Eleştirirken Geliştirin

0
801

Eleştirmek nedense olumsuz olarak algılanır. Bu zavallı, masum sözcüğün üzerine ağır bir olumsuz yük bindirilmiştir. Bir tür şartlanma sanırım. Eleştiri genelde olumsuz olarak algılandığı içindir ki  “yapıcı eleştiri”  diye bir kavram oluşturulmuştur. Yani “yapıcı” sıfatını eklemezsek eleştirinin “yıkıcı” olduğu düşünülebilir. Hatta bazen eleştiri sözcüğünün çağrıştırdığı olumsuzluktan kaçınmak için onun yerine İngilizcesi olan “feedback” sözcüğü kullanılmaktadır.
Eleştirmek ve eleştirilmek bir alış-veriş süreci. Bu sürecin etkin olabilmesi, eleştiren ve eleştirilenin tutumları ile eleştirinin kalitesine bağlı. Bazıları eleştirelim derken karşısındakinin duygularını hiçe sayar, bazıları da ‘aman karşımdakinin duygularını incitmeyeyim’ diyerek eleştirmekten korkar.

 

 

BELGİN ÖĞREK
belginogrek@hotmail.com

 

 

Eleştirmek nedense olumsuz olarak algılanır. Bu zavallı, masum sözcüğün üzerine ağır bir olumsuz yük bindirilmiştir. Bir tür şartlanma sanırım. Eleştiri genelde olumsuz olarak algılandığı içindir ki  “yapıcı eleştiri”  diye bir kavram oluşturulmuştur. Yani “yapıcı” sıfatını eklemezsek eleştirinin “yıkıcı” olduğu düşünülebilir. Hatta bazen eleştiri sözcüğünün çağrıştırdığı olumsuzluktan kaçınmak için onun yerine İngilizcesi olan “feedback” sözcüğü kullanılmaktadır.

Eleştirmek ve eleştirilmek bir alış-veriş süreci. Bu sürecin etkin olabilmesi, eleştiren ve eleştirilenin tutumları ile eleştirinin kalitesine bağlı. Bazıları eleştirelim derken karşısındakinin duygularını hiçe sayar, bazıları da ‘aman karşımdakinin duygularını incitmeyeyim’ diyerek eleştirmekten korkar. Elbette eleştirilmekten rahatsız olanların sayısı da az değildir.
İletişimde sorunlar, çoğu zaman eleştirememek nedeniyle ortaya çıkar. Eleştirmek bir yaşam becerisidir. Sanattır. Zarif biçimde yapıldığı zaman karşımızdaki ile aramızda köprü kurar. İnsanların birbirini anlamasını, yakınlaşmalarını sağlar.

Kör Noktaya İsabet Eden  Eleştiriler
Günlük yaşamımızda bizim fark edemediğimiz, eğer şanslıysak çevremizdeki insanların fark ettiği kör noktalarımız vardır. Gelişebilmek için bunların ayrımına varmak çok önem taşır. Gelişmenin en önemli kurallarından biri mevcut durumu tespit etmektir. Eleştiriler kör noktalarımızı fark etmemizi sağlar. Bunlar fark edilmez ise bilinçdışı kayıtta kendini tekrarlamaya devam eder ve gelişimimizin önünde engel oluşturur.

18 yaşımda ehliyet almıştım. Trafikte araba kullanmaya çıkacağım zaman öğrendiğim en önemli şeylerden biri kör noktaya dikkat etmem gerektiği oldu. Ne kadar dikkatli olursak olalım arkadan gelen araba kör noktamıza düşerse aynadan onu görmek mümkün olmuyordu. Herkesin kör noktası var. İsterseniz deneyelim. Elinize A4 büyüklüğünde bir kağıt alın. Sayfanın soluna büyükçe bir artı(+), sağına da eksi(-) işareti koyun. Şimdi soldaki artı işaretine bakın ve sol gözünüzü kapatın. Bu durumda elinizdeki sayfayı ileri geri yavaş yavaş hareket ettirin. Sağdaki eksi işaretinin bir noktada kaybolduğunu göreceksiniz. İşte burası kör noktanızdır.
Geçen yıl İngiltere’de katıldığım eğitimlerden birinde gün boyu eleştirel bakış açımızı ve  eleştirme becerimizi geliştirici alıştırmalar yapmıştık. Eğitmen, gelişiminde yakın çevresinde bulunan kişilerin eleştirilerinin payının önemli olduğunu söylemişti. “Eleştirmek, karşınızdaki kişiye çok değerli bir armağan vermek, eleştirilmek ise armağan almaya benzer.” dedi. O akşam hep birlikte bir Çin restoranına gittik. Kocaman yuvarlak bir masanın etrafında yemeklerimizi yerken, son derece zarif  biçimde birbirimize armağanlar verdik ve bu armağanlar için birbirimize teşekkür ettik. Gelişmemize katkıda bulunacak, kör noktalarımızı aydınlatan bu eleştiriler bizim için çok değerliydi.

Eleştirinin Yeri, Zamanı ve Kıvamı
Kim gelişmek istemez ki! Öyleyse insanlar neden eleştirilmekten hoşlanmazlar? Eleştiri; yargılayan, suçlayan, beğenmeyen veya saldırgan bir biçimde yapıldığı zaman karşı tarafta olumsuz etki yaratır. Oysa maksat, üzüm yemektir, bağcıyı dövmek değil. Eleştiren kişi neden böyle bir tavır içinde olur acaba? Elbette farklı nedenleri olabilir.

Bazı insanlar birilerini eleştirmenin doğru olmadığını düşünürler. Hata arayan konumuna düşmek istemezler. Geliştirilmesi gereken tutum karşısında susarlar. Tepki almaktan korkarlar. Bazen de sorunun önemsiz olduğunu düşünürler. Üzerinde durulmaz ise sorunun ortadan kalkacağını düşünür, görmezden gelirler. Karşı taraf hatayı tekrar ettiğinde, son damla etkisi öfkeye neden olur. O zaman da eleştiri yıkıcı olabilir. Pasif tutum agresif davranışa neden olur.

Bir grup insan da karşısındakini değerlendirirken mükemmellik çerçevesinden bakar. Buna uymayan kişide sorun olduğunu varsayar. Bu durum karşı tarafta hayal kırıklığı yaratır. “Ne yapsam beğenmiyor”, “Ne yapsam yaranamıyorum”, “Yine beğenmeyecek” gibi düşünceler kişinin gelişimine engel olur.

Şayet siz eleştirilerinizi yapıcı biçimde vermek ve karşınızdakinde değişiklik yaratmak istiyorsanız öncelikle kendi eleştiri tarzınızı yoklayın. Nasıl eleştiriyorsunuz? Bunu anlamanın en iyi yolu, karşınızdakinden aldığınız tepkidir. Eleştiriniz karşınızda insanlar kendilerini savunmaya geçiyor veya kendilerini suçlanmış gibi hissediyorlarsa veya umursamaz tavır sergiliyorlarsa, o zaman tarzınızda değişiklik yapmakta yarar var.

Eleştirileriniz ile durum değişikliği yaratabilmek için öncelikle şu soruların cevabını bulun:
< Eleştirmenizin amacı nedir? Neyi değiştirmek veya geliştirmeyi amaçlıyorsunuz?
< Eleştirinizin sonucunda arzu ettiğiniz durum nedir?
< Bu eleştiri ile siz ne kazanacaksınız?
< Eleştiriniz ile karşı taraf ne kazanacak?
< Eleştireceğiniz şey tam olarak nedir?

Eleştirinin Hedefe Ulaşması İçin Neler Yapmak Gerek?
 < Eleştirinin amacını karşı tarafa açıklayın.
< Eleştirilen konunun dışına çıkmayın. Verilmek istenen mesaja odaklanın.
< Davranışı eleştirirken kişiyi etiketleyecek “dikkatsiz, bakımsız, bencil” gibi sözcükler kullanmayın.
< Objektif olun. Kişisel duygularınız doğrultusunda eleştirmeyin.
< Empatik olun. Kendinizi eleştirdiğiniz kişinin yerine koyun.
< Spesifik olun. “Hep, hiç, her zaman, son zamanlarda” gibi belirsiz ifadeler ile genelleme yapmayın.
< İletişimde sözler %7, ses tonu %38, beden dili %55 etkilidir. Bunu göz önünde bulundurun. Ses tonu ve beden diliniz ile karşınızdakini önemsediğinizi, onu dinlediğinizi fark ettirin.
< Pozitif olun.
< Samimi olun.
< Eleştirmeden önce karşılıklı güven ortamı yaratın.
< Karşınızdaki ile eşit olduğunuz mesajını verin.
< Karşınızdaki kişiye önemli olduğunu hissettirin.
< Karşınızdakini, yapılan eleştiri karşısında gereken değişikliği yapabileceği konusunda yüreklendirin.
< Karşınızdakine sahip olduğu kaynakları fark ettirin. Eleştirinizi sandviç içinde verin. Önce güçlü yanlarını, sonra güçlendirmesi gereken yanlarını sonra tekrar güçlü yanlarını söyleyin.
< Başkalarının yanında eleştirmeyin. Eleştiri özeldir. Birebir yapılır.
< Eleştireceğiniz durumu görüşmek için çok beklemeyin.
Yargılayan, küçümseyen, sübjektif ve hedefe yönelik olmayan eleştiriler karşısında insanların morali bozulur, karşı tarafa güvensizlik duyar. Öfke ve hayal kırıklığı gibi olumsuz duygular onun verimliliğinin önünde engel oluşturur. Böylece değişime ve gelişime karşı isteksizlik duyar. Yüreklendiren, geliştiren, objektif ve hedefe yönelik eleştiriler karşısında insanlar kendilerini güvende hissederler. Takdir edildiklerini, onaylandıklarını, önemli olduklarını fark ederler. Gelişmeye yönelirler.
Eleştirin, Geliştirin. 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız