Beklemek yerine, harekete geçmek. Boyun eğmek yerine, hayallerinizin gerçekleştirmek… Mutsuzluğun esiri olmak yerine, mutluluğu yakalamak…Tarihin iz dolu sayfalarında gezinirken hep düşünmüşümdür. Hayata nasıl iz bırakırım? İsmimin gelecek …
Yazar : Mehmet Akİf Kum
mak@mehmetakifkum.com
Beklemek yerine, harekete geçmek. Boyun eğmek yerine, hayallerinizin gerçekleştirmek… Mutsuzluğun esiri olmak yerine, mutluluğu yakalamak…
Tarihin iz dolu sayfalarında gezinirken hep düşünmüşümdür. Hayata nasıl iz bırakırım? İsmimin gelecek nesiller tarafından bilinmesini ve hatırlanmasını nasıl sağlarım? Bu soruların egoistlik ya da bencilik ile ilgili olduğunu sanmıyorum. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u isminin yüzyıllar sonra hatırlanması için fethetmedi. Kendi halkının geleceği için fethetti. Ya da Edison, Einstein, Mustafa Kemal Atatürk ve adını ilköğretimden itibaren öğrendiğimiz birçok kişi… Her birinin başardığı işler tarihe damgasını vurmuş, benin tanımıma göre de "Hayata İz Bırakmışlardır".
Günümüzde ise Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Yazar Orhan Pamuk, Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim gibi kişiler kendi alanlarında ve tüm Türkiye geleceğinde bahsedilecek, tarih sayfalarında yerlerini alacak başarılara imza atmışlar ve hayata iz bırakmışlardır.
Hayata Bağlanmanın ve Başarının Yaşı Olmaz!
Hayatınıza bağlanmanın herhangi bir süreci ve zamanı olduğuna inananlardan mısınız? Bir kez daha düşünün. Başarı denilince akla gelen isimleri düşündüğümüzde kimi çok genç yaşta yakalamıştır başarıyı. Kimi tam beklenilen zamanda sahip olmuştur başarıya. Tarihe ismini yazdıran kimileri de hayatının sonbaharında yakalamıştır başarının en büyüğünü. Mesela en çok verilen genç başarı örneğinden başlayalım: Fatih Sultan Mehmet. 12 yaşında oturduğu tahtı 21 yaşında çağ açıp kapatacak bir başarı ile süsledi. Büyük İskender ismini taşıyan imparator hayatına 33 yaşında veda etti.
Tam tersi olarak da Mimar Sinan, Süleymaniye Camii'ni tamamladığında 70 yaşındaydı. Harry S. Truman ABD başkanlığına uzanan siyasi kariyeri 49 yaşında başlamıştır. Öncesinde, batırdığı şapkacılık işi ile uğraşıyor ve hiç beceremediği çiftçiliği sürdürüyordu.
Hayatı yaşamak ve hayata bağlanmak kişilerin kendi iç yapıları ile özdeşleşen bir durumdur. Asıl sonuç şudur; içinizde çıkmak isteyen enerji ve potansiyel varsa işte o an her şeye rağmen başarıyı kovalamalısınız.
Daha çok gencim diyen üniversiteliler/mezunlar veya bizden geçti diyen emekliler için söylüyorum: "Eğer başarıyı hissedebiliyorsanız, hiçbir şey için erken ya da geç değildir."
Önceliklerinizi Belirleyin
Tabi ki yukarıdaki bahsettiğim kişiler bu başarıları hayatta belirledikleri önceliklerini tam anlamıyla ellerinden gelenin en iyisini yaparak başarmışlardır. Yapacağımız birçok şeyi erteleyerek geleceğe bir ton iş ve görev bırakıyoruz. Fakat zamanımız ve hayatımız bu kadar ertelemeleri kabul edecek bir sistemle çalışmıyor. Her gün yaptığımız her erteleme ile yeni işleri öteliyoruz. Yani yaptığımız her erteleme ile o işin hayata geçirilme oranını bir derece daha azaltıyor. Ancak ertelemelerin olmadığı bir hayatta başarılarımızdan söz edebiliriz.
Burada ertelemeler ve öncelikler konusunda sizin haritanız yol gösterici olacaktır. Kariyeri hayatında ön planda olan kişinin aşkı ertelediği için üzülmesinden bahsetmiyorum. Eğer öncelikli olan işimiz ve eylemimiz için ertelemeler yapıyorsak, işte bu, hayatımızda önceliklerimizi tekrar düşünmemiz gerektiği anlamına geliyor. Bu da bir sonraki aşamaya hiç geçemeden ulaşmak istediğimiz hedeften uzaklaşmamız demek.
Hayatta başarıya ulaşmak için neyi neden beklediğinizi kendinize sorun ve yapmanız gereken tüm hamleleri belirleyin. "Savaş masada kazanılır."