Her ailenin, çevrelerinin de tesiriyle benimsediği tutumları olabilir elbette. Ancak herkesin kendi anlayışına göre değerlendirebileceği genel prensipleri şöyle sıralayabiliriz.
* Genç kızımızın erkek arkadaş sahibi olması konusuna öfkeyle ve baskıcı bir tutumla değil, bilinçli ve bilinçlendirici bir şekilde yaklaşalım. Eğer karşı isek bunun nedenlerini açıklayalım, ikna olmasına önem verelim. Bir takım kurallar çerçevesinde izin vereceksek bunların uygulanmasında tutarlı olalım.
* Konuya yaklaşımımızda asıl prensibimiz, “çocuğumuzun geleceği için en doğrusu” olsun; “çevre ne der” gibi korkular değil. Eğer onu sırf “el alem ne der, adın çıkar” korkusuyla yönlendirirsek gizli saklı buluşmalara kalkışacak daha büyük tehlikeler yaşayacaktır.
* Görüşümüz ne olursa olsun, çocuğumuza ahlak eğitimi verelim. Birlikte olduğu kişilerin ahlaki durumunu araştırmasını ve seçici olmasını öğretelim. Zaten iyi ahlaklı olmayan bir kişi gerçek ve uzun ömürlü bir sevgi ile sevilemez.
* Eğer hayat görüşünüz gereği; kızınızın flört etmesine izin vermiyorsanız, “ileride onun da seveceği bir kişinin olacağı” konusunda ümitlendirin. Merak ve duygularının normal ve güzel olduğunu, bunları usulünce ve kurallar dahilinde yaşayacağını anlatın.
* Çocuklarınıza kendi tanışma ve evlenme serüveninizi, duygularınızı anlatın. Evliliğinizde mutlu olduğunuzu söyleyin ve gösterin. Gariptir, anne babalar çocuklarının yanında kavga etmeye utanmaz da, sevgi sözcükleri söylemeye utanırlar. Oysa çocuk ve gençlerin evlilikte sevgiyi görmeye ihtiyaçları var.
* Görüşümüz ne olursa olsun erkek çocuğumuzla kız çocuğumuz arasında ayrım yapmayalım. Eğer namus gibi değerlere inanıyorsak, biliriz ki, inancımız namusu sadece kıza mahsus bir kavram olarak tanıtmıyor. Ayrımcılık onu isyan ettirecek ve üzecektir.
* Ergen kızınızın belli bir yaştan sonra çıkmasına izin veriyorsanız, sizinle duygu ve düşüncelerini paylaşmasına yardımcı olun. Çünkü günümüzde önemli bir sorun da, genç kızların erkek arkadaşlarını kaybetmemek için şiddet ve istismara karşı koyamamaları.
* Bazı gençler, kendi madde bağımlılıkları gibi nedenlerin saikiyle; kız arkadaşlarını “annene babana söylerim”, yada “fotoğrafları gösteririm” gibi tehditlerle; uyuşturucu satmak, fuhuş yapmak gibi yollarda kullanabilmekte. Bu nedenle kızınıza bir hata yapmış olsa da size söyleyebileceği; ne olursa olsun affedileceği şekilde güven vermelisiniz.
* Eğer ilişkisine çok fazla hayal kurarak aşırı manalar yüklüyorsa, yada tam tersi sırf eğlencelik bir ilişki olarak görüyor, sık sık partner değiştiriyorsa, tuttuğu yol hakkında bilinçlendirici konuşmalar yapmalısınız.
Arkadaş aile ilişkisi
Bu çağlarda gençlerle ailelerin arası bozulabilir. Aileden utanma, kardeşlerden nefret etme gibi sağlıksız davranışlar görülebilir. Bu davranışların kökeninde çoğunlukla ahlaki yapısı maddeci, saldırgan ve manevi değerlerden uzak arkadaşlarının tesiri vardır.
Aileler çocuklarında bu işaretleri görürse çocuklarının kimlerle arkadaşlık ettiğini yakından izlemelidirler. Bunu bir doğum günü partisi hazırlayıp arkadaşlarını eve çağırmasını sağlayarak yapabilirsiniz. Hem bu davranışınızla kızınızın yanında ve destekçi olduğunuzu göstermiş olursunuz.
Eğer kızınız bunu dahi istemeyecek kadar “ailesinden utanma” saplantısında ise, okul-aile birliğiyle ilişkilerinizi kuvvetlendirip daha sosyal ve ilgili bir aile olmaya özen gösterin. Gerekirse çocuğunuzun durumu için profesyonel danışma ve destek alabilirsiniz. Ama kesinlikle çocuğunuzla ilgilenin. Onun sosyal hayatında nerede, kimlerle zaman geçirdiği meselesi, sizin önemli bir meselenizdir.
Eğer çocuğunuz arkadaş çevresiyle sizi tanıştırmak istemiyorsa şunlara dikkat edin.
* Son zamanlarda giyim kuşamında, takılarında, davranışlarında tuhaflıklar var mı?
* Ani bir değişiklikle içine kapanma veya hırçınlık tavırları göstermeye başladı mı?
* Eve geliş saatinde düzensizlik, yemek yemek istememe, renginde solgunluk gibi bir belirti görüyor musunuz?
* Konuşmaktan kaçınıyor, eşyalarını, odasını kilitliyor, ailesiyle arasına anormal bir mesafe koyuyor mu?
* Okul hayatına ilgisizlik, derslerinde gerileme var mı?
* Cüzdanınızdan para eksildiğini, yada mücevher gibi değerli bir eşyanızın kaybolduğu oldu mu?
* Uyku düzensizliği, aşırı bitkinlik, terleme, halsizlik, dalgınlık gibi belirtiler görüyor musunuz?
Eğer bu belirtilerden bir veya bir kaçını görüyorsanız, çocuğunuzun arkadaş çevresini tanımakta kesinlikle ısrar edin. Çünkü büyük ihtimalle çocuğunuz fena bir arkadaş grubunun tesirine girmiştir.
Okuluna gidip, durumunu yakından araştırın. Eşyalarını karıştırın, gittiği bir eğlence yerinin peçetesi, hesap pusulası vs. görürseniz burası hakkında bilgi toplamaya çalışın. Bu konuda yardımcı olabilecek kişiler; -emniyet mensubu gibi- varsa yardım isteyin.
Özellikle arkadaş çevresi hakkında açık ve ayrıntılı bilgi elde etmeye çalışın. Çocuğunuzun arkadaş çevresinde bu işaretleri görürseniz kaygı duymalısınız:
* Ailevi hayatları düzgün olmayan, ailesi tarafında ilgi ve sevgi yerine maddeyle tatmin edilmeye çalışılan;
* Okulla öğretmenleriyle uzun süredir çözümlenememiş sorunları olan;
* Hırçın ve ezici davranışlara sahip, çocuğunuzun kişiliğini zedeleyen;
* Madde bağılılığı gibi alışkanlıkları olan;
* Cinsiyetiyle barışık olmayan;
* Neyle uğraştıklarını gizledikleri bir kapalı gruba mensubiyetleri olan; genç yada yetişkin kişiler görürseniz müdahele etmelisiniz.
Çünkü günümüzde birçok genç uyuşturucu bağımlılığına, cinsi istismara, satanizm gibi sapkın inançlara bu gibi gruplar tarafından çekiliyor. Her gün birçok gencimizi uyuşturucuya, suçlu ve sapkın gruplara kurban veriyoruz. Onları beslemek bakmak yetmez; bu hassas çağlarında yakın ilgiyle korumamız da gerekiyor.
Ancak bu demek değildir ki, çocuğumuza tam aklımızdaki gibi bir arkadaş bulana dek sosyalleşmesine izin vermeyeceğiz, kontrol ve baskı altında tutacağız!
Elbette bu tavsiyelerimiz bir kriz dönemi sayılabilecek şeyler. Bu gibi aşırı durumlar olmadığı halde çocuğunuzu aşırı kontrolle bunaltmayın. Ona olgunlaştığı ölçüde özgürleşeceğini hissettirin.
Bu arada çocuğunuz size arkadaş çevresini sırf şu nedenlerle de tanıştırmak istemiyor olabilir. Bunlara dikkat edin:
* Çocuğunuzun arkadaşları konusunda aşırı yargılayıcı mısınız? Mesela “bu çocuğun dersleri nasıl? Aptallarla arkadaşlık etme!” gibi bir tutum içinde misiniz?
* Kendi sosyal durumunuzu kibir vesilesi yaparak çocuğunuza narsistçe baskılar mı yapıyorsunuz? Narsist kişiler, kendince yüksek seviyeli bir kesimle sosyalleşerek bundan özgüven ve gurur elde etmek ister. Mesela “Babası ne iş yapıyor? Bir …. parçası.. konumumuza yakışan arkadaşlar bulsana!” gibi.
* Çocuğunuzu arkadaşıyla mukayese ediyor musunuz? “Bak arkadaşın günde …soru çözdüğünü söyledi. Onu kendine örnek alsana!” gibi.
* Henüz olgunluktan uzak, taşkın çağlarda olduklarını göz önüne almadan, fazla kuralcı beklentilere giriyor musunuz? “Ne o arkadaşının giydiği, taktığı şeyler. Sen de onun gibi çıkma karşıma; bak bozuşuruz!”
* Her çocuğun bir kişiliği vardır, kimi lider ruhlu, kimi uysal… Çocuğumuzun arkadaşlıklarında kendi beklentilerimizi bulamayınca hayal kırıklığımızı belli ediyor muyuz? “Neden sana ne yapmanı o söylüyor. Senin aklın yok mu?”
* Bu yaşlarda gençler paylaşımcıdır. Çocuğunuzun eşyasını arkadaşına vermesini, ailevi durumlarını konuşmasını baskılıyor musunuz? “Boynundaki senin kolyen değil miydi?” “Nereden biliyor bizim geçen yıl geçirdiğimiz kazayı! Sen böyle her şeyimizi anlatıyor musun?”
Unutmayın ki çocuğunuz da kendi hatalarını yapa yapa doğruyu bulacak. Sırrını anlattığı için, derslerine önem vermeyen gençlerle arkadaşlık edip zamanını boşa harcadığı için, kendini ezdirdiği, kullandırdığı, sömürttürdüğü için pişmanlık duyacak, ders alacak. Bırakın ufak tefek zararlara mal olsa da kendi hatalarını yapsın, kişiliği gelişsin…
Hatice Ergin
www.gencgelisim.com