GÜNÜMÜZ ÇOCUĞUNDA STRES

0
902

Çocuklarımız ne yazık ki artık daha stresli. Şehir hayatı çocukta stres yaratan etkenlerden birisi. Çocuklarımız artık çoğunlukla apartman dairelerine hapsolmuş durumda. Evde bilgisayar başında sanal ortamdaki oyunlarla zaman geçiriyor. Oyunlarında sanal ortam gittikçe daha büyük oranda yer alıyor. Anne-babalar yoğun iş tempoları dolayısıyla çocuklarıyla yeterince zaman geçiremiyorlar. Kendileri de stresli oldukları için bu stresi çocuklarına da yansıtıyorlar. Çocuk bu tempo içinde yeterli ilgi ve sevgiyi göremiyor. Anne çalışmayıp evde çocuğuyla kalabilse bile anne- çocuk ortak bir yalnızlığı paylaşıyorlar. Şehirlerin büyüklüğü bir arkadaşa ulaşımı da güçleştiriyor çünkü.
Bütün bunlar çocuklarda davranış bozukluklarına neden oluyor. Çocuklarımızı gittikçe daha çok yaramaz diye tarif ediyoruz. Oyuncaklarına zarar veriyorlar, şiddet dolular, sürekli ağlayıp bağırıyorlar. Çocuklarımıza oyun alanı, arkadaş çevresi ve eğitim sağlamak isteğiyle onları gönderdiğimiz yuvalar yapıları gereği onlara yeni sınırlılıklar sunuyor. Oysa çocuğun doğası sınırlılıktan hoşlanmıyor çünkü çocuk keşfederek ,deneyerek öğrenen bir varlık. Oysa ki anne-babanın zamansızlığından dolayı evden çıkıp yuva binasına gidiyor. Sonuçta yine sınırlı bir alana mecbur kalıyor. Hayal güçlerini geliştirecek, enerjilerini boşaltmalarını sağlayacak doğal ortamlara ulaşamıyorlar.Zamansızlıktan veya uzaklıktan dolayı yakın akraba çevresiyle görüşme şansları gittikçe azalıyor. Yaşadığımız çağda televizyon ve bilgisayardan dolayı çevresel stres etkenlerine daha çok maruz kalıyorlar ancak zihinsel yapıları henüz buna hazır değil. Deyim yerindeyse zihinleri yumuşacık ,henüz katılaşmamış. Bu da çocuklarımızı incinebilir ve kolayca etkilenebilir kılıyor.

Çalışan anne-babalar çocuklarına yeterince zaman ayıramadıklarının farkında oldukları için aşırı hoşgörülü davranarak içlerini rahatlatmaya çalışıyorlar. Ancak bu da çocuğun sınırlılıkları fark etmeden büyümesine, istediği bir şey yapılmadığında hırçın ve mutsuz olmasına neden oluyor. Oysa bunun yerine ‘kaliteli zaman’ geçirmek , zaman sınırlı da olsa kendimizi çocuğa vererek onunla ilgilenmek gerekiyor. Bu yapılmadığında anlaşılamamaktan dolayı hırçın ve inatçı oluyorlar.

Bu nedenle anne-baba günlük stresini çocuğa yansıtmamalı. Zaman geçirmek için, para harcamadan da zaman geçirebilecekleri hayvanat bahçesi, oyun bahçesi gibi yerler tercih edilmeli. Şehir hayatı çocuğun enerjisini boşaltmasına olanak vermediği için yaşına uygun bir spora yönlendirilmeli. Arkadaşlarıyla buluşabilmesi için sık sık olanak yaratılmalı.
Stresli çocuk ebeveyn üzerinde kendi gücünü denemek için öfke nöbetleri ve saldırganlığı kullanır. Bu durumda öfkenin bastırılması değil ifade edilmesi desteklenmelidir. Çocuk yatıştıktan sonra öfkesinin nedeni üzerinde konuşulmalıdır. Eğer anne-baba çocuğun öfkesine yenilirse çocuk öfkenin işe yaradığını görüp davranışlarıyla aileyi yönetme konusunda cesaret kazanır. Bu nedenle saldırgan davranışlara anlayış gösterilmeyeceğini göstermeliyiz. Uyumlu davrandıklarında ‘ aferin’ gibi sözel ödüllerle ve yakınlıkla ödüllendirirsek uyumlu davranışların sıklığı artacaktır.

Çocuğa teslim olan, tutarsız davranan,boyun eğen, her istediğini yerine getiren ya da çocuğu ihmal eden ya da kısıtlayıcı anne-babalar öfke nöbetleri ve saldırganlığa neden olmaktadırlar. Saldırganlık öğrenilen bir davranıştır. Şiddete maruz kalma, televizyonda şiddet içeren yayınlar izleme saldırganlığı harekete geçirir.
Çocuk uykusuz olduğunda,aşırı sınırlamalar getirildiğinde,kalabalık ortamlarda bulunduğunda saldırganlaşabilir.

yazan: Psk.Dnş.Özden ŞENKOYUNCU

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız