Taşlardan Çok İzmaritlere Takıldım

0
990

Almış olduğumuz bir nefesle bağlanırız hayata. Bir küçük nefesle tutunuruz dünyaya, hiç kopmayacakmışız gibi. İnsanız, bazen yenik düşeriz nefsimize. Bir defadan ne olacak, deriz. Sadece bugünlük deriz. Sonra onsuz yapamıyorum deriz. Sonra mı? En sevdiğimiz insana bile zarar veririz aldığımız nefesle. İçimize doğru çektiğimiz bir küçük nefesle karartırız dünyaları.
Anne karnındayken başlamıştım sigaraya. Her nefes alışımda acı çekiyordum. Daha hiçbir şey bilmeyen beynim, raflarda unutulmuş bomboş sayfalar gibi tozlanıyordu.

Bunalıyordum. Küçük kıpırdanışların dışında duyuramıyordum rahatsızlığımı insanlara. Anlatamıyordum şikayetlerimi kimseye. En kaygısız olmam gereken yerde bile kaygılanıyordum, doğacağım anı düşünerek. Çünkü annem hayatımı karartıyordu içtiği sigarayla. Güneş alan pencerelerimize güneşi geçirmeyen siyah perdeler çekiyordu. Bir de elini karnına götürerek beni çok sevdiğini söylüyordu. İnanmıyordum bu güzel sözlere. Benim için hazırladığı o güzel, tatlı oda yerine, hastanedeki koruma odalarında yatıracaktı. Beni uyutmak için söyleyeceği ninniler yerine feryat figanlar çınlayacaktı kulaklarımda. Diğer bebekler sıcak kucaklarda gezerken, ben soğuk hastane köşelerinde sancılarımla ağlayacaktım.

Korkuyordum… Her an bir yerimi, parmaklarımı, ellerimi, kollarımı, gözlerimi, her bebeğin sahip olduğu güzelliği kaybediyordum yavaş yavaş. Alışagelen bozulmuştu. Ben anne karnındayken ağlamaya başlamıştım.

Nefesinle Yaşa ve Yaşat

Sonunda gelmiştim her şeyin gerçek olduğu bu dünyaya. Hiçbir gün gülemeden, hep ağlayarak geçirdiğim bebekliğim kaldı geçmişte. Çocuk olmuştum, bebekliğimi yaşamadan. Bir odada geçirdiğim çocukluğum, karanlık dünyam… Güneş ısıtmıyordu şehrimi. Top oynayamıyordum. Koşamıyordum. Ben hep tek başıma saklambaç oynuyordum, saklanma gereği duymadan karanlık dünyamda.

Büyüdüm, hiç büyümek istemeden. Kırlarda koşmak istedim, koşamadım. Bir gül koparıp vermek istedim gönlümdeki yare ama ne bir gül koparabildim ne de gül verebildim ona. Yürümek istedim, düştüm. Yenilmek istemedim her şeye rağmen. Koltuk değneklerimi alıp yürümek istedim, yine düştüm. Bir taş yerine küçük bir sigaraya takılıp düştüm. Ne zaman öleceğimi düşünerek yaşlandım… Belki her şeyden önemlisi, ben gökyüzünü, o çok konuşulan dolunayı, gökyüzünün en parlak yıldızını, güneşi göremedim. Ben taşlardan çok izmaritlere takıldım.

Aldığımız nefeslerle yaşayalım. Aldığımız nefeslerle yaşatalım insanları. Hiçbir şey yapmasak da aldığımız nefeslerle karartmayalım aydınlık dünyalarımızı. Söndürmeyelim geleceğe ışık saçan yıldızlarımızı.

 

Selçuk Kurt / Genç Gelişim

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız