Her şeyi olan genç kadınlar neden mutsuzdurlar..?
Modern çağın beraberinde getirdiği sıkıntılardan biri de özellikle büyük şehirlerde yaşayan genç kadınların kedilerini mutsuz etme potansiyelleridir. Gün geçtikçe çevrenizde “bakımlı, aktif, çalışkan, başarılı, azimli, kararlı, iş gücü yerinde, kendi parasını kazanan, ailesinden ayrı yaşayan, bir çok imkana sahip” olan ancak mutlu olamayan genç kadınların sayısının artığını fark edebilirsiniz. Bu artışın çok sayıda farklı nedeni olabilir. Kişisel sebepler bir tarafa konulursa genel olarak eğitim seviyesinin artması ve eğitim alan popülasyonun genişlemesi, bununla birlikte çalışan genç kadınların sayısındaki artış, kendi parasını kazanan genç kadınların ailelerinden destek alma ihtiyacı duymamaya başlaması, ayrışma eğilimi ve özgür yaşama isteği gibi sebepler genç kadınların büyük bir denizde tek başlarına kulaç atmalarını sağlıyor.
Genç kadınlar çalışıyor, kendi hayatlarını idame ettiriyor, tek başlarına yaşıyor, hayatın tüm zorluklarıyla başa çıkmaya çalışıyor, sürekli bir yerlerden başka yerlere koşuşturuyor. Dışarıdan bakan birçok kişi bu genç kadınlara gıpta ile bakıyor. Hatta bazıları onların yerinde olmak istiyor. Liseli kızlar bu hayali listelerinin en başına koyuyor… Ama çoğu zaman gıpta ile bakılan hatta bazen kıskanılan bu genç kadınların büyük bir kısmı bir türlü tam olarak mutlu olamıyor.
Peki neden..?
Bu kadınların büyük bir kısmı çok erken ve çok yoğun bir yorgunlukla başa çıkmaya çalışıyor. Yaşadıkları fiziksel ve belki daha da önemlisi ruhsal yorgunluk onların tam olarak mutlu olmasını engelliyor. Bu yoğunluğun içerisinde bir şeyler hep eksik kalıyor. Genellikle de bu eksik mutlu bir yuva kurma hayalinde kendini buluyor. Bu genç kadınlar vefalı insanların ve kendilerini koruyup kollayacak bir erkeğin yokluğundan muzdarip oluyor. Çoğunun diline yansımasa da bu durum içten içe birçok genç kadını kıskacı altına alıyor. Bir de sosyal baskılar işin içine girince durum daha da sıkıntılı bir hal alabiliyor.
İnsanın beyni, kalbi ve çevresi ne yazık ki her zaman fikir birliği içerisinde olamıyor. Birinin yap dediğine bir diğeri ısrarla karşı çıkabiliyor. Biri tatmin olmuşken bir diğeri hala tatmin edilmeyi bekliyor. Çağımızın modern genç kadınları da genellikle bu üçgenin köşeleri arasında gidip gelmekten fena halde yoruluyor.
Bu üçgenin bir diğer açıklaması kişinin kendisine biçtiği rol, çevresinin kişiye biçtiği rol ve kişinin kalbinin seçtiği yol olabilir. Kendi ayakları üzerinde duramayan kadınlar genellikle çevrelerinin kendilerine biçtikleri rolü yaşarken, nispeten daha özgür olan ve kendi seçimlerin yapabilen kadınlar ise bu üçünün arasında gidip gelirler. Bu gidip gelmeler zaman içerisinde kişiyi yorup çaresiz de hissettirebilir. Bu kargaşa içerisinde yorgun düşen genç kadınların yaşadıkları duruma farklı bir pencereden, üçüncü bir gözle bakmaları, aslında yaşadıklarının seçenekler arasında tercih yapma zorluğundan başka bir şey olmadığını görmeleri ve mutlu olmak için altın kuralı hatırlamaları gerekir. Bu altın kural da “mutlu olmak isteyen kişinin beklentilerini azaltması gerektiğidir”.