ABDULHAK HAMİT TARHAN
19. Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyıl başı edebiyatının en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Adulhak Hamid, Türk edebiyatına Batı etkisini getiren en önemli şair ve oyun yazarıdır. 2 Ocak 1852 günü İstanbul’da doğdu. Hekimbaşı Abdülhak Molla’nın torunu, tanınmış tarihçi ve Tahran büyükelçisi. Hayrullah Efendi’nin oğluydu. Bir yandan mahalle mektebine ve rüştiyeye giderken, bir yandan da Yanyalı Tahsin Hoca ile Edremitli Bahaeddin Efendi’den özel dersler aldı. 10 yaşındayken ağabeyi Nasuhi Bey ile birlikte Paris’te bulunan babasının yanına gitti ve bir süre orada okuduktan sonra 1864’te İstanbul’a döndü. Yaşının küçüklüğüne karşın Babiali Tercüme Odası’nda çalıştı.
Abdulhak Hamit, bir yıl sonra, Tahran Büyükelçiliğine atanan babasıyla birlikte İran’a gitti. Orada Farsça öğrendi. Babasının ölümü üzerine İstanbul’a dönerek, Maliye Mühimme Kalemi’ne girdi. Şura-yi Devlet ve Sadaret kalemlerinde çalıştı. Daha sonra Fatma Hanım’la evlendi. Paris Büyükelçiliği ikinci katipliğine getirildi. Paris’te yayımlanan, Nesteren adlı oyununda halkın zalim bir hükümdara başkaldırmasını anlatmasından rahatsız olan II. Abdülhamit’in emriyle görevden alındı. Gürcistan’da Poti, Yunanistan’da Golos, Bombay başkonsolosluğuna atandı. İstanbul’a dönerken Beyrut’ta eşi Fatma Hanımı kaybetti ve orada gömüldü.
Abdulhak Hamit, İstanbul’un itilaf devletlerince işgali üzerine Viyana’ya gitti. Burada büyük maddi sıkıntı içinde yaşadı. Daha sonra Ankara Hükümeti’nce yurda dönmesi sağlandı. 1928’de İstanbul milletvekili olarak TBMM’ye girdi; bu görevi ölümüne değin sürdü. Abdülhak Hamit şiir yazmaya 1870’lerde başladı. Bu dönemde Ebüzziya Tevfik, Recaizade Mahmut Ekrem, Namık Kemal gibi Tanzimat döneminin yeni edebiyatçıları arasında yer aldı. Gerek yabancı dil bilmesinin, gerekse yurtdışındaki görevlerinin sağladığı olanaklarla Batı edebiyatının Shakespeare, Corneille ve Racine gibi yazarlarını yakından tanıdı ve yapıtlarının etkisinde kaldı.
Abdulhak Hamit, dize ve uyak düzenlerinde değişiklikler yaptı, heceye önem verdi. Divan şiirindeki belirli konuların sınırını aşmaya çaba gösterdi. Tema olarak günlük yaşamı, doğa ve insan ilişkilerini de işledi. Lirik, epik ve felsefi şiirler yazdı. Tiyatro alanında Namık Kemal’in, daha sonra Batılı yazarların oyunlarını örnek aldı. Abdülhak Hamit, 12 Nisan 1937’de İstanbul’da öldü.
Eserleri: Ölü, Halce, Bir Sefilenin Hasbıhali, Bâlâ’dan Bir Ses, Validem, İlham-ı Vatan, Tayfalar Geçidi, Ruhlar, Garam.
Oyunları: İçli Kız, Sabr ü Sebat, Duhter-i Hindu, Nazife yahut Feda-yı Hamiyet, Tarık yahut Endülüs Fethi, Eşber, Zeynep, Macera-yı Aşk, İlhan, Tarhan, Fitnen, İbn Musa, Yadigar-ı Harb, Hakan.
Makber’den
Eyvah! Ne yer ne yar kaldı.
Gönlüm dolu ah u zar kaldı.
Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede, gelip ezelden,
Ben gittim, o hak-sar kaldı.
Bir guşede tarumar kaldı.
Baki o enis-i dilden eyvah,
Beyrut’ta bir mezar kaldı.