Benim Hayatıma Özenen Var mı?

0
4599

Sanatçı Emel Müftüoğlu, başarılı olmayı nasıl hayal ettiğini ve başarılı olunca neler yaşadığını yazdı. Bizce komik ve yararlı bir yazı… 

Efendim Serap Ekinci adlı bir arkadaşım email atmış, bol sevgi ve takdirlerini yolladıktan sonra diyor ki:
“Nasıl özeniyorum sizin hayatınıza!”

Tabi ki sizin de sıkıntılarınız vardır ama en azından sürekli eğleniyorsunuz, her istediğinizi yapabiliyorsunuz. Keşke imkan olsa da insanlar ara sıra yer değiştirebilseler.”
Keşke diyorum ve hani filmlerde seyrettiğimiz flashback’lerden yaşıyorum! İstanbul’a ilk geldiğim günleri hatırlıyorum.
Hani ses yarışmasına katılıp birinci olduktan sonra Atilla Ağabey (Atilla Özdemiroğlu)’le ilk görüşmeye gittiğim gün… Atilla Ağabey bir şirket kurmuş ve yetenekli gençlere albüm yapacakmış.
Erdal’la beraber bir belediye otobüsüne binip geldik 4. Levent’e. Caddede inip yürüye yürüye Atilla Ağabey’in evine giderken, geçtiğim sokaklardan acayip etkilenmiştim. “Erdal evi gördün mü oğlum; bu evde oturanlar hiç yaşlanmazlar.” demiştim.
Atilla Ağabey'in kapısını çaldığımızda kapıyı evde çalışan kadın açtı. Bizi salona aldı. Atilla Ağabey ile Melih Kibar bilgisayarda bir şeyler yapıyorlardı.
Bir taraftan yıllardır bu ulaşılmaz gelen insanların yanında olmanın heyecanı diğer taraftan da sonsuz bir merakla salondaki her şeyi çaktırmadan inceliyordum.
Her şey öyle farklıydı ki… ''Burada ne eğlenilir.'' diye düşündüm, ne güzel hayatları var, bunların hiçbir dertleri yoktur diye… Sonra Nükhet Duru'yla tanışmıştık. Hiç unutmuyorum; acele acele güzellik salonuna gitmesi gerekiyordu.
Akşam sahneye çıkacak protez tırnağı kırılmış! Acil takılması gerekiyor, aynı zamanda elbise provasına yetişmesi. “Ay ne büyük dertleri var” diye dalga geçmiştim (içimden tabi).

Bense İstanbul’a yeni yerleşmeye çalışan biri olarak bir sürü sorunla baş başaydım.
Ev kirasına paramız yetecek mi? Çağrı hastalandı doktora götürmem gerek. Acaba kaç para tutar?
Hemen günümüze dönüş flashback! Hay Allah, ay başı geliyor. Çalışanların maaşları.
İlknur’un kızı (evde çalışan bayan) evleniyor, kadıncağıza yardım etmek lazım. Nalan’ın ev sahibiyle sorunları var (asistan) evden çıkarıyor. Oktay’ın çocuğu hastalanmış (şoför).
Serkan hastaymış (asistan). Orkestra zam istiyormuş, yedi kişi birden oha! Kaya Bey arıyor (muhasebeci), ayın 25’ine kadar KDV ve gelir vergisinin taksitleri. Çağrı’nın okul parası; neee geldi mi zamanı? Çiçekçi mi aradı; bu ne? Kime gönderilmiş bu kadar çiçek, bunlar da beni iyice salak bellediler!
– Alo hangi gazete, yeni uyandım yuh! Allah iyiliğinizi versin, sevgilimi yazmışlar. O benim erkek kardeşim be.
– 3 kilo aldım mahvoldum, TV’de aygır gibi görünürüz şimdi.
– Akşam sahneye çıkacağım ya tırnaklarım, saçlarım; dökülüyorum…
– Nasıl giyeyim bunu daha önceki konserde giydim ''amma cimri kadın'' derler. Hem zaten Televole’de “haftanın rüküşü” seçildi o elbise. Nur Yerlitaş’ı arayıp randevu alın.
– Annemi aramamış mıyım koşturmaktan hatırlayamıyorum bile… Kadına hala bir ev alamadım, komşuları “ne hayırsız evlat” diyor mudur acaba?
– Ay hiç hesapta yoktu bak TV programı da bitti.
– Kaç ekstra var bu ay? Dur bakayım ondan gelenle kredi kartları… Vaay vay vay, banka kredisi de vardı, tamam önce onu ödeyelim.
– Yok hayatım içimize sinmeden çıkartamayız albümü. Aylardır canımız çıktı, beğenilmeme ihtimalini düşünmek istemiyorum. Tamam Serapçım, ben hazırım değişmeye senden haber bekliyorum.

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız