İslâm’ı Sünnîlik, onu Hanefîlik, onu da Türklük ile özdeşleştirmişler
Türkiye Arapça Kitap Fuarı’nda Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bedri Gencer, “İslam ilim mirasına Osmanlı katkısı” konusunu anlattı.
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi ve Haşimi Yayınevi işbirliğiyle Sultanahmet Kızlarağası Medresesi’nde düzenlenen Türkiye Arapça Kitap Fuarı’nda Türkiye ve Arap ülkelerinden gelen aydınlar, söyleşi ve imza günlerinde okuyucularıyla buluşuyor.
Bu kapsamda Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bedri Gencer, “İslam ilim mirasına Osmanlı katkısı” konusunda bir söyleşi gerçekleştirdi.
İSLAM TARİHİNDE İKİ ANA KOMÜNAL ORTAYA ÇIKTI
İslâm tarihine bakıldığında iki ana komünal imparatorluğun ortaya çıktığının görüldüğünü ifade eden Gencer; “Bunlar Selçuklu ve Osmanlı. Komünalizm, sünnet ve cemaate dayalı İslâm anlayışının formülasyonunu gerektirir. Türkler, Selçuklu zamanında İsmâilîlere karşı Gazâlî, Osmanlı zamanında da Safevîlere karşı İbni Kemal sayesinde Sünnî İslâm yorumunun geliştirilmesi ve korunmasında ana rolü oynamışlar, İslâm’ı Sünnîlik, onu Hanefîlik, onu da Türklük ile özdeşleştirmişlerdir. Selçuklular zamanında sünnîliğin sponsoru ve mimarı Melikşah/Gazâlî olurken Osmanlılar zamanında Yavuz/İbni Kemal ikilisi olmuştur. Bu açıdan Gazâlî muallim-i evvel, İbni Kemal ise muallim-i sânî sayılabilirler” dedi.
ENDÜLÜS’ÜN YIKILIŞIYLA İSLAM DÜNYASINDA ENTELEKTÜEL SİRKÜLASYONTIKANDI
Osmanlı’nın İslam ilim mirasına nerede katkı yaptığına değinen Gencer; “Moğol İstilaları sonrası 1300’den sonra… Osmanlı Terkib ve Muhafaza devrinde Memluk-Mısır mirasını tevarüs ediyor. 1500’den sonra Mağrib’de Endülüs’ün yıkılışı, Doğu’da İran ve Rusya’nın kuruluşu ve Mısır’ın ilhakıyla İslâm dünyasında entelektüel sirkülasyon tıkandı ve Anadolu coğrafyasına haps oldu. Osmanlı İslâm yorumu, aslında Horasan-kaynaklı bu evrensel İslâm yorumunun tahkim edilerek sürdürülmesinden ibaretti” diye konuştu.
OSMANLI HAKKINDAKİ ÖNYARGILARIN ÜÇ KAYNAĞI VAR
Türkiye’de Osmanlı ve İslâm kültürü hakkındaki önyargıların üç kaynağına işaret edilebileceğini kaydeden Bedri Gencer sözlerinin devamında şunları söyledi: “Birincisi, Hilmi Ziya Ülken gibi İslâm kültürüne aşinâ aydınların önyargısının sebebi, cehaletten ziyade ötekileştirmedir. Yeni bir düzen kurmak için geçmişi ötekileştirmek, özellikle ulus-devletleri çağının karakteristiği olmuştur. İkincisi, Batıcı aydınlardaki Osmanlı önyargısı, ötekileştirmeyi düşmanlaştırmaya çeviren Batı hayranlığından kaynaklanır. Üçüncüsü, bazı ilahiyat akademisyenleri dâhil günümüz Müslüman aydınlarında görülen Osmanlı İslâm kültürüne karşı önyargının sebebi ise cehalet, dahası cehl-i mürekkeptir. Hz. Ali’nin dediği gibi, insan bilmediğinin düşmanıdır. Cahilce ahkâm kesenler, bir umman olan Osmanlı İslâm kültürünü, geçmişte yazılan, üretilen o kadar mübarek eseri tanısalar, muhakkak ki bu önyargıları berhava olur, ithamın yerini utanç ve pişmanlık alır.”