İnançlar eylemlerimiz sonucunda oluşturduğumuz temsil sistemleridir. Sahip olduğumuz her inanç belli bir davranışımızı temsil eder. Bizler hayatımızı inançlarımız doğrultusunda yaşarız. Arkadaşlarımızı, çevremizdeki insanları, farkında olmadan inançlarımıza uygunluğu açısından seçeriz. Sahip olduğumuz her inanç da bizim eylemlerimizi belirler. Her eylemimiz sahip olduğumuz bir inanca bağlıdır ve hatta kendi inancımıza uymayan bir tavır sergilediğimizde de suçluluk duyarız.
Hepimiz hayatımız boyunca hem iyi hem de kötü inançlar oluştururuz. Kötü inançlarımız bizim potansiyelimizi kısıtlar. Yapabileceklerimize sınırlar getirir. Bizler bir ömür boyu bu kötü inançların farkına bile varamayabiliriz. Aynı döngünün içinde sürdürebiliriz yaşamımızı. Şunu yapamıyorum, ben böyleyim, ben şunu sevmiyorum, bunu başaramıyorum tarzındaki cümlelerin temelinde oluşturduğumuz negatif inançlar vardır. Bu inançları kendimize rehber edindiğimizden her eylemde kocaman bir duvar olarak karşımızda bizi bekliyor olurlar.
Akvaryumdaki balık, inancını hatalı olarak algıladığı gerçekler üzerine kurar. Aynısı, çoğu zaman insanlar için de geçerlidir.
Aynı davranış biçimi, sirklerdeki filler üzerinde de gözlemlenmiştir. Bir sirkte çıkan yangında fillerin kurtulamayıp ölmeleri sonucunda yapılan araştırmada, kendilerini yerdeki kazıklara bağlayan kısacık ipleri koparmayı başaramadıkları ortaya çıkmıştır; çünkü yetiştiricileri yavru filleri doğduklarından hemen sonra sağlam iplerle kocaman kazıklara bağlayarak, kaçmalarına engel olmak istemişlerdir.
Geçen zaman içinde onlar da o ipleri koparmanın imkânsız olduğuna inanmaya başlarlar. Burada oluşturdukları olumsuz inanç kurtulmalarına engel olmuştur. Hâlbuki ipleri kırmak onlar için çocuk oyuncağıdır; ancak onlar bunu denememişlerdir bile.
Hiçbir şey imkânsız değildir. Sadece biz öyle olduğuna inanırız. Üniversite birincisi olmak da imkânsız değildir. Sadece siz öyle inanabilirsiniz. Sınav hakkındaki kaygılarımızın çoğunun nedeni yanlış inançlar oluşturmamızdır; kazanılmasının aşırı zor olduğu, onca kişinin çalışıp yapamadığı vs. gibi…
Bunlara inanıp kendinizi ne kadar yıprattığınızı bir düşünsenize. Bir de gerçekten yapılabileceğine inandığınızı düşünüp işe başlayın. Aradaki farkı göreceksiniz…
Olumlu inançlar oluşturmak tamamıyla bizim elimizdedir.
Çocukluğumuzdan itibaren edinmeye başladığımız inançlarımızı değiştirebiliriz. Bu şekilde ulaşmak istediğiniz tüm hedeflere ulaşabilirsiniz; çünkü zihninizin anahtarlarını elinize geçirmiş olursunuz ve adeta zihninizle oyun oynarsınız. Tabuları yıkmanın vakti gelmedi mi artık sizce de?
Başarmak için inanç şarttır. Hayatta hiçbir şey nedensiz değildir. Her şeyin bir nedeni, bir kaynağı vardır ve tüm inançlarımız alışkanlıklarımız sayesinde oluşur. Yarın güneşin doğacağına neden inanıyoruz? Hiç düşündünüz mü böyle bir şeyi? Biraz düşünmeniz için yanıtı hemen söylemiyorum.
Tarihimize bir dönüp bakarsanız, Kurtuluş Savaşı’nda bunun en güzel örneğinin sergilendiğini görürsünüz. Halkımız inandı, yeneceğine inandı. Bu yoğun inanç herkesi sürekli zafer için teşvik etti, sonunda beklenen sonuç geldi ve kazanıldı. İnanmasaydık o yoğun gücü içimizde hissetmezdik. Kazanmak için gerekli koşulları sağlayamazdık.
Birçok bilge, inanmanın esrarını her fırsatta dile getirmiştir. İnanmak için başarmak gerekmez; çünkü başarmak için inanılır. Tam tersini yaptığınızda bu inanmaktan çıkar ve bir şart olur. Oysa inanç tüm benliğimizle başaracağımıza olan güvenimizdir.
Bu arada biraz önceki sorunun yanıtını verebilirim sanıyorum, yanıt her gün doğduğu içindir. Her gün olması bizim inanmamız için yeterli bir sebeptir. Yani bir alışkanlıktır.
İnandığınız zaman gerekli tüm koşullar bir mıknatıs gibi sizi çekecektir. İnançlar sayesinde sinir sisteminize emirler gönderildiğinden istediğiniz duruma ulaşmanız kolaylaşacaktır. Şüpheden uzak kalmayı başarabileceksiniz. Bu çok önemlidir çünkü şüphe, önündeki engelleri görür. İnanç ise en karanlık gecedeki aydınlığı görür. Aradaki fark budur.
Hayatınızı gözden geçirdiğinizde şunu göreceksiniz: İnandıklarınızın her zaman başınıza gelmiştir. Dolayısıyla neye inanırsanız, beyninize bununla ilgili bir emir göndermiş olursunuz ve inandıklarınız gerçekleşir. Korkuyorsak hatta korktuğumuz şey sadece bir sefer aklımızdan geçmiş bile olsa, o gelir yine bizi bir şekilde bulur. Yani korktuklarımız başımıza gelir. O halde başarı yolunda olumlu inançlar oluşturmak en iyisidir.
Kızılderililer geçmişte inanç gücüyle nelerin olabileceğini gösterdi. Öleceklerine inandılar ve kendi kendilerine öldüler. Bu bir intihar girişimi sayıldı. Onlar sadece çok yoğun bir şekilde odaklandılar ve bunu yapabileceklerine inandılar. Denemenizi istemem ama iyi bir kanıt…
Hayatınızda bulunduğunuz yer, inançlarınızın eseridir. Gelecekte ulaşacağınız noktaya sizi ulaştıracak olan da yine inançlarınızdır. Kendinizle ilgili inançlarınızın farkına varın, yaşamınızı biçimlendirin. Gerçekten inandığınızda evrenin sizinle iş birliği yapacağını göreceksiniz. Gerçekten inanmaya başladığınızda şans da sizden yana olacak, bunu da göreceksiniz. İnandığınız her şey mutlaka gerçekleşir…