Bazı insanlar vardır, mesleğini geçimlik için yaparlar. Merde değil; nâmerde bile muhtaç olmak istemezler. Bir mesleği ve bu mesleği icra edeceği, bir iş sahibi oldukları için şükür kıvamındadırlar.
Bazı insanlar vardır; mesleğini icra ederken bir sanatçı edasıyla coşkun sulara kapılırlar. O semtte, o ilde hatta o ülkede mesleği ondan daha güzel yapan olmamalı. Mesleğine aşk derecesine bağlıdırlar.
Mesleğine aşık olan insanların, hangi mesleği icra ettikleri çok mühim değildir. İşlerini severek yaparlar ve/veya yaptıkları işi severler. Çalışırken yorulmak şöyle dursun; kendilerini işe öyle bir kaptırırlar ki, zamanın nasıl geçtiğini unuturlar. Onları iş ortamında izleme imkanı bulanların, ağzı açık kalır.
Bu kadar girizgahtan sonra asıl kahramanımızdan bahsedebilirim artık. 20 – 25 bin nüfuslu bir yerleşim yerinde araba alıp satan, galericilik yapan ama kendisini galerici olarak tanımlamayan, güzel bir yurdum insanından söz etmek istiyorum.
Yaklaşık 10 yıl kadar önceydi. Arabamı değiştirmek istiyordum. Galerici anlamında çok fazla seçeneğimiz olmadığı için –ismini vermeyeceğim- bu insanın yanına da gittim. Güler yüz, tatlı dil ikram edilince; insan daha fazla ikram aramıyor. Benim arabamı zaten biliyordu ve arabam için makul bir rakam önerdi. Pazarlık yolunda gidiyordu. Müşteri olduğum arabaya sıra gelince; önce satacağı arabanın hatalarını bir bir sıraladı…
– Hocam sağ kapıda lokal boya var.
– Arka tampon değişmiş.
– Sol arka çamurluk tamamen boyalı.
– Dört lastiği de değiştirmeden bu arabaya binemezsin.
– Aracın bütün bakımları tamam. İstediğin ustaya gösterebilirsin. Söylediklerimin dışında hata çıkarsa, araba benim. Sizden de özür dilerim.
Bizim arabayı galeride bırakıp, müşteri olduğumuz arabayı alıp sanayiye götürdük. Kaporta boya ustası, aynı hataları söyledi. Arabayı çok beğendiğini ifade etti. Mekanik ustasına götürdük. Ağız birliği etmiş gibi o da arabayı çok beğendi. Dahası, “bu arabayı kaçırmayın” dedi. Rengi, modeli, temizliğiyle araba kafamıza yatmıştı. Bütçemiz zorlanacaktı biraz ama gönlümüz arabayı almaktan yanaydı. Tekrar galeriye geldik. Fiyatı makul olursa, arabayı almayı düşündüğümüzü söyledik.
– Hocam, sizden para isteyen mi oldu. Al götür, güle güle bin.
– Eyvallah, sağol. Söyle bakalım, borcumuz ne olur?
Düşündüğümden biraz pahalı istemişti. Ne var ki, bizim arabayı beğendiğimizi gözlerimizden anladı ve fiyat kırmaya hiç niyeti yoktu. Biz aşağıya zorladıkça o ayak diretiyor ve söylediği fiyatta ısrar ediyordu. İlk başta hatalarını saydığı arabayı şimdi öve öve göklere çıkartıyordu. Pazarlık kilitlendi ve masadan kalkma noktasına geldik. İstediği rakam, makul değildi. Piyasanın üstündeydi. Tam kalkmak üzereydik, öyle bir söz söyledi ki, şaşırmamak elde değil:
– Araba insanın namusudur. Gel hocam, sen bu arabayı al!
– Ne alaka?
– Çok alakası var. Hocam siz bazen yalnız bazen de ailenizle beraber uzun yola gitmiyor musunuz?
– Evet, gidiyorum.
– Problemli bir araba ile giderken, araba sizi yarı yolda bıraktı. Ne yaparsınız? Siz gitseniz eşinizi ve çocuklarınızı orada bıraksanız olmaz. Eşinizi gönderip yardım isteseniz olmaz. Şimdi anladınız mı ne demek istediğimi?
– Anlamasına anladım ama bu dediğin sıfır arabada yine olabilir.
– Kabul hocam. Lakin sıfır araba sizi bir defa yolda bırakırsa; eski ve bakımsız araç her defasında yolda bırakır. Gel hocam, bu arabayı kaçırma! Bak, bana dua edeceksin!
Araya giren dostların sayesinde o biraz indirim yaptı, biz biraz fiyat arttırdık. Neticede arabamızı değiştirmiş olduk. Biraz pahalıya almıştık ama severek bindik. Galericiye dua ettik mi bilmiyorum ama aradan yıllar geçmesine rağmen dürüst ve azimli tavrına hayran olduğum kesin. Önemli bir not: On senedir kapısından geçmiyor olmama rağmen her bayramda beni arar, seviyeli bir üslup içerisinde bayramlaşmayı ihmal etmez. –On senedir kapısından geçmiyorum. Çünkü artık, farklı coğrafyada yaşıyoruz-
İşini güzel yapan insanları görünce, ülkem adına gerçekten çok seviniyorum. Ayağı tökezleyip düştüğünde bile toparlanıp kalkan, yoluna devam eden, pes etmeyen insanlara büyük saygı duyuyorum. Sürekli birilerinden yardım isteyen, çalışıp kazanacak durumu olduğu halde başkalarının kendisine vermesini bekleyen, parazit tipli insanlardan ise… Siz anladınız.
*
Yusuf YEŞİLKAYA
*
Bu yazılarımızı da okumak isteyebilirsiniz: