Kendini keşfediş yolculuğumuzda varmaya çalıştığımız hedeflerin başında “başarmak” arzumuz geliyor elbetteki. Hayatın her alanında başarıya karşı olan açlığımız bizim en büyük itici gücümüzdür sevgili dostlar.
Sevdiğim yazarlardan biri olan D. Steinberg Guzman, kendini tanımak sürecinden başarılı olma anına kadarki yolculuğu çok güzel anlatıyor. Gelin biraz ona kulak kabartalım:
Eski “Kendini Tanı” öğüdü güncelliğini kaybetmemiştir; eğer yeteneklerimizin ve olanaklarımızın neler olduğunu, kim olduğumuzu bilmiyorsak faydalı bir işin planlanması mümkün olamayacaktır. Yeteneklerimizi bildiğimizde kendimizi, bize ve diğerlerine faydalı bir eylemde bulunacak şekilde eğitmeliyiz.
Yalnızca karşılığında alacağımız ödül için değil, kendi yararlılığımızı doğrulamanın tatminini elde etmek için giriştiğimiz tüm işleri iyi yapmak. Elde etmeye başladıklarımızla uyuşmayı bilirken daima yüksek bir randıman payı arayarak asla bunlarla yetinmemek.
Bize zor görünse de sorunların bizi ezmelerine asla izin vermemek. Aksine çözümleri ve çıkışları bulmak için hayal gücümüzü zorlamak.
Zorlukları irademiz ve zekamız için deneyler olarak algılamak.
En kötü durumda bile yeniden başarmak için başarısızlıkları yeni fırsatlara dönüştürmek.
Fırsatlardan yararlanmayı bilmek; hayat fırsatlarla doludur ama kapalı gözlerle yaşarsak onları keşfedemeyiz. Eğer kendi çelişkilerimiz içerisine hapsolur ve sürekli olanlarla uğraşırsak ulaşılmak istenen labirentin bize sunduğu binlerce kapıyı küçümseyerek enerjimizi kaybeder ve bu kısır döngüden çıkamayız.
Diğerlerini anlamanın en iyi yolu olan sevgiyi sürekli kendimizde denemek. İnsanın kendisini hoşnut hissetmesinin en iyi yolu olan neşeli ve cömertçe diğerlerine yardım.
Yaşamın anlamını aramak ve kendi yaşamamızın anlamını bulmaya çalışmak. Kendiliğinden hiçbir şey olmaz ve yanıt yalnızca, yanıtları fetihten emin olanın cesareti ve bilgelik ruhu ile onları takip edenlere sunulur.
Yaptığımız her şeyi gün be gün iyileştirmek;bizi çevreleyen her şeyi sıkılmadan iyileştirmek…
Bulunduğumuz her yere (iç ve dış) tüm köşelere güzelliği yerleştirmek.
Kim bu kadar az anahtarı uygulamada başarılı olursa tatmin olma insanların besini oldukça kendinden emin, hoşnut bir insan olacaktır. Bunları başaran bir insan gerçekten bir galiptir. Moda buna izin vermediğinden kimse itiraf etmese bile, herkes başarının bu şekline erişmek ister.
Böyle çalışanlar olarak sayımız çoğalırsa, hayatta başarmanın bu özel şeklini moda haline dönüştürmeye değecektir.
Adem Özbay
www.gencgelisim.com