Erkek, birlikte olduğu kadını duygusal ve zihinsel olarak doyurmayı bilmiyorsa, uzun vadeli bir ilişkide aldatılmaya mahkumdur
Bu yazının başlığı, erkekler arasında son yüzyılın en popüler cümlesi olsa gerek. Biraz da fazla zahmetli midir nedir bilinmez, artık uğraşmayı bırakıp anlamaya çalışmadan, kendi bildiklerini okumaya başladılar. Oysa aslında kadınları anlamak ve mutlu etmek öylesine kolay ki… Bir rehberliğe ihtiyaç var.
Yine İstanbul’dan bir ilişki hikayesi…
Akıllı, kariyerinde en üst noktaya gelmiş, sevecen, narin, iyi yürekli bir kadındı. Üstelik sadece erkeklerin değil, pek çok kadının da dikkatini çekip bakışları üzerinde toplayabilecek kadar da güzeldi. Evlenmek istiyordu ve âşık olup, mutlu bir beraberliğe doğru yol almak için benden rehberlik istiyordu. Bir süre çalıştıktan sonra hayatına hoş bir adam girdi. Başlarda her şey düzgün gidiyordu. Adam kendini şöyle tarif ediyordu: “Beni mutlu etmek çok kolay. Güzel bir sofra ve seks.” Çalışan bir kadın olmasına rağmen bu kurala elinden geldiğince uymaya çalışıyordu. Ama bu genç adama yetmez olmuştu. Öfke nöbetleri geçiriyordu. Nöbet sırasında ağzından çıkanları kulakları duymuyordu. Ya da genç kadına olmadık kaprisler yapıyor, sonra pişman olup özür dilemeye çalışıyordu. Aslında bilinçaltında kocaman bir değersizlik duygusu vardı.
Bir akşam konsere gittiler. Müzik, genç adamın tercihiydi. Konser uzadıkça uzuyordu.
Genç kadın ertesi sabah beşte kalkarak iş seyahatine çıkmak zorundaydı. Bunu hatırlattığında genç adamın suratı asıldı.
Konserden erken çıktılar. Yol boyunca adam söylendi. “Benim kadınım yanımda olmalı.
Bunu yapamazsan seni terk ederim,” dedi.
Ama ertesi gün yine harika ve romantik bir âşık haline bürünüyor, genç kadınla istikrarlı bir şekilde evlilik üzerine planlar yapmaya devam ediyordu. Sorumluluk sahibiydi.
Verdiği sözlerin arkasında duruyordu. Genç kadının aklı karışmıştı. Ne yapmalıydı?
Bir başka akşam, kadın evde yemek daveti verdi. Sevdiği adam bu kez de kıskançlık krizi yaratmıştı. Zaten değersizlik duygusuyla kıvranan erkek kıskanç olur. Çoğunlukla bu kıskançlık, geçerli bir sebebe dayanmaz, özgüvenlerinin kırıldığı herhangi bir olayda patlayabilir. O gece genç kadın odasına kaçarak ağlamak zorunda kalır. Genç adamın onun yanına gidip elini uzatması çok uzun zaman almıştır. Artık bazı şeyleri duygusal olarak toparlamak kadın için çok zordur.
KADININ REFERANSI DUYGULARDIR
Bir kadın böyle bir durumda çok basit şeyler bekler. “Hatalı davrandım. Özür dilerim. Seni kırmamak için çaba harcayacağım.” Bu kadar… Oysa bu genç adam hiçbir şey söylemiyor. Aradan bir süre geçtikten sonra genç kadınla tekrar yakınlaşabilmek için, onu kırdığını bildiği için, onu evine davet ediyor. Belli ki ortamı yumuşatmak üzere hazırlık yapmış. Özenli bir sofra kurulmuş. Mumlar ve şömine yakılmış.
Yemek ve müzik ayarlanmış. Kadın bu hazırlık karşısında duraklıyor. kadın beyni ve duyguları, tam o esnada bir konuşma , duygularının anlaşıldığından emin olmak ister. O hâlâ en son görüştüğü ve kavga ettikleri anda kalmıştır. Çünkü kadının olayları kaydetme referansı duygularıdır.
Erkek farklı olduğu için bunu anlamakta zorluk çeker. Ya da anlasa bile rahatsız olur.
Çünkü başa çıkabileceği bir şey değildir. Oysa bu, kolayca öğrenilebilecek bir durumdur.
Elbette şömine, romantik sofra ve mumlar, geceyi yatağa doğru taşımak içindir. Genç kadın itiraz eder. Sevişmenin bir sevgi paylaşımı olduğunu bilir ve yatağa gitmeyi reddeder. Ve genç adam bunun sebebini anlayamamıştır bile. “Akıllı bir kadın problemleri yatağa taşımaz. Bu şekilde beni kaybedersin. Ve ben eğer başkasıyla evlenmek istersem çok fazla aday bulabilirim,” der. “Seni anlayamıyorum,” diyerek konuşmayı bitirir.
SEVİŞMEK, ERKEK İÇİN MEKANİK RAHATLAMA
Erkekler yapıları gereği, kadınla yatağa girmeyi mekanik bir rahatlama olarak görebilir. Eğer tek bir kadına derinleşebilmeyi öğrenmemişse, yani kadınını sadece maddi ya da bedensel olarak değil, duygusal ve zihinsel olarak da doyurmayı bilmiyorsa, o erkek uzun vadeli bir ilişkide aldatılmaya mahkum olacaktır. Ama kendisi bunun farkına bile varmayabilir.
Bu genç adamın da en büyük hatası, kadınını sadece para ve cinsellikle doyurabileceğini sanmaktı; romantik sofra, mumlar ve şömine gibi sadece dış dünya şartlarıyla onu heyecanlandırabileceğini düşünmekti. Oysa birazcık samimiyet aradaki buzları çözmeye yetebilirdi. Üstelik kendisi eşinin duygularıyla ilgilenmediği halde ondan tam bir kadınlık bekliyordu. Bu adam, pek çok sevgilisi tarafından aldatılmıştı.
Yazan: Seda diker