan yapabilmenin düşüncesi üzerinde kafa yoruyorlar
Bizler, Kendi aramızda dahi konuşamaz ve hemen her meselede kavga üretirken
Onlar, üniversitelerinde hemen her düşünceyi tartışıyor ve her tartışmadan hikmet devşirmeye çalışıyorlar.
Bizler, Kendi doğal kaynaklarımızı bile çıkartmaktan yoksunken çıkartsak bile işleyecek teknolojiye muhtaçken.
Onlar, Teknolojiyi üretiyor, bize satıyor ve bizlerde onların ürettiği işlenmiş mamulleri almayı ekonomik başarı sayıyoruz.
Bizler, İktisadi faaliyetlerimizi bile Londra, Nevyork gibi şehirlerde yapmak zorunda kalmış ve bir birine güvenmeyen toplumlara dönüşmüşken
Onlar, yer yüzünün bütün iktisadi faaliyetlerine yön veriyor yeni yeni kurallar geliştirerek bizleri peşlerinden koşmak zorunda bırakıyorlar
Bizler, Her gün öldürülüyoruz, her gün topraklarımız işgale uğruyor, her bir yanımız yangın yeri gibi ama dersler çıkartıp kenetleneceğimize din yada etnik temelde kavgayı büyütüyoruz.
Onlar, bizim acziyetimizden ve zaaflarımızdan yararlanarak her türlü imkanımız üzerine çöreklenebiliyorlar.
Bizler, Fakir ve muhtacız. Hep kavga ve tartışmalarla ve savaşla günlerimiz geçmekte. devlet-din ilişkileri her zaman problemli ve enerjimizi siyasal tartışmalarla harcamaktayız
Onlar, zengin, çalışkan, üretmeyi biliyorlar. Toplumların zaaflarından yararlanarak servet elde ediyorlar. savaşlarla silah sektörünü besliyorlar.
Bizler, son ikiyüz yıldır, bilimden, dinden, üretmekten ve toplumu ayakta tutan bir çok meziyetlerden uzaklaştık
onlar, son ikiyüz yıldır, bilime, üretime ve çalışmaya önem verdiler.
*
Ahmet Gürbüz
www.gencgelisim.com
*
Bu yazılarımızı da okumak isteyebilirsiniz: