Ciddiyet mi Güler yüzlülük mü?

0
812

Toplum olarak her nedense yanıldığımız bir noktada burası. İmkanlarımız olmasına rağmen güzel yaşamıyoruz. Bazı insanlarımız nasıl güzel yaşanacağını kavramış onları bunun dışında tutuyorum; beyefendiler, hanımefendiler ve nasıl davranacaklarını çok iyi biliyorlar. Birileri yan gözle bakar diye gümlemezlik yapmıyorlar. Ne kimsenin neşesini kıskanıyorlar ne de kendileri neşesiz kalıyorlar. Doğrusu ben bile imreniyorum onlara.

Fakat toplumumuzda genel geçer yargı bu yönde değil maalesef.

Yazar Nejat Muallimoğlu anlatıyor:

“Türkiye’de birkaç ay kalmış Amerikalı bir arkadaşım şunları anlatmıştı: “Senin vatandaşların ne garip insanlar. İnanır mısın, gülen, güleç tek bir Türk’e rastlamadım.” Arkadaşım İstanbul, Bursa, Konya, İzmir, Antalya gibi şehirleri gezmişti. Bizim, büyük çoğunlukla somurtkan ve abus insanlar oluşumuz, üzerinde, silinemeyecek izlenim bırakmıştı. Arkadaşım, biraz düşündükten sonra şunları ilave etmişti: “Bazılarınızın gülümsemelerinde bile, usta bir pokercinin düşünüşünü hatırlatan esrarlı bir hava var.”

Bu gerçeği reddetmekte, onlarda afyon çekenler çok, diyerek kendimizi temize çıkaramayız. Üzücü, hatta hazin ama ne yapalım ki gerçek de bu. Biz İslam milletleri, oldukça geniş şahsi tecrübelerime dayanarak söylüyorum, dünyanın en az gülen insanları arasındayız. İngiltere’den Hong Kong’a Fas’tan Singapur’a, Japonya’dan Amerika’ya kadar gördüğüm pek çok ülkede, soğukluk ve somurtkanlık yarışında sırtımızı yere getirebilecek insanlar görmedim. Gerçekten yedisinden yetmişine kadar güzel yaşamasını biliyoruz.

“Gülmesini bilmeyen dükkan açmamalı” diyor bir Çin atasözü. Tabii bu Çinliler için söylenmiş. Sorarım, satın aldığınız herhangi bir şeyi gülümseyerek, hayata güzel bakarak uzatan kaç tezgahtar, kaç satıcı biliyorsunuz?

Gülmesini ve güzel yaşamasını bilmiyorsak da, her şeye kulp takmakta, bahane bulmakta, Allah nazardan saklasın, elimize su dökecek pek bulunmadığından cevap hazır: “Geçim sıkıntısından gülmeye, neşelenmeye vakit mi kalıyor? “Aynı insanlara, “Niye okumuyorsunuz” diye sorduğum zaman aynı cevap, “Geçim sıkıntısından okumaya vakit mi kalıyor?”

Aklım hayalim almıyor. Nasrettin Hocaları. İncili Çavuşları yetiştiren bir Bektaşi halk edebiyatı kuran insanların torunları nasıl oldu, ne oldu da dünyanın en az gülümseyen insanları arasına girdiler.

 

Lilay Koradan

www.gencgelisim.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız