Mini-Matrak/Saçma-Sapan Röportaj da neyin nesi?
Aslında adı üstünde: Matrak ve saçma-sapan sorulardan oluşan mini röportaj…
Zekasına, hayal gücüne ve espri yeteneğine güvenenlerle bir aradayız.
İkinci konuğumuz: Fikri AKYÜZ
Onu ekranlardaki yorum ve tartışma programlarından, yazdığı kitaplardan ve köşe yazılarından biliyorsunuz.
Şu an “YENİ AKTÜEL” Yazarı ve “TGRT HABER” Programcısı…
Twitter adresi: www.twitter.com/akyuzfikri
Biz sorduk o cevapladı.
Onu bir de bu şekilde tanıyın.
Haydi bakalım…
1. Bir adaya giderken yanınıza kesinlikle almayacağınız 3 şey nedir?
“Bir adaya giderken” derken aday adaylığından adaylığa terfi edenleri kastediyorsunuz sanırım. Bir kere ben niye adaya gideyim? Seçilecek olan o.. Ben seçmenim, o bana gelsin.. Pardon şimdi farkettim sorunuzu.. Ada’dan bahsediyorsunuz. Evet bir adaya giderken yanıma almak istemediğim üç şey: Zincir, takoz, çekme halatı.
2. Arabadaki 4 lastikten birisiniz. Hangisi? Neden?
Araba 4 çeker ise hangisi olursa olsun. Bu kanaatim 2 kere 2, 4 eder kadar kesin. Kamyoncu jargonunda dubleks lastik diye anılan tubeless lastik hangisi ise ondan olmak isterim. İçimde şambrel olmasını istemiyorum. Gümlemek istemiyorum. Bu arada, gaflete düşüp cevaplamış oldum ama bana “tekerlek” dediğiniz için teessüf ederim.
3. Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar? Bu tartışmaya son noktayı sizin koyabileceğinize işaret ediyor uzmanlar. Hangisi doğru?
Bu tartışmaya son noktayı koyacak olan ben olamam. Bu konuda son sözü horoz söylemiş zaten. Gerçi horozun sözü kesin hüküm mahiyetinde değil. O yüzden bu pis denkleme ben de bir katkıda bulunmak isterim. Bir kere soru yanlış. Yumurta tavuktan çıkar ama tavuk yumurtadan çıkmaz. Çünkü yumurtadan tavuk çıkmaz. Civciv çıkar. Civcivler de ikiye ayrılır: Dişi ve erkek.. Dişisi büyüyünce tavuk olur. Erkeği büyüyünce horoz olur. Erkekliğini ispatlamak isteyen birileri ise horozlanır. O yüzden bu tipolojideki kişiler yumurta topuk giyerler. Erkekliğini daha da ispatlamak isteyen bazıları ise tv’de açıkoturumlara katılır. Çok öterse başı kesilir ya da başı göğe erdirilir. Konuyu uzattığımın farkındayım. Cevaba geçiyorum. Bu sorunun cevabını bilmiyorum. Bunu ne özel yetkili mahkemelerin ne de yüce divan’ın çözebileceğine inanıyorum.
4. “MEFİKAN SEMYATİSİ” hakkında yıllardır araştırma yapıyor, seminerler veriyor ve öğrenciler yetiştiriyorsunuz? Bu konuda dünyadaki ilk 3 otoriten birisiniz. Bize kısaca bilgi verebilir misiniz? Nedir bu “Mefikan Semyatisi”?
Bir ara NTV’de halay çekenleri izlerken kanal değiştirdim. Karşıma Flash Tv’de Dilber Ay’ın moderatörlüğünde NASA konusunda dünyanın en büyük otoritesi Albert Dilbert’in konuşması çıktı. Adam 367 yeter sayısının trigonometrik açılımını Mefikan Semyatisi ile açıklıyordu. Ama argümanları beni tatmin etmedi. Ben de bu bilim adamının iddialarını çürütmek için çalışmalara başladım. İddialarını toplayıp Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Dairesi’ne attım, orada çürümeye terkettim. İddialar böylece çürümüş oldu. Sonra bu çürümüş iddiaları belgelendirmek için bir doktordan çürük raporu aldım. Bu raporu Albert Dilbert’e gönderdim. A.Dilbert’in otoritesini sarstım. Sorunuzda siz de belirtmişsiniz. Bu konuda dünyada üç otoriteden biriyim. Otorite olduğum diğer iki alandan biri, fos sözcüğüne septik bir dürtüyle baktığım ve adına Foseptik dediğim teorem.. Diğeri ise Mendel Kanunları’nın bezelye üreticileri üzerindeki etkisinin parlamenter düzendeki mümtaz ve müstesna yeri konulu çalışma…
5. Evlenmek isteyen gençler en çılgın, ilginç veya acayip evlilik teklifi için sizden yardım alıyorlar. Şu ana kadar hiç duyulmamış, en çılgın, en uçuk, en acayip evlilik teklifi önerilerinizden birini öğrenebilir miyiz?
Seninle evlenmek istiyorum. Ama şu anki kararımdan her an vazgeçebilirim. Çünkü aklım başımda değil. Değil, çünkü aklımı başımdan aldın.”
6. Çok ilginç bir dünya rekoru kırdınız. Tebrik ediyoruz sizi. Konuyu ve ayrıntıları kısaca anlatabilirmisiniz?
Bir üstte yazdığım teklife bir saniye içinde cevap alarak dünya rekoru kırdım. Böylece Kezban Hatemi’nin Hüseyin Hatemi’ye yaptığı evlilik teklifine Hüseyin Hatemi’nin 3 saniyede verdiği cevaba dair dünya rekorunu egale ettim.
7. Geçen yıl bir uzay gezisine katıldınız ve Mars’a gittiniz. Yaklaşık 1 hafta 10 gün kadar orada kaldınız. Mars’ta sizi en çok etkileyen şeyler nelerdi?
İlk tespitim yerlerin tertemiz olmasıydı. Çünkü hiç bir şey yere düşmüyordu. İkincisi: Marsbüs’le seyahat etmek istedim ama Akbil bulamadım. Görevliye “Niye yok?” dedim. “Abi, dünyadan buraya gelenlerin hepsi sevinçten uçuyor, kimse araca binmiyor, şirket battı” dedi. Üçüncüsü: Bir kafede Bedrettin Dalan’ı gördüm. Dördüncüsü: Mars’a gelenlerin zorluk yaşamaması için Mars hükümeti intibak yasası çıkarmak için ciddi çalışmalar yapıyordu. Beşincisi: Mars İdman Yurdu ile Uranüsgücü arasında oynanan dostluk maçını izledim. Sabri’nin, birinin kaleye diğerinin ise Türk Telekom Arena’ya uzanan şutlarına tanıklık ettim. Güzel günlerdi.
8. Saatteki “akrep” mi, “yelkovan” mısınız? Neden?
Akrep olmak isterim. Çünkü ilk dijital saatlerde sadece akrep varmış. Yelkovan İsviçrelilerin 17.yüzyılda ekledeği bir çubuk.. İlk olmanın ayrıcalığı her zaman vardır. Gerçi şimdilerde bazılarına saaati sorduğunuzda sadece “çeyrek geçiyor” diyor. Yani yelkovanı önceliyor. Akrep once icat edilmesine rağmen ona itibaredenyok. Gerçi buna da şükür. Bazılarına “saatiniz var mı?” dendiğinde “var” cevabını veriyor. Gerçi bu sorunun cevabının böyle olması mantıki.. Yani THY’yi aradığınızda “boş koltuk var mı?” diye sorduğunuzda adam hemen rezervasyon mu yapıyor? Hayır.. Ne yapıyor? “Var” diyor..
9. Herkesin çok merak ettiği bir yere ulaştınız geçtiğimiz ay. Ve bu dünyada bir ilk… Gök kuşağının başladığı yere ulaşan ilk kişisiniz. Neler var orada? Nasıl bir yer?
Gökkuşağının başladığı yere gittiğimde merak etitğim bir şey vardı. Eskilerin alaimisema dedikleri yani göğün alameti dedikleri gökkuşağının ortasındaki renk hangi renk diye merak ediyordum. Bir yarışma programında da sorulmuştu. Gittim olay yerinde yaptığım inceleme sonucunda bu rengin yeşil olduğunu gördüm. Yani yeşil yaşıyor mu yaşamıyor mu şeklindeki spekülatif haberlere son noktayı koydum. Yeşil var ve orada.. Üstelik yaşadığı ortam renkli bir ortam..
10. “Gazoz kapağı” 5 farklı amaç için kullandığınızı açıkladınız geçenlerde. Bu 5 şey nedir?
Efes Pilsen için bira bu kapağın altındadır diye reklam verilirdi. Çamlıca ise bu kapağın altında.. Üsküdar hangi kapağın altında bilmiyorum. Gerçi geçen hafta sonu kapağı Üsküdar’a atmıştım. Altını üstüne getirmiştim. Sorunuza gelince: 1) Küçükken gazoz kapağıyla maç eder gazozuna oynardık. 2) İçindeki plastiği çıkarıp hediye var mı diye bakardık 3) Üstüne mum koyar ders çalışırdık 4) kenarlarını düzeltip ortasını deler ve fırıldak yapardık. Şimdi o görevi bazı gazeteciler yerine getiriyor. Acayip dönüyorlar. 5) Gazoz kapağı, kapak borsasının en değerli metaliydi. Çünkü gazoz daha az içildiği için daha az bulunurdu. Hele Schweppes kapağı.. Cumhuriyet altını gibiydi. Hey gidi..
11. “3 günlük dünya” da yaşıyoruz. İyi de haftanın hangi günleri bunlar? Neden?
Bu tür şeylere şu üç günlük dünyada kafamı yorup da vakit harcamak istemiyorum.
12. Sınavlarda değişmez bir kural vardır malum: “3 yanlış 1 doğruyu götürür…”. Peki nereye götürürler? Orada ne yaparlar?
Üç yanlış ise biraraya geldi mi tutabilene aşk olsun. Doğruyu bile götürürler. Doğrusu bu götürme işi çok su götürür. Neyi götürüyorsun, niye götürüyorsun, kimi götürüyorsun? Doğru’nun ne günahı var? Üç doğru bir yanlışı götürse daha doğru olmaz mı? Üç yanlış polis bir doğru adamı götürürse buna evet mi diyeceğiz? Doğrusu, üç doğru polisin bir yanlış adamı götürmesi değil midir? Üç yanlış bir doğruyu nereye götürür orada ne yaparlar diyorsunuz. Bence üç yanlış bir doğruyu suya götürüyordur, amaçları susuz getirmektir.
13. Bizi leyleklerin getirdiğine inanırız. Neden leylek? Tek görevli o mudur? Yoksa başka hayvanlar da var mı insanları getiren? Ne düşünüyorsunuz?
Ben küçükken de bana öyle demişlerdi. Ama kardeşim şubatın ortasında karlı bir günde doğmuştu. O gün de coğrafya dersine çalışıyordum. O kitapta deniliyordu ki: “Leylekler kışın sıcak yerlere göç ederler”. Kafama dank etti. “Kardeşim Şubat’ta doğduğuna ve her taraf kar olduğuna gore bu leyleklerin burada ne işi var?” dedim.
14. Çok yüksek bir iş merkezinin 36. katının penceresinden bir kaza sonucu aşağıya düştünüz. Geçmiş olsun öncelikle. Çok şükür ki burnunuz bile kanamadı. Peki, düşerken o anlarda neler hissettiniz? Nasıl bir duyguydu?
Valla, ben günlük gazetede yazıyordum. Muhafazakar medyadan bir iki kişiyi eleştirdim. Pat diye yere düştüm. Ama çok şükür burnum bile kanamadı. Ama onlar burnunun üstüne düşseydi en azından burunları kanardı. Çünkü burunları çok büyük.. Kafalarına bir şey olmazdı, çünkü kafaları çok kalın..
15. Herkes icat ettiğiniz cihazı/makineyi konuşuyor. Yüzyılın buluşu bile deniliyor. Bu makineyi ve çalışma şeklini bize anlatır mısınız?
Boruloji Enstitüsünün finansman desteğiyle yaptığım icat şu: Bir boru var. Borunun bir ucuna lav silahı koyuyorsunuz. Düğmeye basıyorsunuz, borunun diğer ucundan kağıt parçası çıkıyor. Ama bir diğer fonksiyonu daha var. Bir ucuna kağıt parçası koyuyorsunuz, diğer ucundan yüce divan pardon ahşap divan çıkıyor.
16. Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?
Bana siz kendinizi ne zannediyorsunuz diyemezsiniz. Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?
17. Türkçeye bir kelime hediye etmenizi istiyoruz. Bu kelime ve anlamı nedir?
Şiş man (Sürekli şiş yiyen adam)
18. Bindiğiniz uçağın kaptan ve yardımcı pilotlarının, aynı anda kalp krizi geçirmesi gerçekten büyük talihsizlikti. Kule ile telsiz/telefon bağlantısının olmaması ise apayrı bir felaketti. Fakat düşmekte olan bir uçağı ve içindeki 137 yolcuyu sağ-salim kurtarmış olmanız, tarihe kahraman olarak yazılmanıza neden oldu. Uçak kullanmayı bilmemenize rağmen kokpitte doğru sıra ile yaptığınız 8 müdahale/manevra başarıyı getirdi ve uçağı piste indirmeyi başardınız. Ne yaptığınızı sırayla söyler misiniz?
a) Pilot koltuğuna oturdum b) Sağa sinyal verdim c) Sinyalin görünmemesi ihtimaline binaen elimi camdan dışarı çıkarıp sağa doğru işaret yaptım d) Korsanlara karşı levyeyi kontrol ettim. e) Acil çıkış bölümünde oturan Nihat Doğan’a hitaben anons yaptırıp “Bu işin arkasında İsrail mi var?” diye sordum, “Hayır abi” cevabını aldım. f) Hava emniyet şeridine girerek önümdeki uçağı solladım g) Yolculara sakin olması gerektiğini içeren bir twit atayım dedim, sonradan aklıma geldi ki internet kapalı, ben de vazgeçtim. Şifahen “Sakin olun” diye bağırdım. h) Uçağı başarıyla Taksim meydanına indirdim. 138 yolcu ve mürettabatı kurtardım. Pardon kaptan ve yardımcısı kalp krizi geçirdiği için 135 olacaktı. Ama Taksim’deki 1350 yaya öldü. Kasıt yoktu, bir operasyon kazasıydı.
19. Çay bardağı ile klozet kapağı arasındaki 3 benzerliği işlediğiniz makale çok okunalar listesinde. Oldukça ses getirdi. Bu 3 şeyi bize de anlatır mısınız?
Yahu böyle sorular soruyorsunuz. Ondan sonra millet makale okumak için google’a girecek, arama boşluğuna “fikri akyüz, çay bardağı, klozet kapağı” yazacak. Ondan sonra gelsin “fikri akyüz, yazısını silmiş” mesajları.. İşin yoksa sosyal medyada lince uğra.. Özetle ben böyle bir makale makale yazmadım. Bu bir iftiradır. Bu iftirayı kim ortaya atmışsa ve kanıtlayamazsa ona müfteri diyeceğim. Bununla yetinmeyip Rasim Ozan’ı arayıp bu müfteriye “Alçaaaak, şerrrefsiz” demesini isteyeceğim. Demezsem şerefsizim…
Kaynak: www.hilmigunes.com