Hoca Sadeddin Efendi, yirmi ikinci Osmanlı şeyhülislâmıdır. Hoca Efendi diye ün kazanan kâmil bir ilim adamı, devrindeki ulemanın kutbu ve velidir. 1536’da İstanbul’da doğdu. Yavuz Sultan Selim’in nedimi Hasan Can’ın oğludur. İlköğrenimini, Karamani Mehmed Efendi’den ve devrin ileri gelen bazı bilginlerinden aldı. Gençliğinde; Müderris Karamanlı Mehmed ve Şeyhülislâm Ebüssü’ûd Efendi ile zamanın diğer büyük âlimlerinden ilim öğrendi. Yirmi yaşındayken, yardımcı müderris olarak İstanbul’da medresede ders vermeye başladı. Sonra Erba’în payesi denilen ilmiye rütbesini alıp, Bursa’da Yıldırım Medresesine tayin edildi. Şehzade Murâd’ın hocalığına yapmaya başladı ve bu sebeple Hoca Efendi diye anılmaya başladı. Şehzade Murâd tahta çıkmak üzere Manisa’dan İstanbul’a gelirken, Sâdeddîn Efendi de beraberindeydi. Sultan Murâd’a devletin iç ve dış siyasetine yardımcı oldu.
III. Mehmed Han tahta çıktığı zaman kendi hocası vefat ettiği için padişah hocalığı makamı yine Sâdeddîn Efendide kaldı. İki sultana hocalık yaptığı için kendisine Câmiü’r-riyâseteyn denildi. Osmanlı Devleti Avusturya’yla savaş halinde olduğu dönemdi. Sultan III. Mehmed, hocası Sâdeddîn Efendinin tavsiyesiyle bizzat Avusturya seferine çıktı. Kanunî Sultan Süleyman’ın vefatından 30 yıl geçtiği hâlde, hiçbir padişah ordusuna bizzat başkomutanlık etmemişti. Sultan III. Mehmed, hocası Sâdeddîn Efendinin fikirlerine çok güvenirdi. Hoca Sâdeddîn Efendi, Eğri Seferi’nde padişahı ordunun başında hareket ettirmesi ve Haçova zaferinin kazanılmasında önemli rol oynadı. Haçova zaferi onun nüfusunu daha da arttırdı.
Hoca Sâdeddîn Efendi, Eğri seferinden dönüşünden sonra kendisini daha çok ilme ve eğitim işlerine verdi. Devrinde bütün ulemanın âdeta “Kutbu” hâline geldi. Onun talebeleri de meşhur oldular. Bütün talebeleri onun irfan halkasından olmakla övünüyorlardı. Sultan III. Mehmed, Sâdeddîn Efendiyi şeyhülislâmlık makamına getirdi. Hoca Sâdeddîn Efendi bir yıl sekiz ay şeyhülislâmlık yaptı. Bu sırada Müslüman halkın işlerini hiç ihmal etmedi ve hakkıyla yerine getirdi. Gerekli fetvaları hazırlamakta büyük maharet gösterdi. Her Cuma Müslümanların dertlerini dinlerdi. Herkesin lisanına göre, Türkçe, Farsça ve Arapça verdiği cevaplarla halkı memnun ederdi. Bu çalışma ve hareketleriyle halk arasında, hocası Ebüssü’ûd Efendiyi hatırlattığı söylenirdi. Devrin şairlerinden Cami Çelebi onu şöyle metheder:
Bu yakınlarda cihana, iki müftî geldi,
Tuttu âlemi, her birisinin fazlü edebi.
“Kimdir?” diye sual eylersen onları sen,
Birisi “Hoca Çelebi”, biri “Hoca Efendi”.
Sultan III. Murâd’ın vefatının dördüncü yılı dolayısıyla Ayasofya Camiinde hatim ve mevlid duası okunacaktı. Hoca Sâdeddîn Efendi camiye gitmek üzere evinde abdest tazelerken fenalaştı. Öyle olduğu halde camiye gitti. Dua biterken ruhunu teslim etti. Fatih Camiinde kılınan cenaze namazından sonra Eyyub Sultan’da defnedildi. 1599’da vefat ettiğinde 63 yaşındaydı.
Hoca Sâdeddîn Efendi kendi devrine kadar, Osmanlı sultanları zamanında yaşanan olayları, yetişen âlimlerin ve büyük zatların hayatlarını anlatan Tâc-üt-Tevârih adlı eseri yazmıştır. İki cilt olan bu eserine “Hoca Tarihî” denilmiştir. Ayrıca Lârî’nin Farsça tarihîni ve Emâlî Kasidesi’ni aynı vezinle Türkçeye tercüme etmiştir.