İsen : iyi, sağ / İsenmísíz: sağ mısınız –‘siz’ ile hitap ettiğiniz kişilerle selamlaşma / İsenmí – sağ mısın – ‘sen’ ile hitap ettiğiniz kişilerle selamlaşma.
***Buradaki konuşmalar çeşitli yerlerden ve günlük konuşmalardan derlenmiştir. Önemli bir yerde kullanacaksanız lütfen bir bilenden destek alınız.***
*
niçík
nasıl
Niçík heller? – Haller nasıl? (Nasılsın?/Nasılsınız?)
zur
büyük
kíçkíne
küçük
matur
güzel
yaxşı
iyi
bik
pek, çok (sadece sıfat ile birlikte kullanılır, ‘cok sayıda’ anlamını taşımıyor)
Bik matur – Çok güzel
programmist
programcı, bilgisayarcı (Rusça üzerinden geçen Latin kökenli sözlerde belli meslekler için -ist eki çok yaygın. Türkçede -ist yerine -cı/-cu eki kullanılır: balıkÇI, aşÇI vs.)
Meskew
Moskova
Novgorod
Novgorod (Rus şehri)
Kıtay
Çin
student
üniversite öğrencisi
kıtay
Çinli
alar
onlar
dust
dost, arkadaş
Alar dustlar – Onlar arkadaş.
*
kímníkí
Kimin? Kiminki?
ebi
nine, büyükanne, babaanne
babay
dede
Düşembí
Pazartesi
Sişembí
Salı
Çerşembí
Çarşamba
Penjíşembí
Perşembe
Jŭmğa
Cuma
Şimbe
Cumartesi
Yekşembí
Pazar
bügín
bugün
irtege
yarın
bírínçí
birinci
ikínçí
ikinci
üçínçí
üçüncü
may
mayıs
*
Xeller niçík?
Haller nasıl? (Nasılsınız? Nasılsın?)
yaxşı
iyi
eybet
iyi
Seğat niçe?
Saat kaç?
İkínçí yartı.
Bir buçuk (1:30) (Dikkatinize! ‘İkínçí yartı’ ikinci saatın yarısı anlamına geliyor.
awıl
köy
çakrım
kilometre
kunak
misafir
RAKAMLAR
1 bír
2 ikí
3 ǚç
4 dürt
5 biş
6 altı
7 jidí
8 sigíz
9 tuğız
10 un
11 unbír
12 un ikí
…
20 yígírmí
30 utız
40 kırık
50 illí
60 altmış
70 jitmíş
80 siksen
90 tuksan
100 yǚz
1000 míñ
*
yarıy
olur; tamam
Rexim itígíz!
Hoşgeldiniz!
rexmet
teşekkür (ederim)
kaydan
nereden
Kazannan
Kazandan
(/m/ ve /n/’den sonra gelen -dan/-den eki -nan/-nen şeklini alıyor )
tanış bulığız
tanışın (tanıdık olmayan kişileri tanıstırdığında kullanılır)
Min bik şat
Memnun oldum (aslında ‘ben çok şad/memnun’)
tügíl
değil
jurnalist
gazeteci
lingvist
dilbilimci
*
tuğan
doğan; akraba
tuğan tíl
ana dili
matur
güzel
küp nerse
çok şey
arkılı
yardımıyla, vasıtasıyla
Selamlaşma
İsen
iyi, sağ
İsenmísíz
sağ mısınız
‘siz’ ile hitap ettiğiniz kişilerle selamlaşma
İsenmí
sağ mısın
‘sen’ ile hitap ettiğiniz kişilerle selamlaşma
Selam
merhaba, selam
Tam manasıyla ‘selam’ kelimesine denk geliyorsa, kullanma itibariyle daha çok Türkçedeki ‘merhaba’ gibi yaygın.
Genelde gençlere söylenir.
Xeyírlí irte!
Hayırlı sabah(lar)! Günaydın!
Xeyírlí kǚn!
Hayırlı gün!
Xeyírlí kiç!
Hayırlı akşam(lar)!
Soru sormak ve cevap vermek
Eyí.
Evet.
Yuk.
Hayır/Yok.
… barmı?
… var mı?
Sin Azat mı?
Sen Azat mısın?
Min Almaz.
Ben Almaz.
Min Alsu, e bu Azat.
Ben Alsu, bu ise Azat.
Ğafu itígíz
Affedersiniz!
Ğafu it
Affedersin
Vedalaşma
Saw bulığız!
Sağ olunuz!
Vedalaşmakta kullanılır.
Saw bul!
Sağ ol!
Vedalaşmakta kullanılır.
İsen bulığız!
İsen bul!
Xuşığız!
Xuş!
Ne yazık ki Tatarca bilmiyorum. |
Nêy qızğanıç ki Tatarça bilmêyim |
Tatarca konuşmayı öğrenmek istiyorum. |
Tatarça söyleşirge öyrenirge tilêyim |
Lütfen yavaş konuşunuz. |
Ekrinrek söylişigizçi, zinhar |
Ne söyledi o? |
Nêy söyledi (eytti) ol? |
anla |
añla |
Siz beni anlıyor musunuz? |
Siz mêni añlıysız mı? |
Ben sizi anladım / anlamadım. |
Mên sizni añladım / añlamadım. |
Söylediklerinizin hepsini anladım. |
Söylegenigizniñ herisin (barısın) añladım. |
Lütfen, yineleyiniz. |
Zinhar, qabatlağız. |
söyleyiş |
eytiliş |
Bana Tatarcanın söyleyişi zor geliyor. |
Mêña Tatarçanıñ eytilişi qıyın kêle. |
söz |
söz |
Bu sözün Tatarcası nedir? |
Bo sözniñ Tatarçası nêy bolır? |
Siz Başkırtça biliyor musunuz? |
Siz Başqortça bilesiz mi? |
*
Jidínçí derís.
Bügín kǚn jılı mı?
Eyí, jılı.
Bügín kǚn jılı mı?
Bügín kǚn jılı tügíl.
Bügín yañğır mı?
Eyí, yañğır.
Bügín kǚn nindi?
Matur.
Kŭyaş bar mı?
Bar.
Enes efendí, síz kaya?
Awılğa.
*
O zi buna!; Pacea fie cu tine! = Selam alekım! – raspuns- “Alekım selam!”
Buna dimineata! = Kayırlı erten / saba ! (günaydin)
Buna ziua! = Kayırlı gun ! (iyi günler)
Buna seara! = Kayırlı akşam! (hayırlı akşamlar)
Noapte buna! = Kayırlı keşe! -raspuns-“Kayırga karşı” ( iyi geceler)
Meraba! = Salut! (esenlikler, merhaba)
Bine ati venit! = Koş keldınız!
Bine v-am gasit! = Koş boldık!
La revedere!; Cu bine! = Kule-kule!
Drum bun!; Mergeti sanatosi! = Sawlık man barınız!
Ramaneti cu bine / sanatate! = Sawlık man kalınız!
Numai bine!; Salutari! = Selamlar!
Sa fiti sanatos! = Esen bolınız!
Sanatate!; Sa traiesti! = Kop yaşa!; Yaşa!
Multumesc! = Saw bolınız!
Sa cresti mare! = Balaban caş bol!
Pofta buna! = Bereketlı bolsın!
Te iubesc (mult)! = Senı (kop) suyemen!
Iubitul meu!; Iubita mea! = Suygılım!
Iubirea mea! = Aşkım!; Sewdam!
An nou fericit! = Canı seneler kayırlı bolsın!
La multi ani! = Kayırlı seneler!
La multi ani!(la aniversarea varstei) = Kayırlı yaşlar!
Sarbatori fericite! = Bayram kayırlı bolsın!
Felicitari! = Kayırlı bolsın!; Kozaydın!
Sa ne ajute Dumnezeu! = Allah yardım etsın!
Binecuvantat de Dumnezeu ! = MaşAllah! ; Maşalası bar!
Cu voia lui Dumnezeu!; Sa dea Dumnezeu! = InşAllah!
Fereasca Dumnezeu! = Allah kostermesın / korısın !
Condoleante! = Başınız saw bolsın! – raspuns- Dostlar saw bolsın!
Dumnezeu sa va / ne dea putere! = Allah sabır bersın!
*
A
abay : nine, ihtiyar kadın
abiy : ağabey
agaş : ağaç, odun, tahta
agıl : ağıl
akay : erkek
aketmek : götürmek
akıs : aksi
aksüyek : akşamları oynanan bir tür çocuk oyunu
ala : hala
alaşa : tay
alcımak : delirmek, aklını kaybetmek
aldı : önü
allegım : kendini beğenmiş, müşkülpesent
alşaymak : uzanıp yatmak
anav : işte
angış : saman taşıma aracı
anniy : anne
apakay : kadın
aran : inek ahırı
arkan : urgan
arşımak : kabuğunu soymak
aruv : iyi
aruv bolmak : iyileşmek, barışmak
aş : yemek
aşamak : yemek yemek
aşatmak : yedirmek
aşıtmak : hamuru mayalamak
aşşı : acı
arış : at arabası oku
asaba : sevgili
aşkana : mutfak
ataman : erkek hindi
avdarmak : devirmek
avurmak : hastalanmak
avuştur : yer değiştir
ayat : evin girişteki büyük odası, salon
aydamak : sürmek
aylanmak : dolanmak, dönmek
aytmak : söylemek
ayuv : ayı
azakay : azıcık
azbar : avlu
avur : ağır
ay carıkta penerlık: çocukların sabahleyin burnunun akması
B
babay : baba
babaytop : yumruk büyüklüğünde çaput top ve bununla oynanan oyun
badiye : lazımlık
bala : çocuk
balalık : çocukluk
bala şaga : çoluk çocuk
balaban : büyük
balaga catmak: kuluçkaya yatmak
balak : paça
balavuz : balmumu
ballamak : doğurmak(hayvanlar için)
bank : kavanoz
barmak : varmak
başmak : dişi inek
bata : yaşca küçük kardeş
bav : bağ, düğüm
bavın tabmak: yolunu bulmak
bavur : ciğer
bayguş : beceriksiz, fakir
baytal : dişi at
bet : yüz
begıtmek : sağlamlaştırmak
bermek : vermek
bıltır : geçen yıl
bılış : düğün evine gelen misafirler
bırtalay : pek çok
bike : kadın
biy : örümcek
bokşa : bohça
boran : fırtına
bosaka : merdiven, eşik
boztorgay : serçe
bosuntay : bedava
botka : yemekli davet, pilav
boşuk : köpek yavrusu
böküy : öcü
börü : kurt
buga : boğa
bulay : böyle
burşak : dolu
bürşe : pire
C
cabışmak : yapışmak
cabıştırma : iki bisküi arasına lokum koyarak yapılan tatlı
calangaş : çıplak, yalınayak
calbarmak : yalvarmak
calbaş : kır saçlı
calpak : yassı
camanlamak : kötülemek
camav : yama
canay : yaramaz, kurnaz
cantaymak : kestirmek
canmak : yanmak
cantık : fırında yapılan bir tür hamur yemeği
capalak : biçerdöverin sapları bıcaklara sıkıştırmayı sağlayan kısmı
capalaktay : lapa lapa
capıldak : yalın ayak
capırmak : kabuğunu sıyırmak
capma : duvar üstünde kurutularak yapılan bir tür tezek
capmak : kapamak
caravsız : yararsız
cargana : yarasa
carık : aydınlık
cartı : eskimiş, yıpranmış
caş : delikanlı, genç
caşırmak : saklamak
catmak : yatmak
cavlık : mendil
cavmak : yağmak
cavşı : görücü
cavun : yağmur
cayav : yayan
cayrak : dağınık
cayratmak : dağıtmak
cazılmak : yayılmak
cazma : ayran
cel : rüzgar, yel
cekmek : arabaya at koşmak
cekırmek : bağırmak
cemış : yemiş
cengîl : hafif
cercumuran : köstebek , tarla sincabı
cevez : ceviz
cez : pirinç
cıbermek : göndermek
cıbımek : ıslanmak
cıbıtmek : ıslatmak
cıgılmak : düşmek
cîgıt : yiğit
cıkmak : düşürmek
cılamak : ağlamak
cılavık : kolay ağlayan
cılga : aşağı , kuytu
cılınmak : ısınmak
cılışmak : yaklaşmak, yakınlaşmak
cıllı : sıcak
cıltıramak : parlamak
cımırta : yumurta
cımşak : yumuşak
cımşamak : yumuşamak
cınasır : kötü huylu
cırcır : fermuar
cırılmak : yırtılmak
cırtmak : yırtmak
cıyın : şölen
cıyıştırmak: toplamak, düzeltmek
cıyimek : kötü kokmak
cıymak : saklamak, ortadan kaldırmak, toplamak
cıynamak : eğlenmek
cıyrenmek : iğrenmek
coklamak : yoklamak
colaklı : çizgili
coytmak : kaybetmek
coytulmak : koybolmak
cuka : ince
cukmak : sıvaşmak, karışmak
curek : yürek, kalp
cutkermek : öğürmek, aksırmak
cuv : yıka
cuvaş : yumuşak huylu
cuvguş : bulaşık bezi
cuvmak : yıkamak
cuvunmak : yıkanmak
cuvurmak : koşmak
cürmek : yürümek
cürsetmek : yürütmek
cütkermek : öksürmek
D
dada : abla
dam : inek ahırı
dâm : tat
davuş : ses
deste : testi
dım : nem
domalan : toprak altında yetişen bir tür mantar
domatis : domates
don mayı : iç yağı
döngelek : çocukların yuvarlayarak oynadıkları çember
duvadak : toy kuşu
düve : ergenleşmemiş dişi inek
düven : döğen
E
egeşmek : tersini yapmak, denileni yapmamak
egız : ikiz
ela : hela
eleken : leğen
emşek : meme
erek : uzak
erış : dikbaş
erışmek : inat etmek
erınşek : tembel
erte : erken
erten : sabah
erkelenmek : arkalanmak, başkasına güvenerek şımarmak
eşmek : karıştırmak, dağıtmak
G
gırnata : klarnet
gıygıy : keman
gogûm : güğüm
I
ıbırsemek : rahatsız etmek, ayak altında dolanmak, şımarmak
ırımek : erimek
ırımşık : küf
ıslav : sıva
ıslamak : sıvamak
ıssı : sıcak
ıştan : iç giyim, külot
ıyne : iğne
İ
işker : oda, içeri
iza kibrit kutusunda kibriti yakmak için sürtülen yüzey
K
ka : hani
kabakbaş : kel
kadamak : saplamak
kaday : arkadaş
kadiy : nasıl
kadiysın : nasılsın
kakra : gölgelik
kalakay : fırında yapılan bir tür hamur yemeği
kalamak : duvar örmek, sıvamak
kalav : kerpiçten yüksek bahçe duvarı
kalay : nasıl
kaltıramak : titremek
kambıraymak: eğilmek
kancık : dişi köpek
kampet : şekerleme
kapkan : fara kapanı
karaltı : evin etrafı
karamak : aramak, bakmak, himaye etmek
karangı : karanlık
karılgaş : kırlangıç
karşıga : karşı duvar
kart : yaşlı
kartagası : düğünlerde erkek toplantısının başkanı
kartaymak : ihtiyarlamak
kartbabay : dede
kartıy : nine
kartop : patates
kasnak : yer sofrası altlığı
kaşıkborek : sulu mantı
kaşkır : yırtıcı vahşi hayvan, kurt
katesın : ne yapıyorsun
katı : yanı
katık : yoğurt
katnamak : ziyaret etmek
katnaşmak : yakınlaşmak, sıkca bir arada olmak
kattı : katı, sert
kavuz : tahıl başağının tane dışındaki kısmı
kayaka : ne tarafa
kayda : nereye
kaydan : nereden
kayerge : nereye
kayırmak : bükmek
kaysı : hangisi
kayramak : bilemek
kaytarmak : geri döndürmek
kaytmak : geri dönmek, geri gelmek, nemlenmek
keday : şarkıcı
keler : kevgir
kelın : gelin
kelınşek : yeni gelin
kelışmek : uymak
kelıştırmek: uydurmak
kelmek : gelmek
kence : yaşça en küçük çocuk
kencapay : ailedeki en küçük çocuk
kengel : sakız elde edilen bir tür dikenli bitki
kenış : geniş
kerbış : kerpiç
kertme : yabani armut
kesek : parça, kerpiç büyüklüğünde toprak parçası
keskuyruk : kertenkele
keş : geç(vakit)
ketek : kümes
ketmek : gitmek
kıbla : kıble, güney
kıdırmak : aramak, misafirliğe gitmek
kılınmak : şikayet etmek
kımırska : karınca
kıral : akasya
kırcıman : yeni evli erkek
kırde : fırında yapılan bir tür hamur yemeği
kırgı : spatula
kırmek : girmek
kırsetmek : sokmak
kırt : kilit
kırtlemek : kilitlemek
kıskaayak : kadın
kışımak : kaşımak
kışımak : kaşımak
kışınmak : kaşınmak
kışınmak : kaşınmak
kışkene : küçük
kıyev : damat
kıygaşa : bir tür yemek
kıyık : çekingen
kıyış : eğri
kıyışmak : yamulmak, küsmek
kobete : fırında yapılan arasında pirinç ve et bulunan bir tür hamur yemeği
kodalak : 2 tekerlekli büyükçe el arabası
kogerşın : güvercin
kokokmiyav : haykuş
kolaş : çeşitli şekillerde yapılan üzeri yumurtalı çörek
kölderen : enine, boyuna
kona : tahtadan yapılmış büyük yuvarlak sofra
konak : düğünlerde erkeklerin bir araya gelerek eğlendikleri toplantı
konakbay : toplantılarda hizmet eden ev sahibi veya yakınları
kontak : akılsız, saçmalayan
konuz : hamam böceği
kopaymak : kendini beğenmek
kopka : kova
kora : avlu
koray : çalı, ot
koraz : horoz
korel : hindi
koşap : hoşaf
koşkar : koç
koşmak : katmak
koşmek : göçmek, yıkılmak
koteklemek : dövmek
kotermek : kaldırmak
kotur : yara kabuğu
koy : koyun
koyan : tavşan
kozu : kuzu
köbüymek : çoğalmak
köbüysü : çoğunlukla, genellikle
kökrek : göğüs
kölek : fanila
kölekse : gömlek
köp : çok
kucur : tuhaf
kuda : dünür
kudanay : dünür anne
kudababay : dünür baba
kudagıy : dünür
kuman : ibrik
kultobe : çöplük
kuman : ibrik
kundük : göbek deliği
kuniy : huni
kunlemek : kıskanmak
kunşü : kıskanç
kuntabak : ay çekirdeği başağı
kursak : mide, karın
kursü : sehpa, kürsü
kursümek : beğenmemek
kuşenmek : yüklenmek, zorlamak
kuturmak : sinirlenmek, aşırı hareketli olmak
kuvanmak : sevinmek
kuvmak : kovalamak, uzaklaştırmak
kuymak : dökmek
kûnbatar : batı
kûntuvar : doğu
kürpe : bulgur
kuyük : yanık
küyümek : altını yakmak
L
lakşa : erişte
loksa : lohusa
M
maksat : amaç
maktamak : övmek
mâl : dolay zaman
mannay : alın
marama : kadınların namaz kılarken başlarına örttükleri beyaz örtü
matuv : şapşal
may : yağ
mayasıl : egzama
mektep : okul
melte : fitil
men : ben
meşerpe : maşrapa
metiy : varil , fıçı
mıgaymak : küsmek, bozulmak
mık : çivi
mıkıy : cimri
mında : burada
mınmek : binmek
mınyaka : bu taraf
mırık : çamur
mışık : kedi
mıy : beyin
mıyık : bıyık
moşak : boncuk
muallim : öğretmen
N
neniy : nine
nogut : nohut
nüzül : felç, inme
O
oba : yüksek düzlük, yükselti
ogüy : üvey
ogüyana : zehirli bir böcek
okmek : ekmek
olay : öyle
okalamak : ovalamak
omaka turmak : baş üstünde durmak, hamuda kalkmak
on : sağ
onbey : düğünlerde erkek toplantısı başkan yardımcısı
ongarmak : bir işi yanlış yada eksik yapmak
oraza : ramazan
oramak : dolamak
osal : kötü
oşak : ateşin üstüne kazanı koymak için lullanılan üç ayaklı demir
oşek : dedikodu
oşeklemek : dedikodu yapmak
ozgarmak : uğurlamak
ozmak : uzaklaşmak
oymak : yüksük
Ö
ögüzbörek : iri mantı
ökürmek : böğürmek
örken : bitki sapı
ösmek : büyümek
östürmek : büyütmek
öşek : dedikodu
öşeklemek : dedikodu yapmak
özek : meyve ve sebzelerin en iç kısmı
P
pakıl : kasti
pakla : fasulye
papış : pabuç, terlik
patılcan : patlıcan
pener : peynir
penerlîk : gemici feneri
pepiy : yavru hindi
perık : ergenleşmemiş tavuk
peş : şömineye benzeyen duvarı ısınmada kullanılan soba
peşka : soba
pırım : fırın
pıkare : yoksul
pıtırak : dikenli meyvaları olan bir tür diken
porta : avlunun iki kanatlı büyük giriş kapısı
S
sabiy : çocuk, sabi
sagır : sağır
sak bol : dikatli ol, uyanık ol
sakav : konuşma özürlü
saldırmak : kondurmak, bina yapmak
salkın : serin
sandıraklamak: sayıklamak
sarburma : bir çeşit börek
sarımay : tereyağı
sasık : pis koku
sasımak : pis kokmak
satuv : çeyiz
savut : tas
saylamak : seçmek
sebelemek : çiselemek
sedır : uzun koltuk, divan
sekırge : çekirge
sekırmek : zıplamak
senek : dirgen
sernık : kibrit
sıbırtgı : süpürge
sımarlamak : ısmarlamak, sipariş etmek
sındırmak : kırmak(uzun bir şeyi kırmak)
sıpırmak : süpürmek
sıpra : sofra
sırga : küpe
sıtmak : kırmak, parçalamak
sıylamak : ağırlamak
sıypamak : okşamak, sıvazlamak, elle düzeltmek
sızgırmak : ıslık çalmak
siydik : sidik
siymek : işemek
sogum : kesilecek/kesilen hayvan
sogünmek : küfür etmek
sokur : kör
solakay : solak
solbey : düğünlerde erkek toplantısı başkan yardımcısı
sona : arı büyüklüğünde bir tür sinek
sorpa : yemeğin sulu kısmı, et suyu
soymak : kesmek
sozmak : elastik bir nesneyi uzatmak
sozulmak : elastik bir nesnenin uzaması
suliva : kuru erik ve bununla yapılan tatlı
sungürmek : sümkürmek
suv : su
suvagaş : omuza koyularak su taşımaya yarayan ağaç
suvbaka : kurbağa
suvuk : soğuk
suvurmak : emmek
süme : güve
süygulü : sevgili
süymek : sevmek
süyremek : sürmek, sürüklemek
süyek : kemik
Ş
şakmak : çakmak, koyunun yününe yapışmış pislik
şakmaklı : kirli
şalaş : çadır
şaltaymak : kaykılmak
şamır : çamur
şana : kızak
şakırmak : çağırmak
şaş : saç
şaşak : saçak
şaşratmak : sıçratmak
şatal : çatal
şay : çay
şaymak : sulandırmak
şaykamak : su ile çalkalamak, su ile yıkamak
şaykalamak : çalkalamak
şaynamak : ağızda çiğnemek
şaynık : çaydanlık
şeber : becerikli
şek : kapı sürgüsü, kilit
şeklemek : kilitlemek
şeltek : elek
şeltemek : elemek
şertmek : parmakla vurmak, ittirmek
şeren : saman yığını
şeşmek : çözmek
şıbaşmak : bulaşmak , sıvaşmak
şımaşmak : ağaca tırmanmak
şıbın : sinek
şıbırmak : damlamak , sızmak
şıdav : sabır
şıdavsız : sabırsız
şıgarak : baca
şılapşı : büyük leğen
şılka : cılk, olmamış, pişmemiş
şımışka : ay çekirdeği
şın : düğünlerde türkü arasında söylenen mani, atışma
şıpalak : çıplak
şıplamak : sonuna kadar doldurmak
şırak : lamba, ışık
şıray : yüz
şırayın sıtmak : yüzünü buruşturmak
şırbörek : yağda kızartılan bir tür hamur yemeği, çiybörek
şırkıy : sivrisinek
şışek : kısır koyun
şışmak : büyük abdestini yapmak
şipşe : civciv
şokmar : yumruk, balyoz
şoküş : çekiç
şolpu : kevgir
şongar : Kırımdan belli bir bölgeden olan kimse
şontuk : kısa, kısa paçalı
şorap : çorap
şot : çekiç
şökaman : kazma
şöl : çöl, kır, arazi
şömüş : kepçe
şoyün kazan : büyük döküm kazan
şulay : şöyle
şuval : çuval
şuvultı : şamata, şırıltı
şüy : askı
süyrevış : yerdeki tahıl toz türü maddeleri yığmak için kullanılan tahtadan yapılma alet
T
tabmak : bulmak
talamak : köpek saldırması, köpek havlaması
tapmak : doğurmak
tabakborek : susuz yenen mantı
tabamadın dürsüldek : kışın evlerde oynanan bir tür çocuk oyunu
talyar : sehpa
tamızmak : damlatmak
tamşanmak : imrenmek
tapmak : bulmak
taptamak : ezmek, bir şeyin üstüne basmak
taran baba kelyatır :çocukları korkutmak için söylenir
tartma : odanın karşılıklı iki duvarı arasında ve boydan boya uzanan, raf olarakta kullanılabilen kalas kiriş
tartınmak : çekinmek
tartıngaş : çekingen
taşlamak : bir şeyi bırakmak, yere bırakmak
taşlanmak : giysiyi çıkarmak
tavkel : salak
tayak : sopa
taymak : kaymak
tegız : düzgün
telbev : üzengi
teltıgırşık: telden yapılan oyuncak araba
temeş : sahur
tentek : akılsız,deli
tepmek : ayağıyla vurmak, tekme atmak
tepreş : baharda bir arada yapılan piknik
teran : biraz
teranşık : birazcık
terek : ağaç
termeteşık : delik deşik
testımal : havlu
teşık : delik
teşkermek : araştırmak, aktarmak
teşmek : delmek
tıgırmak : yuvarlanmak
tıgırşık : tekerlek, araba
tıgırtmak : yuvarlamak
tıgışmak : doluşmak
tıkmak : sokmak
tılmek : dilimlemek
tımav : nezle
tınış : soluk , nefes
tınıştabır : durmadan, sık
tırışmak : inat etmek
tırmaşmak : tırmanmak
tırmen : değirmen
tırsek : dirsek
tırnavış : tırmık
tiymek : dokunmak
toban : saman
tobe : tepe, dam
tobelemek : dövmek
tokmak : samanı ezmek için kullanılan betondan tekerlek, balyoz
tokmek : dökmek
tomalamak : yuvarlanmak, düşmek
toktamak : durmak
tokur : kel
tokuş : çamaşır yıkamak için kullanılan yassı tahta
tokuz : düğünlerde damat evi tarafından, kız evi karşılayıcılarına takılan hediye
tonmak : üşümek
toramak : doğramak
toraman : besili, sıhhatli
torgay : serçe
tosun : ergenleşmemiş erkek inek
toşek : döşek, yatak
toy : düğün
toymak : doymak
tör : odanın kapısının karşısında kalan kısmı, başköşe
tunevın : dün
turmak : kalkmak
tuvar : inek
tuvarşı : sığırtmaç
tuvgan : akraba
tuvmak : doğmak
tuvurmak : doğurmak
türs : çocuklara taytay durdurmak için söylenir (türs ayuw türs)
türsildek : kıpır kıpır çocuk,türs türs yapan çocuk
tüverek : yuvarlak, yağda kızartılan harcı olmayan bir tür yemek
tüyremek : iliştirmek
tüyrevüş : broş
tüyüşmek : ipliğin birbirime karışması
tüyürşük : düğüm
U
ulkum : yağda kızartılan bir tür hamur yemeği
uru : tahıl saklanan çukur
uruş : savaş
uruşmak : savaşmak
urba : giysi
urşuk : kirmen, yün eirmek için kullanılan tahta alet
Ü
ülken :büyük
ürümek: havlamak
üy :ev
üylenmek : evlenmek
üzmek : koparmak
V
vak :ufak
vaktüyek :ufaktafek
vatmak :ufaltmak
Y
yalmak : utanmak
yavuryüzü : paskalya
yuklamak : uyumak
yuku : uyku
yüzerlık : kıraç yerlerde yetişen otçul bitki
yüzüm : üzüm
Z
zappar : oruç tutmayan
zaviye : açı
*
*
Derleyen: Lilay Koradan
*
Bu yazılarımızı da okumak isteyebilirsiniz: