Koçluk alanların muhteşem dönüşümünü ve muazzam farkındalığını anlatiyoruz hep ama her koçluk seansı sonunda yani o süreçte acaba hep güllerle mi uğurluyoruz kişileri? Tabi ki hayır..
Bu durum, aşağıda anlattığım kartalın dönüşümüne benziyor. Farkındalıklar kişiye büyük bir eşik atlatırken, kişiyi o farkındalığa götüren gerçek bir gül değil bir diken olabiliyor bazen. İşte esas dönüşüm orda başliyor. Önce kabule geçerek, esas seni tanıyarak, kendinin derinliklerine bakarak..Bundan korkmayalım, içinden geçerek daha da güçlenelim.
Bunu en çok etkilendiğim vakalardan biri ile anlatacağım…
İçindeki bilgeden bal damlamadığı zamanlar..Korkma, küsme, yine de dinle…
Mansur bir üniversite öğrencisi. Türkiye’nin en güneydoğusundan İstanbul’a okumaya gelmiş. Çok mazlum, utangaç ama çok güçlü hayalleri, güçlü fikirleri var. Bir sosyal sorumluluk projesinde biraraya geldik onunla. Daha ilk seansta o derin uyumu sağladık ve daldık derinlere…
Mansur, idealist bir genç, 14 kardeşten bir tanesi, ağır sorumlulukları var, İstanbul’da bulunduğu süre boyunca yani son sınıfa kadar memleketine dönmenin ve orada öğretmenlik yaparak hem ailesine hem de memleketine karşı sorumluluklarını yerine getirmeyi hayal ediyor. Fakat hayat o ki, o en derinlerde yatan kendi yaratcılık alanında – hepimizde var olan – tiyatro ile tanışıyor arada bir zaman diliminde. İstanbul’da bir türlü kuramadığı iletişimi tiyatro ile var ediyor kendi hayatında. İlk tanışmamızda işte bu yüzden kafası çok karışıktı. Mansur, artık memleketine dönmek istemiyor, öğretmen olmak istemiyor, tiyatro ile yaşamına devam etmek istiyordu. Bundan o kadar emindi ki, tek istediği bu seanslar sonucunda ailesinin onu anlamasını sağlayabilecek çözüm yolları bulmaktı..Mansur, tiyatrocu olacaktı.
Ama işte ruh, zihin, beden diyoruz ya, burada devreye giriyor. Tüm seansı elbette anlatmayacağım ama Mansur bu çalışmada, uzun vadede tiyatronun onun asıl ihtiyacı olan tatmini sağlamadığını, bir hobi olmaktan öteye geçemeyeceğini gördü, fark etti ki önünde uzanan o uzun yaşamda aslında bambaşka şeyler yaparak hem kendini hem de ailesinin geçmini sağlamak istiyor. İşte o arkamızda bulunan 3 boyutlu kütüphanemizden fışkıran çözümler bu şekilde bazen hiç düşünmediğimiz şekilde çıkabiliyor. Bizi aslında çok geç kalmadan doğru yolumuza sokuyor. Başta reahatsız ediyor, ama sonra iyi ki dedirtiyor..
Mansur, kendi ağzından dökülen bu gerçekten çok rahatsız oldu ama çok iyi biliyordu ki çıkan bu sonuç kendi içine oturuyordu. İçindeki bilge konuşuyordu çünkü, o hiç bir zaman yalan söylemezdi.
Bazen söyledikleri bizi rahatsız ve mutsuz etse de, içimizdeki bilgeyi dinleyelim..Koçluk aliyorsak o bilgenin konuşmasına da izin verelim..Koç olarak beni değil, sizdeki bilgeyi 🙂
Sevgiyle,
*