AİLEDE KRİZ YÖNETİMİNİN SAĞLIKLI OLMASI
Aile yapısı genellikle günümüzde çekirdek aile şeklinde…Anne, baba ve çocuk ya da çocuklardan oluşmakta… Ya da birinci halka böyle olup, ikinci halkada büyük anne, baba, ebeveynlerin kardeşlerinden oluşmakta…Bireyler sürekli iletişim halinde, ister sözlü, ister beden dili ile…Ailede herşey yolunda ise sevgi, heyecan, pırıl pırıl ışıldayan gözler, mutluluk duyguları her yanı sarmış oluyor.
Aile, hep durağan yaşayan bir kurum değildir. Aileyi oluşturan bireylerin yaşantılarında inişler, çıkışlar olabilir. Bu da etkileşim içinde olan bireyleri dolaylı ya da doğrudan etkiler.
Ailede güç bir hastalık başlamış olabilir. Ailedeki bireylerin hastalık karşısındaki yaklaşımları, kendilerini güçlü tutabilmeleri, hasta birey için yapılacaklar, doktor vs. gibi durumların düşünülmesi, hastaya psikolojik destek verebilme başarısı, bakımla ilgili yaşanacaklar konuları üzerinde hassasiyetle durulması gereken hususlardır. Hastalığın süreğen olması, bulaşıcı olması hep ayrı özellikler gösteren durumlardır.
Engelli olma durumu ve engelin türüde aile bireylerini doğrudan etkileyecek durumlardır.
Ailede kayıplar olabilir, bunların telafisi mümkün değildir, ancak; yeni duruma uyum sağlamak zaman alacaktır.
İş sorunu yaşanabilir, ekonomik sorunlar aileyi zorlayabilir, bireyler belli bir ortalamaya alışmışlardır, standartı düşürmek istemeyeceklerdir, belirsizlik ortamı rahatsız edicidir.
Eşler ayrılabilirler, çocuklar ne olacak meselesi vardır. Çocukların etkileniş biçimi vardır. Eşlerin boşanma nedenleri aileyi etkiler ve durumu hazırlayıcı nedenler önemlidir. Şiddet, aldatma, şiddetli geçimsizlik nedenlerden ilk akla gelenler arasındadır.
Çekirdek ailenin dışındaki ikinci halkada yaşanan olumsuzluklar, yaşanan maddi, manevi kayıplar, hastalıklar, kazalar, boşanmalar da aileyi doğrudan etkileyebilecek şekilde kendilerini gösterirler.
Tüm bu zorlayıcı durumlarda görev en çok kadına düşmektedir. Evde anne, eş, psikolojik danışman, ahçı, hijyen görevlisi, öğretmen, organizatör, ekonomist, hemşire, hastabakıcı, kuaför, terzi… Bu daha çok uzayıp, gidebilir. Belli bir mesleği varsa artı onunla ilgili sorumluluklar…
Toplumumuz, çocukluk çağından başlayarak kızları, becerikli yetiştirmeye, ellere ! karşı mahçup olmama üzerine programlamıştır. Erkekler ise nedense elleri ve ayakları, tüm bedensel uzuvları yerinde olduğu halde bir türlü evde bir iş yapamazlar. ‘’Ben anlamam, ben beceremem’’ sözcükleri sanki erkekler içindir. Kadın olan anneler, nedense toplum koşullanmasından bir türlü kurtulamazlar. Aslında evde işler paylaşımla olduğunda hem keyifli olur, hemde ortak geçirilecek zaman çoğalır. Ayrıcada ebeveyn çocuklarına iyi bir model olur.
Aile ile ilgili olarak, olası ya da istem dışı oluşmuş kriz denebilecek durumlarda, aileyi oluşturan bireyler; dişi cinsiyete yine fazla sorumluluk yüklemiş durumda. Burada olaya kadın ve erkek olarak bakıp; çocuklar ve gençleri kapsam dışı bırakıyorum. Aile bireylerinin, kriz durumu yaşatmamaları için, düşünerek davranmaları gerekmekte. Zaten, elde olmayan nedenlerle krizler yaşanıyor; hiç değilse yapılabilecek birşeyler varsa aile bireyleri dikkatli olmalı ve günlük yaşantılarını aileleri içinde ; paylaşabilmelidirler ki olumsuz sürprizler yaşanmasın.
Aileyi ayakta tutan kadına, kriz yönetiminde tüm aile bireylerinin destek olması dileğiyle…
Öznur Simav
Pedagog