Karar Almanın Dayanılmaz Hafifliği!

0
903

 

Fatma Atasever

fatmaatasever@windowslive.com

 

Karar almak ne güç bir iştir. Çok zorlar insanı. Yorar. Takatsiz bırakır. Belki de yaşam içindeki en karmaşık zaman dilimidir karar alma süreci. Büyüklere danışırız, arkadaşlarla dertleşiriz, fallar açarız. Lafın Türkçesi, dokuz doğururuz. Karar verdiğimizde büyük bir yük kalkar üzerimizden. Hafifleriz. Canımız ister, üstüne bir Türk kahvesi içeriz. Az şekerli. Ben asla hayır demem; keyifliysem, aç değilsem…

Peki sonra? Aldığımız kararın yanlış olduğunu, geri dönüşü olmayan yola çıktığımızda anlarsak ne olur? Bazen üzülüp ağlarız, bazen büyük kayıplar yaşarız, bazense yıkılırız. Nadiren ise hiçbir şey hissetmeyiz. Ne pişmanlık, ne acı, ne umutsuzluk… Bir durup düşünelim. Niçin aldığımız kararların sonuçları her zaman yapıcı olmasa da kendimizi iyi hissederiz? Niçin başarısız da olsak mutluyuzdur? Niçin kayıplarımız kazanç gibi gelir? Belki de bu kararları hep kalbimizle aldığımız içindir. Gönül evet demişse, her yük hafif olur.

Kalbimizin sınırlarını hayal edelim. Kaç sevgi sığdırabiliriz? Kaç hoşgörü, kaç iyilik, kaç bağışlama?.. 10 yeni affetme, 20 yeni sabır için eskilerden silip yenisine yer açmaya ihtiyacımız var mı? Yüreğimizin hudutlarını çizemeyiz. Çünkü yok. Sığdırabildiğimiz kadar çok dünyayı alabiliriz içimize. Tıpkı feza gibi. İkisini de tasavvur edemiyoruz. İkisi de taşmaz, yıkılmaz, yorulmaz, bıkmaz. Bu kadar engin bir denizde fırtınalar her zaman erir gider. Belki de işte sırf bu yüzden kalpten alınan kararlar acıtamaz canımızı. Küçük kararlarımız için ise kalbimizi meşgul etmeye gerek yok. Mantık bu işimiz için yeterli olacaktır.

 

Büyük Dünyalarda Sorunlar Küçülür

Bilge usta ile mutsuz çırağın öyküsünü çoğumuz biliriz. Kendine her şeyi dert eden çırağına ders vermek ister usta. İki kaşık tuz ve bir bardak su getirmesini ister. Bir kaşık tuzu suya katıp içmesini söyler. Çırak tadına bakar ve tükürür. Diğer kaşıktaki tuzu da ilerdeki göle atıp, suyun tadına bakmasını ister. Çırak göl suyunu içebilmiştir. Büyük dünyalarda sorunlar hep küçüktür.

Dünyamızı nasıl büyütürüz? Kalbimizi bir bardak sudan bir göle nasıl çevirebiliriz? İnanın bunu ben de bilmiyorum. Yalnız bildiğim şu: Bunun bir formülü olamaz. Herkese göre değişir büyüme evrimi. Siz, size ait olanı keşfedebilirsiniz. Bu keşif yolculuğunu iç denizinizde yaparsanız, ulaşamamanıza imkan yok.

Doğru kararlar yürekle ve doğru zamanda alınmalı. Doğru zamanda alınmalı ki, pişmanlıklarımız hiç olmasın. Doğru zamanda alınmalı ki, kimseye en küçük bir zararı dokunmasın. Doğru zamanda alınmalı ki, bizi biz yapan değerlerden eksilen bir damla dahi olmasın.

 

KUTU

Tam Zamanında Yaşamak

Tam zamanında açmalısın kapını

Hayatına girmek isteyenlere.

Tam zamanında çıkarmalısın

Sevginden şımarmaya başlayanları.

Tam zamanında affetmelisin kardeşini

Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını

Seni gecenin üçünde arayıp da

Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.

Tam zamanında öğretmelisin oğluna

 

Gerekiyorsa yumruk atmayı

Tam burnunun üstüne

Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden.

Tam zamanında konuşmalı

Tam zamanında şarkı söylemeli

Tam zamanında susmalısın.

Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa

Annenin babanın evini,

Tam zamanında başka bir şehre gidip

Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.

Tam zamanında dönmelisin memleketine.

Tam zamanında için titremeli,

Tam zamanında aşık olmalı

Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.

 

Can Yücel’in şiiri şiir gibi. Su gibi. Okumaya doyamıyorsun. Başa dönüp, tekrar okuyorsun. Belki de mısralardan önce yazılanlara hiç gerek yoktu. Tam zamanında, büyük yürekle, size iyi gelecek kararlar almanız dileğiyle…

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız