Sebep-sonuç yasası, evrendeki her olayın bir nedeni ve bu nedenin de bir sonucu olduğu prensibini ifade eder. Bu yasa, günlük hayatta farkında olduğumuz veya olmadığımız birçok olayın arka planında işler. Her eylem bir tepki oluşturur, her karar bir sonucu doğurur. Bu, fiziksel dünyadan psikolojik süreçlere kadar birçok alanda geçerlidir. Newton’un üçüncü hareket yasası olan “her etkiye karşı eşit ve zıt bir tepki vardır” prensibi de bu konsepte dayanmaktadır.
Karma ise, özellikle doğu felsefelerinde yaygın olan bir kavramdır ve sebep-sonuç yasasının daha manevi bir yorumudur. Karma, kişinin geçmişte ya da bu hayatındaki eylemlerinin gelecekteki yaşamında nasıl bir etki yaratacağını belirtir. İyi eylemler olumlu sonuçlar doğururken, kötü eylemler olumsuz sonuçlar doğurur. Bu, bireyin yaşamında deneyimlediği olayların, kendi eylemlerinin bir ürünü olduğu inancına dayanır.
Karma ve sebep-sonuç yasası, insanları daha bilinçli ve etik yaşamaya teşvik eder. Özellikle karma, kişinin kendi kaderini belirleme gücüne sahip olduğunu vurgular. Yaşam deneyimlerimizin sorumluluğunu üstlenmek, düşünce ve davranışlarımızı bu anlayış doğrultusunda yönlendirmek, daha olumlu ve dengeli bir hayat sürdürmemize yardımcı olabilir.