İstanbul’u Fethinin Dahi Stratejisi

0
1731

Fetih 1453 gösterime girdi. Yönetmenliğini ve yapımcılığını Faruk Aksoy’un yaptığı, başrollerinde Devrim Evin, İbrahim Çelikkol ve Dilek Serbest’in yer aldığı İstanbul’un Fethi’ni konu alan Türk film 17 milyon ABD doları olarak duyurulan bütçesiyle en pahalı Türk filmi olma özelliğini taşıyor.

Sosyal medyada filmin üç dakikalık fragmanı 24 saatte 1 milyon 670 bin kişi tarafından izlendi. Film, Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, İngiltere, Makedonya, İsviçre, Kuzey Kıbrıs, Endonezya, Malezya, Rusya ve başta Mısır olmak üzere pek çok Ortadoğu ülkesinde gösterime girdi.

Filmi göremeyenler ya da henüz görmeye fırsat bulamayanlar için, filmi görmeden önce okumanız için dikkat çeken ayrıntılarla bir fetih yazısı yazdık. İnanıyoruz ki bu yazıdan sonra filmi farklı bir gözle izleyecek ya da anımsayacaksınız.

İstanbul’un Fethi

İstanbul’un Fethi ya da İstanbul ‘in düşüşü…

29 Mayıs 1453 tarihinde Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul ‘in, Fatih Sultan Mehmet önderliğindeki Osmanlı Ordusu tarafından alınmasıdır. İstanbul’un fethi ile 1058 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu sona ermiş, Orta Çağ kapanıp Yeni Çağ süreci başlamıştır.

İstanbul, Müslümanlar tarafından ilk olarak Hz. Muhammed’i, Hicret döneminde evinde misafir eden sahabe Ebu Eyyûb el-Ensarî tarafından 668 – 669 yıllarında kuşatılmıştır.

Daha sonra birçok farklı kuşatmaya sahne olan İstanbul, 1204 yılında Haçlılar tarafından kuşatılmış ve 1261 yılına dek Latin İmparatorluğu himayesinde kalmıştır.

Kentin 15. yüzyılda Osmanlı topraklarının ortasında kalması, iki kıtayı birleştirmesi ve oldukça gelişmiş bir şehir olması bölgenin Osmanlı’nın eline geçmesi ve başkent olması ihtiyacını beraberinde getiriyordu.

İstanbul, Osmanlılar tarafından ilk olarak Yıldırım Bayezid döneminde kuşatılmıştır. 1390 yılında yapılan kuşatma başarısız olmuş, Ankara Muharebesi’ne dek şehir aralıklarla abluka altında tutulmuştur.

II. Mehmed’in tahta geçtiği dönemde, Anadolu’da Ankara Savaşı ile dağılan siyasi birlik toparlanmış, Rumeli’de fetih çalışmaları yeniden başlamıştı. İstanbul, bölgenin en büyük ticaret ve kültür merkezi konumundaydı. Ortodoks Kilisesi’nin merkezinin de İstanbul’da olması, İstanbul’un politik ve dini önemini arttırmaktaydı. II. Mehmed’in hedefi Konstantiniyye’yi fethederek büyük bir İslam şehri yapmaktı.

II. Mehmed, İstanbul’u ele geçirmek için öncelikle deniz yardımının kesilmesi gerektiğini düşünmekteydi. Bu gerekçe ile büyük dedesi Yıldırım Bayezid’in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarı’nın karşısında Rumeli Hisarı’nı yaptırdı.

Şahi Topların İcadı

Fatih Sultan Mehmed Hanı’ın çizimlerini bizzat kendisinin yaptığı devrin en büyük topunu evvelce Bizans hizmetinde bulunan Macar mühendis ve diğer Osmanlı top dökümcüleri dökmüştür.

Topların Edirne’de dökümüne karar verilmiş, 3 ayda dökülen toplar 2 aylık yolculuk sonrasında İstanbul’a getirilebilmiştir.

60 mandanın çektiği topun iki tarafında ikiyüzer asker yürüyor; kaymaması için çaba sarf ediliyordu. 18 ton ağırlığındaki topun uzunluğu 5,5 metre, dış çevresi 2.74 cm, gülle ağırlığı 544 -860 kg, ses etki alanı 23 km’dir.

6 Nisan 1453’de barış şartları kabul edilmeyince kuşatma, Topkapı’dan başladı. 12 Nisan’da sürekli bombardıman başladı.

Gemilerin Karadan Haliç’e İndirilmesi

II. Mehmed, donanmanın karadan yürütülüp Haliç’e indirilebileceğini belirtti. Birçok vezir ve paşa bu duruma tepki gösterdi.

Bir gece içerisinde donanma Haliç’e indirildi. 22 Nisan’da donanma Haliç’ten ateşe başladı. Bizans Başkumandanı olan Giovanni Giustiniani ise, donanmanın Haliç’e indirilmesine inanamıyordu. Ayrıca, bu sırada İstanbul’a padişahın emri ile Zağanos Paşa tarafından köprü yapıldı.

Fetih Sonlanıyor
II. Mehmed, 29 Mayıs’ta büyük taarruz için emir verdi. 29 Mayıs’ta günün ilk ışıkları ile başlayan taarruz sonucu, Ulubatlı Hasan’ın Bizans surlarına çıkarak Osmanlı sancağını dikmesi ile Osmanlı ordusu moral kazandı ve savaşa topyekûn karşılık verdi. Açılan gediklerin kapatılamaması ve Osmanlı ordusunun topyekûn saldırısı karşısında İstanbul, 29 Mayıs 1453 Salı günü II. Mehmed’in önderliğindeki Osmanlı birliklerine teslim oldu.

İstanbul’un alınması ile birlikte topların deldiği surlardan içeri giren II. Mehmed, halkın sevgi gösterisi ile karşılandı. Bu fetihten sonra II. Mehmed, Fatih unvanını aldı ve Fatih Sultan Mehmed olarak anılmaya başladı.

Fethin Avrupa’daki Yankıları

İstanbul’un fethi Avrupa’da büyük yankı uyandırdı. Başta Vatikan ve Sırbistan Prensliği sıranın kendilerine geldiğini düşünmekteydi. Papa’nın önderliğinde bir Haçlı Ordusu toplanmak istendiyse de, Avrupa’nın o dönemki iç siyaset karışıklıklarından ötürü bu gerçekleştirilemedi. Yunanlar, Bizans’ın mirasçısı olduklarını iddia ettiler, bu iddialar üzerine Bizans’ın yaşayan son prensleri Mora Yarımadası’nda, Fatih’in emri ile öldürüldü. İstanbul’un fethi ile birçok bili madamı İstanbul’dan Avrupa’ya kaçarak Rönesans hareketini başlatmışlardır.

Adem Suad

ademsuad@gmail.com

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız