Rüzgara Karşı Uçabilmek

0
914

Uçurtmaları rüzgar uçurmaz, uçurtmaların rüzgara karşı direnebilmeleri onları yukarı kaldırır. İşte insan hayatında da yükselmenin sırrı, zor rüzgarlara karşı durabilmekten geçer. Tabi ki deli rüzgarlara karşı durarak ucuz kahramanlıklar yapmanın da bir…

 

 

 

 Yazar: Sevda Türküsev
sevdaturkusev@hotmail.com

Uçurtmaları rüzgar uçurmaz, uçurtmaların rüzgara karşı direnebilmeleri onları yukarı kaldırır. İşte insan hayatında da yükselmenin sırrı, zor rüzgarlara karşı durabilmekten geçer. Tabi ki deli rüzgarlara karşı durarak ucuz kahramanlıklar yapmanın da bir alemi yok. Deli rüzgarlara rast geldiğinizde biraz geri çekilerek beklemelisiniz. Çünkü her deli rüzgarın mutlaka sakinleşeceği bir zaman vardır. İşte siz o zamanı kollayarak o anda o rüzgara karşı durdunuz mu başarılı olursunuz. Her başarının temelinde direnç vardır, sabır vardır ve metanet vardır… Tıpkı uçurtmalar gibi zorluklar karşısında ne kadar dirençli olabilirseniz o kadar yükseğe çıkarsınız. Fakat bundan daha önemlisi, yükseklere çıktığınızda direnç kazanmış olsanız da o yükseklikte sürekli kalabilmek için bu sefer de daha fazla dirençli olmanız gerekirken aynı zamanda aklınızı da iyi kullanmalısınız. Yani o yükseklikte artık işiniz daha zordur çünkü o seviyede kalabilmeniz için hep aynı rüzgarı yakalamanız gerekir.
Rüzgarınızı biraz kaybettiğinizde alçalırsınız. Rüzgarınızı kaybetmemek için hep daha uyanık, daha çalışkan, daha verimli ve takipte olmanız gerekir. Bunları yapmadığınızda rüzgarınızı kaybedersiniz. Yani ben yükseldim, bu bana yeter artık demek en büyük aptallık olur.
Aptal Değil Abdal Olmalıyız
Yüksekler güzledir ama aynı zamanda tehlikelidir. Makam ve mevkiyi taşımak kolay değildir. Başınız dönebilir, düşersiniz, dikkatli yürümezsiniz, biri hiç ummadığınız anda sizi biraz itekler, gene düşersiniz.
Tehlike insana güç ve heyecan verdiği gibi bir anda dibe de vurabilir. Aman buna dikkat edin! Ne yükselirken geçtiğiniz yerleri ve insanları küçümseyin ne de yükseklerde geldiğiniz yerleri abartın ve o yerin ışıltılarına kapılın.
Her gün bir önceki gününüzü gözden geçirin. Ne hatalar yaptınız, neler başardınız? Bunun size faydası olacak. Notlar alın, özellikle hatalarınızı not edin ve sık sık o hataları okuyun. Böylelikle kendinizi tamamlayacaksınız.
Hayatı böyle böyle tanıyacaksınız. Ve olgunlaşarak zorluklar karşısında direnmeyi başaracaksınız.
Siz de bir uçurtma olacaksınız. Deli rüzgarlardan kaçabilen ama rüzgarlara karşı durabilen bir uçurtma… Ve bir gün geriye dönüp baktığınızda kendinizle gurur duyacaksınız.

Kör Kuyuda Yaşam Hevesi

Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş. Niye düşer diye sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü. Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm! Hayvancık saatlerce acı içerisinde kıvranmış, bağırmış yani kendi dilinde. Ayıptır söylemesi, anırmış yani. Sesini duyan sahibi gelip bakmış ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırmış. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak… Sonunda karar verilmiş ki kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek. Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak atmışlar. Zavallı hayvan, üzerine gelen bu toprakları, her seferinde silkinerek dibe dökmüş. Ayaklarının altına aldığı bu toprak sayesinde her an biraz daha yükseltmiş kendini. Ve sonunda yukarıya kadar çıkmış. Köylülerin ağzı açık, bakakalmışlar.
Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Ne bazeni? Çoğu zaman… Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır. Kör kuyuda olsak bile…

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız