Betül Erdoğan
“Evlilik aşkı öldürür!” cümlesi insanların aile kültürünü sorgulamada savunma malzemesi olmuştur. Aşkı öldüren ya da bir süre sonra tatmin olamama boyutuna getiren; “evlilik mi, saygının tükenişi mi, sevginin bitişi mi, sevginin zaman aşımına uğraması mı? Yoksa farkında olmadan aşka ayırdığımız zaman mı?” üzerinde düşülmesi gerek…
Hayatımızın değerliler listesinin ilk sırasında kim olduğu sorulduğunda sevdiğimiz insanları yani ailemizi oturtabildiğimizi söylerken; 24 saatlik zamanımızın en kısa dilimini onlara ayırdığımız gerçeğini fark ettiğimizde onlara ne kadar samimi olduğumuzu da ortaya koymuş oluruz.
Zamanın tanımında; ‘yerine konması, geri döndürülmesi, yenilenmesi, depolanması, satın alınması mümkün olmayan bir kaynak’tır derken;
Sevdiklerimize ayırmamız gereken zamanı tekrar yerine koyamadığımızda,
Yaşanan güzellikleri tekrar geri döndüremediğimizde ve yeni güzellikler ekleyemediğimizde,
Şu zamanı da bir kenara ailem için ayırayım deme gibi bir şansa da sahip olamadığımızda,
Yaşamın değerinin parayla satın alınamadığını an be an fark ettiğimizde bu tanımlamanın farkında olmuş oluyoruz.
Zamanla ilgili sorgulama yaptığımızda;
Zamanı bu şekilde harcamaktan memnun musunuz?
Kendinize değer katabileceğiniz zamanı bulabiliyor musunuz?
Kendinize kattığınız değeri sevdiklerinize aktarabilmek için zaman bulabiliyor musunuz?
Çocuklarınıza sizinle geçirdikleri ve zihinlerine kazınacak yeterince güzel fotoğraf karesi verebiliyor musunuz?
Bu sorulardan birine bile hayır cevabını vermiş olmamız yaşam tekerleğimizin en az bir noktadan patlak vereceğini göstermektedir.
24 saatlik zaman dilimimizi içine alan bir ‘yaşam tekerleği’nde patlakların oluşmaması ve yola en iyi şekilde devam edebilmesi için üç bölüme ayrılmış bir zaman dilimlemesi öneriyoruz;
1. Ruhsal, fiziksel, duygusal ve entelektüel gelişiminiz için ayırdığınız bir zaman dilimi,
2. Eşinize/ailenize, arkadaşlarınıza, akrabalarınıza ayırdığınız bir zaman dilimi,
3. Ücretli çalıştığınız bir ev ya da herhangi bir toplum için çalıştığınız bir zaman dilimi.
Uygulaması zor gibi düşünüp kendimizce bahaneler bulsak da bu sistemin en iyi şekilde uygulanabildiğini Hz. Muhammed (sav)’in örnek hayatında görebiliyoruz. Kendisi, gününü ailesine, işine ve kendisine adil bir şekilde ayırabilen ve böylece babalık, eşlik, dedelik, arkadaşlık ilişkilerinde ve bir kul ve resul olarak ibadet ederek kendisine en fazla değer katma ve halen günümüze kadar gelmiş bir iş ve inanış politikasıyla insan neslinin en iyisi olduğunu biliyoruz.
Bu sistemi şu an uygulayamamışımızın en büyük nedeni de hiç şüphesiz içinde bulunduğumuz ‘zaman tuzakları’ olsa gerek ki bunlar;
ü Programsızlık/plansızlık,
ü Öncelikleri belirleyememek,
ü Erteleme alışkanlığı,
ü Rutin ve gereksiz işlerimiz,
ü Hayır diyememek,
ü Gereksiz telefon ve görüşmeler,
ü Kararsızlıklarımız.
Bu zaman tuzaklarını en aza indirgemeyi başardığımızda hem sevdiklerimizin hem bizim stresten biraz daha uzaklaşmış bir ortamda nefes almaya başladığımızı görmüş olacağız.
Sağlıklı bir aile yaşamı ve birliktelikler için zamanı kuşanmaya ve yönetmeye içinde bulunduğunuz zaman diliminde yani hemen başlayın, asla ertelemeyin! Size çok büyük değer kattığını ve değerlendiğinizi yaşayarak göreceksiniz.