Zaman her şeyin ilacı diye bir tabir vardır. Genellikle acı, sıkıntı, üzüntü, ayrılık, ölüm gibi durumlarla karşı karşıya kalındığında kullanılır bu söz. Ve bu gibi durumlarda son derece geçerlidir de.
Peki ya tam tersi durumlarda…
İnsanın heyecan duyduğu, zevk aldığı, mutlu hissettiği durumlar zaman içerisinde anlamını, değerini, önemini kaybedebilir mi?
Çok beğenerek aldığınız bir elbise bir zaman sonra dolabın en arka raflarından birinde mi bulur kendini? Büyük bir aşkın alışkanlığa döndüğünden korkar mı insan? Zaman her zaman her şeye ilaç olmayabilir mi?
O çok sevdiğiniz sevgilinizin ya da eşinizin gözlerinizin içine bakarken bile heyecanlandığı günlerin geride kaldığını hissettiğiniz an panikleyebilir ve hatta şaşkına dönebilirsiniz. Ya da bir anda kızıp duygusal cümlelerle ona saldırmayı da seçebilirsiniz. Ve ya kabuğunuza çekilip sadece üzülebilir için için kendinizi yiyebilirsiniz. Her ne yaparsanız yapın zamanın beraberinde getirdiğini engelleyemezseniz. Yani değişimi…
Zaman değiştirir. Hem de her şeyi. Bunun önüne geçmeye çalışmak çoğu zaman yorgunluğu hatta tükenmişliği beraberinde getirir. Belki de en iyisi şikayet etmek yerine herkesin bu değişimi kendisi için olumlu hale getirmeye çalışmasıdır. Bunu söylediğimde danışanlarım çoğu zaman “polyanacılık mı oynayalım” sorusunu sorarlar bana. Ve ben çoğu zaman bunun polyanacılık olmadığını anlatmaya çalışırken bulurum kendimi. Ki öyle olsa da bir şey değişmez. Önemli olan ne hissettiğimizdir çünkü. Zamanın değişimi beraberinde getirmesinin kaçınılmaz olduğunu kabul etmek bile daha iyi hissetmenin ilk adımı olabilir belki de. Değişen ya da artık olmayan şeylere tüm dikkatinizi yöneltmek değişimle gelen başka güzel şeyleri görmenizi engelleyebilir.
AYNAYA BAKIN
İnsanların zaman zaman aynanın karşısına geçip uzun uzun kendilerini izlemeleri gerektiğini düşünürüm.
kaynak: yorumpsikoterapi.com